23 Nisan 2013 Salı
Mutlu Çiviroğlu
Türkiye’de devam eden çözüm sureci Washington’da da ilgiyle izlenmekte. Obama yönetimi PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Newroz günü yaptığı açıklamalara çok hızlı destek mesajı yayınlamış ve Öcalan’ın PKK’nin silahları bırakılıp sınır dışına çıkması şeklindeki mesajını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirmişti.
Çeşitli vesilelerle bir araya geldiğimiz meslektaşlarımız ile yazar ve araştırmacıların son zamanlarda en çok sordukları soru “İmralı Sureci” hakkındaki düşüncelerimizin neler olduğu. Başbakan Erdoğan’ın çözüm konusunda samimi olup olmadığı, hükümetin, Öcalan’ın silahları susturma, geri çekilme gibi jestlerine ne cevap vereceği gibi sorular en çok duyduğumuz sorular.
Bizim de Türkiye’deki çeşitli sivil toplum örgütü temsilcileri, siyasetçi ve gazeteci meslektaşlarımızla yaptığımız görüş alışverişi sonucunda edindiğimiz düşünce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çözüm konusunda samimi olduğu, hükûmetin de bu konuda yoğun bir çaba içinde olduğudur. Yine, son dönemlerde Ankara’dan Washington’a ulaşan mesajlar da iyimserliğimizi iyice arttırmakta.
Yukarda sözünü ettiğimiz birçok Amerikalı bizlere ne düşündüğümüzü sorarken, biz de tanınmış Türkiye ve Kürt sorunu uzamlarına barış süreci ile ilgili ne düşündüklerini Rudaw gazetesi adına kendilerine sorduk.
Amerika’daki en yoğun Kürt nüfusunun yasadığı Nashville eyaletinin Tenesse şehrinde yaşayan ve buradaki Tenesse Devlet Üniversitesi’nce öğretim üyesi olan, Dr. Kurmanc Gundi oldukça iyimser. “Türkiye oldukça önemli mesafeler kat etti. Bu saatten sonra süreçten vazgeçmek olmaz. Bu nedenle de Ankara’nın bu tarihi fırsatı mutlaka değerlendirip, bu savaşa son vermesi gerekir”.
Başbakan Erdoğan’ın iyi niyet göstergesi olarak tüm siyasi Kürt tutuklularını bırakması gerektiği dile getiren Gundi, mevcut anayasanın da mutlaka değiştirilip yerine eşitlik, insan hakları ve demokratik ilkeleri esas alan yeni bir anayasa hazırlanması gerektiğine inanmakta.
Daha önce ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’da calışmış olan, tanınmış Orta Doğu ve Türkiye uzmanı Michael Rubin ise asıl sorunun Başbakan Erdoğan’ın Kürtlerin hak taleplerine nasıl cevap vereceği olduğunun altını çiziyor. “Bu konuda şüpheliyim. Bence kendisinin nihai amacı adalet değil, silahların susması ki bu durumda barış sağlanamaz.”
Rubin ilginç bir şekilde 2020 Olimpiyatlarının barış görüşmeleriyle bir ilgisinin olacağını öne sürmekte. Türkiye’nin de aday olduğu, 2020 Olimpiyatlarına kimin ev sahipliği yapacağının Eylül ayında karara bağlanacağını belirten Rubin, Başbakan Erdoğan’ın kararı verecek olan Olimpiyat Komitesini etkilemek için bu işe girişmiş olabileceğini iddia etmekte.
Arizona Üniversitesi, Orta Doğu Araştırmaları Merkezi direktör yardımcısı Christian Sinclair ise Abdullah Öcalan’ın barış planını cesurca bulmakta ve zamanlamasının da doğru olduğuna dikkat çekmekte.
Bu süreçte Başbakan Erdoğan’ı bekleyen engellere dikkat çeken Sinclair, işinin hiç de kolay olmadığına vurgu yapıyor. “Erdoğan’ın en büyük problemi yıllarca milliyetçi söylemlerle beslenmiş, Kürtleri çoğunlukla terörist olarak gören Türk toplumunu ikna etmek.”
Milli Savunma Bakanlığı, Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde görevli Dr. Denise Natali ise Başbakan Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile Kürtleri temsil eden Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) arasındaki ideolojik farklılıklara dikkat çekmekte. “Erdoğan’ın ki kendisi temelde İslami ve BDP’nin laik ve ulusal taleplerini eleştiren birisi, Türkiye’deki bir hayli laik ve etnik temele dayalı Kürt milliyetçiliğini tanıyacağına inanmıyorum,” seklinde görüş belirtmekte.
