Bağdat ile Erbil Arasındaki Sorunlar ve Exxon Mobil

09 Ocak 2013 Çarşamba

Mutlu Çiviroğlu

Geçen haftaki yazımızda Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin Sünnilerle olan ilişkilerine genişçe değinmiştik. Bu haftaki yazımızda ise Bağdat’taki merkezi hükûmetle Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki ilişkilere değineceğiz.

Bilindiği gibi Bağdat ile Erbil arasındaki ilişkiler son zamanlarda oldukça gergin bir durumda ve bu durum Washington’da kaygı ile izlenmekte. Obama yönetimine hakim olan düşünce Irak’taki durumun mevcut haliyle devam etmesi, yani istikrarı bozabilecek gelişmelerden sakınmak. Bu nedenle de Washington krizin tırmandığı günlerde her iki tarafa da durumu sakinleştirmeleri için oldukça baskı yaptı. Genel olarak Washington’un istediği şey Kürdistan Bölgesi’nin Irak’ın bütünlüğü içerisinde hareket etmesi, Bağdat’ın da Kürdistan Bölgesi’nin varlığına saygı duyması ve her iki tarafın da Irak’ı istikrarsızlığa sürükleyecek adımlardan kaçınmaları.

Fakat Orta Doğu’da siyasetin nasıl işlediği herkes tarafından iyi bilinen bir durum; hiç bir şey kâğıt üstündeki gibi işlemediği, dengelerin bir anda değişebileceği ve istikrarsızlığa her an hazır bu zeminde yer alan Irak’ta da durum umut edildiği gibi ya da planlandığı gibi pek de gitmiyor. Geçen Aralık ayında adeta savaş durumuna gelen Bağdat ile Erbil arasındaki gergin ilişkiler şuan için sakinliğe ya da bekle gör durumuna bürünmüş vaziyette. Bu gerginliğin ana sebebi kamuoyu tarafından da çok iyi bilindiği gibi özellikle petrol ve diğer doğal kaynakları üzerindeki anlaşmazlıktan kaynaklanıyor. Bu duruma neden olan ana faktör ise Irak Anayasası’ndaki belirsizlik. Bağdat yönetimi petrol ve diğer doğal zenginlikler konusundaki tek yetkinin kendisinde olduğunu öne sürerken, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ise anayasanın “112. Maddesi” gereği bölgesel hükümetlerin ve üretici eyaletlerin de mevcut yataklardan çıkarılan petrol ve gazı işbirliği içinde yöneteceğini” belirtmektedir.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Doğal Kaynaklar Bakanlığı ayrıca anayasanın “115. Maddesi” gereğince, Irak Anayasası’nın kabul tarihi olan 2005’den sonra çıkarılan tüm yatakların yönetiminin tümüyle bölgesel hükümetlerin ve eyaletlerin sorumluluğu altında olduğunu söylemekte.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanlık Divanı Başkanı Fuat Hüseyin geçenlerde ‘Amerika’nın Sesi’ ne verdiği demeçte “Anayasa bize kendi petrol altyapımızı oluşturup, ülkenin tümüyle bölüşme hakkı vermektedir. Her toplumun, her vatandaşın da, Irak Hükümeti’nin yanı sıra ülkenin zenginliğinden pay almalı” demişti.

Tüm bu tartışmaların ortasında Obama yönetiminin Bağdat ile Erbil arasındaki soruna yönelik çok net bur tutum aldığını söylemek güç. Washington, her ne kadar mevcut durumun devamından yana olsa da, Maliki lehine net bir tutum sergilemiş değil. Amerikan petrol devi Exxon Mobil’in gecen sene Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile imzaladığı petrol arama anlaşmasının Obama yönetiminin desteği olmadan (ya da itirazı olsaydı) imzalayamayacağını düşünenlerin sayısı bir hayli fazla. Adının açıklanmasını istemeyen bir Beyaz Saray yetkilisi daha önce Reuters’e yaptığı açıklamada “Amerikan enerji şirketlerinin Bağdat’ın isteğine karşın antlaşma imzalamaları konusunda temkinli olmalarını ve tüm riskleri göz önünde bulundurmaları gerekir” demesine rağmen “Bizim ekonomik sistemimizde özel şirketler kendi ticari kararlarını kendileri verirler ki bu da hükümetin kontrolü dışındadır” şeklinde konuşması ise oldukça manidar.

