Rojava’ya Geri Dönüş!

Rojava’ya Geri Dönüş!
Ağustos ayı sonlarında Rojava’dan Irak Kürdistan Bölgesi’ne yapılan kitlesel göçten sonra birçok insanın kendi topraklarına dönmeye başladığı bildiriliyor. Biz de durumu yerinde görmek ve yetkililerden bilgi almak için Sêmalka Sınır Kapısı’nı ziyaret ettik ve kapı sorumlularından Mustafa Abdulaziz ile konuştuk.
Rojava'ya geri dönüş!
Abdulaziz (sağda), sınır kapısındaki gelişmeleri Radikal’e anlattı.

Haber: MUTLU ÇİVİROĞLU

Suriye ‘de iç savaşın başlaması ile birlikte Kürtlerin en yoğun olduğu bölgelerden Rojava’da da göç başlamıştı. Özellikle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin sınırlarına doğru yoğun bir nüfus kayması oldu. Ancak bir süredir durumun tersine döndüğü ve gidenlerin geri dönmeye başladığı yönünde haberler geliyordu. Bu haberleri yerinde doğrulama fırsatı bulduğumuz Sêmalka Sınır Kapısı’nda sorumlu Mustafa Abdulaziz ile görüştük. YPG’ye bağlı güçler tarafından kontrol edilen sınır kapısındaki geri dönüşlere ilişkin bilgi veren Abdulaziz’in anlattıkları bölgede YPG ile Barzani yönetimi arasındaki gerilime dair de ilginç izlenimler içeriyor.

– Sayın Mustafa Abdulaziz Sêmalka Sınır Kapısı’nın son durumu nedir?
– Son durumu şu an için ‘geriye dönüş’ olarak değerlendirebiliriz. Her geçen gün kamplardan Rojava’ya dönenlerin sayısı giderek artıyor. Dün Kürdistan Bölgesi’nden Rojava’ya geri dönenlerin sayısı bin 300 kişiydi ve bu rakam gün geçtikçe artıyor. Son iki hafta içerisinde 10 bine yakın insanımız Rojava’ya geri döndü. Kamplarda kalan insanlarımız dönüyor çoğunlukla. Bölge insanı üzerinde bir siyaset yürütüldüğünü söyleyebiliriz. Açlık ve savaş politikasını bölgede yürüterek insanların topraklarından kaçmalarına neden oldular. Bu politikada bir yere kadar başarılı olabildiler ama geçen zaman bize gösterdi ki bu politikalar da boş çıktı. Ve insanlarımıza bu sevinçli haberi verebiliriz. Rojava’dan kaçan insanların çoğu topraklarına, evlerine dönmeye başladı.

– Peki, neden gittiler ve şimdi ne için dönüyorlar? Yani beklentileri, umutları gerçekleşemedi diye mi geri dönüyorlar?
– Belirtmek gerekir ki insanların buradan kaçırtılması da yürütülen bir politikanın sonucuydu. Bir taraftan insanlara saldırılar gerçekleşiyordu, diğer taraftan Türkiye ’nin sınır kapılarını kapamasıyla halkımız üzerinde çok sıkı bir ekonomik ambargo uygulandı. Aynı zamanda Kürdistan Bölgesi de Sêmalka Sınır Kapısı’nı kapattı. Bütün bunlara çeteci güçlerin saldırıları da eklenince insanlar canlarını kurtarmak için kaçmak zorunda bırakıldı. Sêmalka sınır kapısı da o dönem insanlar buradan kaçsın diye açıldı. Ama şimdi durum değişti. Rojava üzerine yapılan bütün saldırılar püskürtüldü. Öncelikle anlaşıldı ki çete güçleri Kürtlerin bir tek mıntıkasını bile ele geçiremeyecekler. Ayrıca insanlarımız, topraklarını savunan YPG’nin gücünün farkına varmaya başladı. Halk anladı ki artık savunmasız değiller. Bu yüzden kendi topraklarına dönmeye başladılar.

Bunun yanında içerde sosyal yaşama dair bütün alanlarla ilgili kurumsallaşmaya, örgütlenmeye gidildiği görüldü. Bunların içinde Rojava’nın Ekonomik Gelişimi Merkezi kuruldu. Bunun yanında yükseköğrenim görmüş genç kız ve erkekler görevlendirilerek maaşa bağlandı. Yani Rojava’nın eksik kaldığı bir yanı kalmadı. Bunun yanında insanlar gerçekleri görmeye başladı. Buradan kaçıp çadırlarda hayatını sürdüren kişiler oradaki koşulların kötü olduğunu, su, yemek, elektrik gibi temel gereksinimler konusunda orada da birçok eksikliğin olduğunu gördüler. Bir rüya peşinden gittiler ama şu an bunun tam aksi koşullarda yaşıyorlar şimdi gerçekleri gördükten sonra da geri dönüşler başladı.

