29 Mayıs 2013 Çarşamba
Mutlu Çiviroğlu
Washington, Başbakan Erdoğan’dan sonra Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş başkanı, Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve Van milletvekili Nazmi Gür’den oluşan BDP heyetine ev sahipliği yaptı.
Dışişleri Bakanlığı, Avrupa ve Avrasya ile Türkiye ve Ortadoğu masalarından yetkilerle bir araya gelen heyet başta barış süreci olmak üzere ve BDP’nin tavrı, hükümetin atacağı adımlar, yeni anayasa, Suriye konuları da dahil olmak üzere çeşitli konuları Amerikalı muhatapları ile görüştü.
Ayrıca, Amerikan siyasetine yön veren ve dünya siyasetine de etki eden think-tank temsilcileri ile de bir araya gelen heyet, bu düşünce kuruluşlarının uzmanları ve araştırmacıları ile de görüşmeler gerçekleştirdi.
Muhafazakar olarak bilinen Amerikan Girişim Enstitüsü ile Demokrasileri Savunma Vakfı ile ilk görüşmesine başlayan heyet daha sonra bağımsız olarak nitelenen Ortadoğu Demokrasi Projesi adlı think-tank ile görüşme gerçekleştirdi.
BDP heyeti daha sonra iktidara yakınlığı ile bilinen ve Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü hakkında bir rapor yayınlayan Amerikan İlerleme Merkezi ile bir araya geldi ve Türkiye uzmanı Michael Werz’in da yer aldığı uzmanlarla görüştü.
Son olarak Amerika’nın en saygın düşünce kuruluşlarından biri olan ve uluslararası alanda kabul gören Carnegie Uluslararası Barış Vakfı ile biraya gelen heyet, burada da kendi görüşünü muhatapları ile paylaşıp, uzmanlardan ve gazetecilerden gelen soruları yanıtladı. Kendisiyle toplantı üzerine görüştüğüm, Carnegie’de misafir araştırmacı olarak bulunan Dr. Bayram Balcı bu görüşmenin Carnegie ve özellikle de kendisi için oldukça faydalı bulduğunu dile getirmişti.
Bu yukarda saydığımız ‘think-tank’lar en az hükümet yetkilileri kadar önemliler çünkü hazırladıkları raporlar , yaptıkları araştırmalar ve yazdıkları makaleler çok geniş kitlelere ulaşmakta ve Washington’daki karar mekanizmaları üzerinde oldukça önemli etkide bulunmaktalar. O nedenle de BDP’nin bu düşünce kuruluşları ile bir araya gelmesi ve kendi düşüncelerini paylaşması ve onlardan gelen soruları cevaplaması derin anlam ifade etmekte.
Fakat görüştüğüm gazeteci ve araştırmacıların dile getirdiği bir konu vardı ki o da bu ziyareti düzenleyenlerin izleyicilere acık, herkesin gelip katılacağı şekilde bir etkinlik düzenlememiş olmaları. Yukarda bahsettiğim toplantıların hepsi dar çerçeveli, kuruluş temsilciler ve özel davetlilerin bulunduğu dışarıya acık olmayan toplantılardı. Özellikle BDP’nin görüşlerini merak eden birçok gazeteci, araştırmacı ve üniversite öğrencisi ne yazık ki heyetle bir araya gelip, Türkiye’deki son gelişmeleri öğrenme fırsatı bulamadı; heyet üyelerine soru sorma imkanını elde edemedi ki bu da bir eksiklik olarak göze çarptı.
Programla ilgili bir başka eksiklik ise Washington’da Kürt toplumu tarafından düzenlenen halk toplantısına gazetecilerin de davet edilmesiydi. Gazetecilerle toplantının farklı bir zamanda yapılması gerektiğini dile getiren toplum üyeleri, gazetecilere ayrılan zamandan dolayı programın geç başladığını dile getirdiler. Ayni rahatsızlık gazeteciler arasında de gözlendi. Bazı gazeteciler hazırlamış oldukları soruları zaman darlığı nedeniyle Ahmet Türk’e sorma fırsatı bulamadılar. Dileğimiz bu konuya da dikkat edilmesi ve gazetecilerle yapılacak toplantının mutlaka halk toplantısından ayrı bir zamanda yapılması.
Tekrar görüşmelere dönecek olursak, Amerikan Kongresi’nde bulunan Kürt-Amerikan Dostluk Grubu (Kürtish-American Congressional Caucus) ile yapılan görüşmede ayrı bir öneme sahip. BDP ilk kez kongredeki tek Kürt-Amerikan oluşumu olan ve hem Demokrat Parti’den hem de Cumhuriyetçi Parti’den 53 üyesi bulunan Kürt-Amerikan Dostluk Grubu ile bir aya geldi. Kurdistan Bölgesel Yönetimi Washington Temsilciliği, Diplomatik İşler Direktörü Karwan Zebari’nin de hazır bulunduğu görüşmeye Demokrat Eş başkan Jared S. Polis’in ve grup üyesi Cumhuriyetçi Dana Rohrabacher katıldı. Bu görüşmeyle önemli bulduklarını ifade eden Türk, “Grup üyeleri Kürt ve Türk halklarını bir araya getirecek ve iki kesimin birlikteliğiyle Ortadoğu’yu demokratikleştirecek bir projeyi destekleyeceklerini belirttiler” derken memnuniyetini dile getiriyordu. Genelde Irak Kürtleri ekseninde çalışma yapan grubun, Türkiye’deki Kürtler ile de görüşme yapması ve barış surecine destek sunması elbette ki önemli.
