Yetkililer övgüyle karşılıyor fakat birçok Kürt, hükümetin niyetinden kuşku duyuyor.
Mutlu Çiviroğlu
Resmi Anadolu Ajansı’nın (AA) 1 Eylül’de Kürtçe yayın yapmaya başlaması Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yetkililerince takdirle karşılanırken eleştirenler bu dilin daha yaygın kullanılmasını savunuyorlar.
AA Kürtçe servisi Türkiye’den ve dünyadan siyaset, ekonomi, spor, turizm, kültür ve yaşam konularını Kürtçe’nin önde gelen Kurmançi ve Sorani lehçelerinde işliyor. Türkçe, İngilizce, Arapça, Boşnakça ve Rusça’nın ardından Kürtçe, AA tarafından kullanılan altıncı dil oldu.
Ajansa göre Kürtçe servisinde çoğu Ankara ve Irak Kürt Bölgesi başkenti Erbil’de yerleşik olmak üzere 40 kişilik bir ekip çalışacak. Kendilerine Mardin Artuklu Üniversitesi’nde ve Muş Alparslan Üniversitesi’nde Kürtçe dilinde akademik ve gazetecilik eğitimi verildi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gelişmeyi memnuniyetle karşıladı.
Yaptığı açıklamada “Kürtçe yayınıyla AA, Türkiye ile civar ülkelerdeki Kürt nüfusu, Kürt kardeşlerimiz ve oradaki kamuoyu arasında güçlü bir köprü kuracak” dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AA’nın Kürtçe servisinin, Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) propagandasına karşı mücadelede yardımcı olacağını vurguladı.
Çelik, “Bölgede tek taraflı bilgilendirme oluyor, bunlar çoğunlukla PKK propagandası. Maalesef bu bir kirli bilgilenmeye yol açıyor. Dolayısıyla Anadolu Ajansı’nın böyle bir eksikliği görerek harekete geçmesi, Kürtçe servis bölümünü açması bence çok faydalı olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, bu girişimin Türkiye’nin demokratikleşmesine yönelik bir adım olduğunun altını çizdi.
“AA Kürtçe Servisi’ni ülkemizde demokratikleşmeye ve ifade özgürlüğüne yönelik önemli bir adım olarak görüyorum. Bunun birliğimizi ve dayanışmamızı güçlendirmesini ümit ediyorum” şeklinde konuştu.
Kürt çevrelerden gelen tepkiler ise daha ihtiyatlıydı. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, AA’nın faaliyetleri arasına Kurmançi ve Sorani lehçelerinin de girmesini “önemli adım” olarak gördüklerini ifade etti.
Uluslararası yazarlar grubu PEN’in Kürtçe bölümü başkanı Şeyhmus Sefer, SES Türkiye‘ye konuşarak AA’nın Kürtçe servisini hayata geçirmesinin bir paradoks olduğuna çünkü hükümetin Kürtçe dilinde tam eğitime izin vermeyi reddettiğine değindi.
“AA’nın Kürtçe yayına başlaması tabii ki olumlu bir adım. Fakat burada bir aldatmaca var. Eğer Kürtler kendi anadillerinde eğitim alamıyorlarsa AA’nın veya TRT 6’nın Kürtçe servis açmasının maksadı ne?” sorusuyla devlet denetimindeki Kürtçe TV kanalına atıfta bulundu.
Sefer, hükümetin herşeyden önce Kürtçe eğitimi kabul etmesi gerektiğini, bunun Kürt halkı için “temel insan hakkı” olduğunu ekledi.
“Eğer yetkililer kalıcı barış istiyorlar ve insan haklarına saygı duyuyorlarsa Kürtlerin okullarda kendi anadillerinde eğitim almalarına izin vermeliler. Türkiye’de kendi anadilini konuşamayan milyonlarca Kürt çocuk var” şeklindeki görüşlerini SES Türkiye ile paylaştı.
Sefer, Kürtçe’nin korumaya yönelik adımlar atılmaması halinde hayatiyeti tehlikeye girebilecek diller arasında olduğu hususunda UNESCO’nun uyarıda bulunduğuna işaret etti.
AA’nın Kürtçe Servisi ile ilgili olarak “Kürtler için standart, ana dilde eğitim ve dillerinin korunması, geliştirilmesidir. Bunun dışında hiçbir Kürt, bu gibi politikalara hiçbir değer vermez” görüşünü ileri sürdü.
Radikal gazetesinin önde gelen köşe yazarlarından Ali Topuz, Sefer’in endişelerini son günlerde yazdığı bir makalesine taşıyarak Kürtçe’nin öğrenim dili yapılmaması halinde iki veya üç nesil sonra kaybolacağını yazdı.
İstanbul’da yaşayan Kürt şair ve oyun yazarı Rumet Soylu, AA’nın Kürtçe servisi hakkında iyimser fakat arkasındaki etmen konusunda şüpheci.
SES Türkiye‘ye konuşarak “Benim görüşüme göre AA’nın Kürtçe servisi daha çok TRT 6’ya benziyor. Türkiye, 80 yıldır Kürt bulunmadığını ve dillerinin olmadığını söyledi. Bunun gibi adımlar red politikasının başarısızlığını açıkça gösteriyor” tespitini ortaya koydu.
Diyarbakır’da öğretmenlik yapan Ömer Fidan, hükümetin kendi siyasi gündemini hayata geçirmek için bu gibi adımlar atıyor olmasından kaygı duyduğunu belirtti. Fidan, ne üniversitelerdeki Kürtçe eğitim programlarının ne de TRT 6’nın Kürtçe diline olumlu bir katkı yapmadığını, AA’nın da yetersiz kalmasından korktuğunu ilave etti.