– Gidişler medyada çok yer aldı, şimdi geri dönüşler yeterince yer bulmuyor sizce?

– Buradan gidişlere medyanın bu kadar fazla yer vermiş olması da aslında bilinçli yapılmıştı. Çünkü kitlesel bir gidişin olacağı öngörülüyordu! Bu kaçışı göstermek adına medya hazırlıklıydı, planlanmış bir durum vardı ortada. İnsanlarımızın mağduriyeti üzerine siyasi bir istismar söz konusuydu. Amaçları Rojava’daki güçlerin kendi insanlarını koruyamayacağı, topraklarını savunamayacağı anlayışın yaygınlaştırmaktı. Bu yüzden de insanlar yerini, yurdunu terk ediyor düşüncesini yaygınlaştırmak istediler. Bilinçli bir siyaset yürütüldü. Biz halkımızın üzerinden böylesi bir siyaset yürütmek istemiyoruz.

Eğer birileri insanların neden dönmek istediğini öğrenmek istiyorlarsa, başta da gazeteciler, gelip buradan Rojava’ya geçmek isteyen halkımızla görüşebilir. Biz de bazen onlarla sohbet ediyoruz neden dönmek istiyorlar diye. Bazıları kampta günde bir öğün yemek verildiğini söylüyor. Bazıları 15-20 ailenin aynı tuvaleti kullanmak zorunda kaldığını söylüyor. Bunların dışında da birçok zorluk çekiyor insanlarımız. Biz halkımızın mağduriyeti üzerinden siyaset yapmak istemiyoruz. Gerçekleri öğrenmek isteyenler gelip burada insanlarla görüşebilirler.

– Peki, sınırın iki tarafındaki güçlerin birbiriyle iletişimi nasıl? Örneğin insani yardım geldiği zaman sıkıntı oluyor mu?

– İki tarafın ilişkilerinde olumlu yönde bir gelişme var, günlük olarak iletişim halindeyiz. Biz bu ilişkileri daha da ileriye götürmek istiyoruz. Bu ilişkileri de Kürt halkının menfaati doğrultusunda ilerletmek istiyoruz. Bu bizim siyasi stratejimiz. Ama öbür taraftaki kardeşlerimiz farklı güçlükler yaratıyorlar. Yaşanan bu zorluklarla ilgili elimizde bazı kanıtlar var. Mesela, İnsani Yardım Komitesi adlı bir sivil kuruluş yaklaşık 70 ton gıda yardımı toplamış, toplanan bu yardımı Rojava’ya göndermek istediler fakat Kürdistan tarafındaki kardeşlerimiz bu geçişe izin vermedi. Hem de farklı bahaneler öne sürdüdüler. ‘Naylon alın getirin ve toplanan yardımların üzerine sarın’ demişler amaçları galiba kış boyu o yardımı bekletmek!

– Peki, Pêşhabur yöneticileri hangi sebeplerle izin vermiyorlar, güvenlik nedeniyle mi?

– Aslında çok kesin bir sebep yok. Sözünü ettiğimiz yardım için köprünün uygun olmadığını söylediler ama köprüde problem yok. Eğer gerekçe köprüyse bir süre önce Haseke Hastanesi’nden bazı doktorlar bir kalp cihazını kendi imkânlarıyla satın alıp getirmek istediler ama cihazın geçişine izin verilmedi. Önce yerel makamlardan izin alınmasını istediler, daha sonra onunla yetinmeyip Kürdistan hükümetinin onayını istediler. Cihaz bir dizüstü bilgisayarı kadar küçük, yani elle bile taşınabilecek bir şey ama izin vermediler. Bunun dışında Avrupa’dan insanlar jeneratör gönderdiler. Ama yaklaşık iki aydır o jeneratörler de sınırın diğer tarafında bekletiliyor.

– Türkiye’nin bazı sınır kapılarını açması ihtimali son günlerde dile getiriliyor. Eğer Türkiye kapıları açarsa durum ne olur?
– Eğer Türkiye kapıyı açar ve Kürdistan hükümeti kapıyı kapatmayı sürdürürse elbette bu bizi üzer. Rojava halkı hiçbir halkın, hiçbir devletin düşmanı değil. Biz sadece en doğal haklarımıza özgür bir şekilde sahip olmak istiyoruz. Eğer Türkiye kapısı açılırsa elbette bu çok olumlu ve güzel bir gelişme olur. Ama Kürdistan kapısı kapalı kalmaya devam ederse, maalesef hem çok çelişkili, hem de çok üzücü bir durum ortaya çıkmış olur. Rojava’da Kürtlerin temel stratejisi bütün sınır komşularıyla ilişkileri iyi düzeyde tutmak ve biz bunun için çaba sarf etmeye devam edeceğiz. Buradaki yönetimimizin temel stratejisi de budur.

http://www.radikal.com.tr/dunya/rojavaya_geri_donus-1156234