Rojava’daki Suriye Kürt Demokrat Partisi (El Parti), Azadi Partisi’nin Mustafa Cuma ve Mustafa Oso liderliğindeki iki kolu ve Yekitiya Kurdistani partisinin katılımıyla kurulan Kürdistan Demokrat Partisi-Suriye’nin geçen hafta Erbil’de yaptığı ilk kongrede partinin genel sekreteri seçilen Siûd Mele Radikal’in sorularını yanıtladı.
Sayın Siûd Mele Kürdistan Demokrat Partisi-Suriye (KDP-S) geçen hafta Rojava’daki dört partinin bir araya gelmesiyle kuruldu. Bu birliktelikteki amacınız neydi, neden böyle bir girişime ihtiyaç duydunuz?
Bizim bir araya gelmemizin amacı bir birlik oluşturmak ve halkımızın sesini daha güzlü bir örgütlenme ile duyurabilmektir. Zira halkımız bu parçalanmışlıktan çok rahatsızdı. Bunlardan dolayı çok çekmişti. Hepimiz ölümsüz mola Mustafa Barzani’nin izindeyiz ve onun etrafında birleştik. En önemlisi de bu halkımızın hakları ve istekleri için sadece bir adımdır.
Peki, Sayın Mele, sizin konumunuz yani partinin sekreteri olarak çokça tartışılmakta. Acaba siz Rojava’da mı kalacaksınız yoksa Erbil’de mi?
Ben Suriye Kürdistan’ında oturmaktayım. Fakat kongremiz Erbil’de olduğu için buraya geldim ve şuanda da Rojava’ya dönüş için hazırlıklarımı yapmaktayım. Gidip orada çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Diğer Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) üyesi partiler bu yeni partiye nasıl yaklaşıyor? Bazı partilerin basına yansıyan rahatsızlıkları var, sizin bu oluşumun ENKS’yi boşa düşürdüğüne dair. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
ENKS partileri bizim oluşturduğumuz yeni partiden gayet hoşnutlar. İsteğimiz o ki ENKS içindeki, birbirlerine yakın diğer partiler de bizim gibi birlik oluştursunlar. Biz partimizi oluşturan dört parti olarak ENKS içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Diğer partilerden de size katılmak isteyenler mi var?
Bizim kapımız tüm partilere açıktır. Kim ki bize katılmak ister, biz onları yanımızda görmek isteriz. Demin de söylediğim gibi, kendilerini siyasi yönden yakın gören partilerin de benzer şekilde birlik oluşturmaları görüşündeyiz.
Kongrede yapılan yönetim seçimlerinde Kobanê ve Afrin’den yeterince temsil olmadığı konusunda eleştiriler yükseliyor. Bu konuyu Sayın [PDK-S’ye katılan Azadi Partisi’nin lideri] Mustafa Cuma’yla sorduğumda bu konuda eksiklikleri olduğunu kabul etmişti. Sizin görüşlerimiz nelerdir. Bu sorunu nasıl gidermeyi planlıyorsunuz?
Kongrede hem Kobanê hem de Afrin’in temsilcileri vardı. Fakat Siyasi Komite ve diğer üst yönetim seçimlerinde bu iki bölgeden çok az kişi seçilecek kadar oy aldı. Artık sırasında tanınmadıklarından dolayı mı yoksa yeterince propaganda yapmadıklarından dolayı mı bilemem ama az kişi Kobanê ve Afrin’den yönetime seçildi. Özellikle Afrin’den seçilenlerin sayısı oldukça az. Biz de Siyasi Komite olarak karar aldık ve bu iki bölgenin adil bir şekilde temsil edilmesi için çalışma yapacağız.
Yine, kadınların parti üst organlarındaki temsiliyeti konusunda da eleştiriler var.
Kongrede belli bir kadın kotası vardı ve o kotalar doldu. Fakat kimileri bunun az olduğunu söyleyebilir, orası başka bir konu! Kürt hareketi açısından genel olarak kadınların sayısı az, bize has bir durum değil. Daha yakın zamanda kadınlar siyasi hareketler içinde yer almaya başladılar. Umut ediyoruz ki kadınlar yakın gelecekte daha sık şekilde çalışmalarda yer alırlar.
Sayın Mele, son olarak da Kürdistan Bölgesi ile Rojava arasında gerginliğe sebep olan hendek kazılması konusuna gelmek istiyorum. Bu durumla ilgili özellikle Kürtler arasında derin bir reaksiyon oluşmuş durumda. PYD ve PYD’ye yakın partiler, bu kazılan hendeklerin Rojava üzerinde var olan ambargoyu daha da derinleştirdiğini söylüyor. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ise kendi sınırlarımın güvenliği için bu hendekleri kazıyorum diyor. PDK-S Sekreteri olarak sizin bu konudaki görüşlerinizi öğrenmek istiyorum?
Her şeyden şunu belirteyim ki her ülkenin kendi sınırlarını kötülüklerden, teröristlerden ve özellikle dışardan gelen Selefilerden koruma hakkı vardır. Her ülke kendini ve halkını kötülüklerden korumak ister. Bu sadece Güney Kürdistan’da değil birçok ülkede söz konusu. Aynı durum Irak’ta da var. Şunu da belirteyim ki bu tür hendekler Güney Kürdistan hükümetince sadece Rojava sınırında değil, Erbil’in etrafında bile varlar.
PYD’liler bu hendek konusunu sıkça dile getiriyorlar ama kendileri de bunu yapıyorlar. Mesela birkaç gün önce Güney Kürdistan’dan dönen arkadaşlarımızı sınırda yakalayıp, gözaltına aldılar. Bir gece hapiste tuttuktan sonra tekrardan Güney Kürdistan’a geri gönderdiler. Sizce bu durum hendek kazılmasından daha kötü bir durum değil mi? Bir insan, bir yurtsever kendi vatanına gidiyor ve siz onu sürgün ediyorsunuz. Bu hendekten daha kötü bir uygulama değil mi? Birkaç gün önce sınırda kaçakçılık olayı oldu ve bir kişi öldürüldü. O nedenle de tekrar söylüyorum, Kürdistan Bölgesi’nin kendi sınırlarını savunması normal bir haktır ve bu hendek olayı da bu şekilde ele alınmalı.