Görüldüğü gibi görüştüğümüz uzmanların barış görüşmeleri hakkında ayrı düşündüğü pek çok nokta var. Herkesin ortak olarak olumlu bulduğu nokta ise silahların susması ve akan kanın durması umudu. Bu tür duygu ve temenniler son zamanlarda Washington’daki Kürt ve Türk toplumları tarafından yoğun bir biçimde dillendirilmekte.
Bu olumlu, umut dolu havanın en son yansıması birkaç gün önce BDP Washington Temsilciliği tarafından düzenlenen ve Kurdistan Demokrat Partisi (KDP), Kurdistan Yurtseverler Birliği (KYB), İran Kürdistanı Demokrat Partisi (İKDP) ve İran Kürdistanı Komala Partisi tarafından desteklenen Suriye Kürtleri ile dayanışma gecesinde görüldü.
Tanınmış Kürt sanatçıları Hozan Comerd ve Delil Dilanar’in yanı sıra yerel sanatçıların da katıldığı ‘Rojava ile Dayanışma Gecesi’ coşkunun ve birlik duygularının üst düzeyde olması nedeniyle oldukça dikkat çekiciydi.
Kendisi de Suriyeli bir Kürt olan Lokman Ahmad de elde edilen gelirin Suriye’de yardıma muhtaç insanlara gönderilmesi amacıyla tablolarını açık arttırma ile misafirlerin beğenisine sundu.
Ayrıca, Mihemed Şêxo’nun unlu ‘Nesrin’ şarkisinin yazarı Xelefê Zêbarî de hasta olmasına rağmen, vefalı olarak tanıttığı Suriye Kürtlerine destek olmak için geceye katılmıstı.
BDP Washington Temsilciliği adına misafirleri selamlayan Seyid Riza Dersimi, hükûmetin PKK lideri Abdullah Öcalan ile yürüttüğü görüşmelerin tüm Orta Doğu barışı için önemli bir şans olduğunun altını çizdi. “Bati Kurdistan ile dayanışma içinde olmak, Oradaki kardeşlerimize destek sunmak görevimiz” diyen Dersimi, bu parçadaki gelişmelerin diğer parçalardaki Kürtlerin kaderine çok önemli etkide bulunacağını dile getirdi.
Sanatçı Delil Dilanar ise Rojava’yı desteklemenin tüm Kürtlerin görevi olduğunu, kendisine geceye katılım için davet geldiğinde hiç düşünmeden evet dediğini dile getirdi. “Müziğimi ve sesimi oradaki kardeşlerimizin hizmetine sunmak benim en temel görevimdir. Umut ederim ki bu geceki coşkunuz her yere ulaşır” seklinde konuştu.
Sahneye en son çıkan Hozan Comerd ise gecede yaptığı kısa konuşmada Kürt Baharı’nın dört parçaya yayıldığını ve her yerde umudun ve inancın yükseldiğini dile getirdi. “Bu gecede her parçadaki Kürtleri görüyorum. Hepiniz Qamişlo’ya, Efrin’e, Kobane’ye tüm Rojava’daki kardeşlerinize destek olmak için gelmişsiniz. Hepinizi saygıyla salamıyorum” diyen sanatçı daha sonra birbirinden güzel şarklarıyla konukları coşturdu.
Washington, Marylan ve Virgina eyaletinde yaşayan Kürtlerin yansıra California, New Jersey, New York, Pennsylvania, Florida gibi çeşitli eyaletlerden dayanışma etkinliğine gelen, büyük çoğunluğu Türkiyeli Kürtlerin oluşturduğu yaklaşık 300 kişilik kitlenin umut dolu bakışları ve yüksek moralli hali herkesin gece boyunca dillendirdiği bir konuydu. Gecenin kapanışını salondaki katılımcıların zafer işaretleri eşliğinde, “Herne Peş” marşıyla gerçekleştiren Hozan Comerd, misafirlerin ısrarları sonucu birkaç kez tekrar etmek zorunda kaldı.
Gecenin sonunda görüştüğüm, tertip komisyonunda yer alan ve Suriye Kürdistanı’nın Dirbesiye şehrinden olan Aslan Süleyman’ın duygu yüklü konuşması da oldukça anlamlıydı. “Bu gece tüm parçalardan Kürtleri bir arada görmek beni çok mutlu etti. Çok net bir şekilde gördük ki biz Rojava Kürtleri yalnız değiliz. Washington’daki bu etkinliğimiz Suriye’deki tüm insanlarımıza müthiş bir mesaj oldu” şeklinde duygusal bir konuşma yapan Süleyman, aslında geceyi en iyi özetliyordu.
http://www.ilkehaber.com/yazi/amerikali-bolge-uzmanlari-ve-baris-sureci-7366.htm