Washington’da çözüm sureci ile Amerikalı akademisyenler, araştırmacılar ve gazeteciler tarafından sık sık dile getirilen “hükümet somut adımlar atmıyor ve üzerine düşeni yapmıyor” şeklindeki bazı kaygılar deneyimli siyasetçi Ahmet Türk’ün de dikkatinden kaçmadı. Kendisiyle Rudaw gazetesinin İngilizce baskısı için yaptığım özel söyleşide bu konuya değinen Türk, Amerika’daki aydınlar, siyaset bilimciler, demokratlar bu endişelerini dile getirmesini çok önemli bulduğunu söyledi ve bunun sadece Kürtlerin kaygısı olmadığının altını çizdi. Hükümet’in bu konudaki endişeleri ortadan kaldıracak yeni bir yol haritası ortaya çıkarmasını umut eden Türk, bunu da toplumla paylaşması gerektiğini belirtti.
Suriye’deki durum da BDP heyetinin Washington ziyaretinde sıkça öne çıkan bir başka konuydu. Hükümetin barış süreci ile ilgili kararının Suriye’deki gelişmelerle olan bağlantısı, PYD’nin durumu, BDP’nin özelde Suriye’deki Kürtler, genelde ise tüm ülke hakkındaki düşünceleri merak edilen konulardı. Türkiye basınında iddia edilenin aksine “Kürtler Özgür Suriye Ordusu’na katılsın” seklindeki görüşlerin hiçbirini BDP heyetinin Washington ziyaretinde duymadık. Türk, birçok defa hem Ankara’nın hem de Batı’nın Suriye politikalarının yanlışlığına vurgu yapıp, Kürtlerin hesaba katılmadan hiçbir şeyin başarılamayacağını dile getirdi. Kendisiyle yaptığım röportajda “Suriye’de El Kaide ve El-Nusra’nın desteklediği bir muhalefet Suriye’ye ve Suriye Kürtlerine barış ve özgürlük getirmez” sözleri BDP’nin Suriye politikasını açıkça ifade ediyor aslında. Türk’ü memnun eden bir diğer husus da Amerika’da görüştükleri kesimlerin bu konudaki kaygı ve düşüncelerini çok iyi anladıkları idi.
Washington’da son zamanlarda güçlenen kanı, Amerika’nın Suriye’deki Kürtlerin büyük çoğunluğu tarafından desteklenen PYD ile görüşmelere başlaması. Bu konuda yakın zamanda bir takım gelişmelerin olması ve PYD üst düzey yetkililerinin Washington’a davet edilmesi muhtemel. Bu tur görüşler son dönemlerde basında da sık sık dile getirilmekte. Ahmet Türk de Washington’da verdiği mesajlarda Suriye’deki Kürtlerin % 70’ini temsil eden PYD’nin mutlaka dikkate alınması gerektiğini, böyle bir gücün dışlanarak hiçbir sonuca varılamayacağını ifade ederken sadece Amerikalılara değil, PYD dışında kalan Kürt gruplarına da mesajlar veriyordu.
Sonuç olarak, BDP’nin bu ziyaretinin başarılı geçtiği söylenebilir. Heyete ve özellikle de Ahmet Türk’e, Amerikalılar tarafından gösterilen ilgi bunun en iyi kanıtı. Kendisinin burada dile getirdiği görüşler muhtemelen önümüzdeki dönemde yayınlanacak bir takım makale, rapor ve araştırmalarda da kendini gösterecektir. Elbette bu sayede BDP’nin görüşlerinin Amerikan kamuoyuna ve daha geniş kitlelere yayılması mümkün olacaktır.
Burada görüştüğümüz birçok meslektaşımızın bir diğer dile getirdiği şey ise BDP’nin yılda bir kez yaptığı Amerika ziyaretini daha da sıklaştırması, en az üç, dört defa Washington’u ziyaret etmesi; hem basın, hem düşünce kuruluşları hem de hükümet yetkilileri ile ilişkilerini daha düzenli bir temele oturması.
Yine, Amerika’daki Kürt toplumu üyelerinin de benzer beklentileri olduğu da biliniyor. Heyeti görmek için Georgia eyaletinden Washington’a gelen Haymana’lı Ahmet Baran da BDP’nin daha sıklıkla Amerika’yı ziyaret etmesi gerektiğini, bu tür ziyaretlerin kitleye moral verdiğini dile getirmekte.Şunu da belirtelim ki Amerika’ya yapılan ziyaretlerde Türkiye’den gelen heyetleri yakında takip edenler sadece Türkiye Kürtleri değil. Washington çevresinde çoğunluğu oluşturan Iraklı ve İranlı Kürtler de BDP’ye büyük bir ilgi göstermekte. Zaten Amerikan Kongresi yakınlarındaki Marriott Otel’de düzenlenen halk toplantısına katılanların büyük çoğunluğu bu parçalardaki Kürtlerden oluşmaktaydı. Özellikle deneyimli siyasetçi Türk’e gösterdikleri büyük ilgi ve müthiş sevgi de dikkate değerdi.
BDP yöneticilerinin Amerika’daki Kürt toplumunun partiye gösterdikleri bu sahiplenmeyi de gözönüne alarak, bu ülkeye yönelik yeni bir program geliştirip, daha fazla ziyaretlerde bulunmaları kendileri için faydalı olacaktır. BDP bu şekilde hem kendi kitlesiyle daha sıcak ilişkiler kurma imkanı bulacak, hem de buradaki düşünce kuruluşları ve hükümet çevreleri ile de daha yakın görüş alışverişinde bulunma imkanını yakalayacaktır.
http://www.ilkehaber.com/yazi/bdpnin-washington-ziyaretinin-ardindan-7619.htm