Bağdat ile Erbil arasında şu an için fırtına öncesi sessizliği gibi bekleyen durumda Exxon Mobil’in belirleyici rol oynayacağı çok açık.  Maliki hükümetinden gelen tepki ve tehditlere karşı Exxon’un nasıl bir tavır alacağı Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Bağdat ile olan ilişkilerinin kaderini belirleyeceği gibi, Irak Kürdistanı’na bağımsızlık yolunda çok önemli bir destek olacağı konusunda birçok çevre hemfikir. Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin yanı sıra, Enerji’den Sorumlu Başbakan Yardımcısı Hüseyin Şaristani ve Irak’ın Washington’daki Büyükelçisi Cabir Habib’in birçok defa yaptığı baskılara karsı Exxon Mobil’in nasıl bir tutum sergileyeceği merak konusu. Her ne kadar diğer Amerikan enerji devi Chevron, Fransız Total, Rus Gazprom ve 45 tane daha küçük enerji şirketinin Kürdistan Bölgesinde çalışma yapmalarına rağmen, bu konuda asıl belirleyici sözü söyleyecek olanın Exxon Mobil olduğunu enerji çevreleri açıkça dile getiriyorlar.

Bu nedenledir ki Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin geçen yaz Washington’a yaptığı ziyaretin en önemli amacının Exxon Mobil’i ikna etmek olduğunu güvenilir kaynaklar zaten dile getiriyorlar. Exxon’un Yönetim Kurulu Başkanı Rex Tillerson’un Başkan Barzani’yle daha önce imzaladıkları antlaşmalara uyacakları konusunda söz verdiği yine bu kaynaklar tarafından dile getirilmekte. Maliki hükümetinin, kendisinden izinsiz imzalandığı gerekçesiyle Exxon Mobil ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki anlaşmayı yasadışı ilan etmesine ve şirketin Irak’ın diğer bölgelerindeki faaliyetlerini durduracağını açıklamasına rağmen Exxon’un geri adim atmadığı görülüyor. Yine de şirketin halen ne karar vereceği konusunda düşündüğü ve tüm ısrarlara rağmen resmi bir açıklama yapmadığı da biliniyor. Ama son zamanlarda Amerikan basınında yer alan haberlere bakıldığında Exxon’un tavrını Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden yana koyacağını, bu nedenle de kendi elinde bulunan Irak’ın güneyindeki Bati Qurna petrol sahasını satma kararı aldığını görmek mümkün.

Chevron, Total, Gazprom gibi büyük şirketler Exxon’un da kar oranı Bağdat’ın verdiği kontratlara göre çok daha yüksek olan, hükümetin öne sürdüğü bürokratik şartlar konusunda çok daha rahat ve çalışma şartları ile güvenlik koşullarının çok daha elverişli olduğu Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni tercih edeceği birçok uzman tarafından öngörülmekte. Amerika’daki ekonomi çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal’e göre Exxon Mobil, Bağdat’ın itirazı üzerine birçok defa ertelediği deneme amaçlı arama faaliyetlerine bu yılın başlarında başlama niyetinde ve hali hazırda bu iş için gerekli teçhizatın da siparişini vermiş vaziyette. Yine, gazetenin Exxon Mobil’i yakından tanıyan bir kaynağa dayandırarak bildirdiğine göre, şirket başkent Erbil’de bir ofis açmış durumda.

Exxon Mobil’in resmi olarak Kürdistan Bölgesi’nde petrol arama ve çıkarma faaliyetlerine başlamasının Erbil yönetimini çok güçlü ve prestijli bir konuma getireceğini ve Bağdat’la bir arada yaşamasının en büyük nedeni olan ekonomik bağımlılık konusunda elini güçlendireceğini ve daha ilerisi içinde bağımsızlık yolunda büyük bir avantaj sağlayacağı genel bir düşünce olarak dillendiriliyor. Ayrıca, Exxon’un imzaladığı 6 kontratın 3 tanesinin Bağdat’taki merkezi hükümet ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında ihtilaf yaratan bölgelerde olması, bu bölgelerin kaderi konusunda da önemli bir rol oynayacak

http://www.ilkehaber.com/yazi/bagdat-ile-erbil-arasindaki-sorunlar-ve-exxon-mobil-6458.htm