Kobanê’deki çatışmalar dört ayı geride bıraktı. YPG ve YPJ güçleri gün be gün IŞİD’i Kobanê’den çıkarıyor. Son olarak neler yaşandı, nereye kadar ilerlediniz?
Meryem Kobanê: Bir süre önce başlattığımız Kobanê’yi özgürleştirme hamlesi tüm hızıyla devam ediyor. Şu anda başta Miştenur Tepesi taraflarında olmak üzere, Doğu’da ve şehir içinde Şeria Camii’nden Kanîya Kurdan’a uzanan birçok yerde, yoğun çatışmalar sonucu büyük ilerleme kaydediyoruz. Halep yolunda ilerlemeler var, Termik, Memit ve Golmit köyleri temizlendi. YPG ve YPJ savaşçıları fedai bir ruhla, eşi benzeri görülmemiş bir mücadele örneğiyle ilerliyorlar.
Koalisyonun son zamanlarda artan hava saldırısı desteğini de dile getirmeliyiz. Uçaklarda kadın pilotların olduğunu duyduk, YPJ savaşçıları olarak onlara da ayrıca teşekkür ediyoruz. Daha önce de birkaç defa belirtmiştik, biz burada savaşırken bütün dünya kadınları için savaşıyoruz. Farklı dinlerin, farklı azınlıkların, farklı kimliklerin bir arada yaşamasını kabul etmeyen IŞİD’e karşı savaşıyoruz. Nerede yaşıyorsa yaşasın fark etmez, özgürlüğü savunan demokrat her 21. yüzyıl insanı bu teröre karşı mücadele etmeli. İslam adını savaştıklarını iddia eden ama ne İslam’dan ne de insanlıktan nasibini almamış bir örgüte karşı mücadeleden bahsediyoruz ki bu onurlu bir mücadele.
Peki, öngörünüze göre bu özgürleştirme hamlesini ne zaman zaferle sonuçlandırabilirsiniz?
Meryem Kobanê: Başlattığımız özgürleştirme hamlesi belirli bir yere varıp da durduracağımız bir hamle değil. Kobanê’nin köyleri de dahil, son bir karış topraktan da IŞİD’i çıkarana kadar özgürleştirme hamlemize devam edeceğiz.
Biraz önce kadın pilotlardan bahsettiniz. YPJ’nin mücadelesi dünyada birçok kadına ilham vermiş gibi görünüyor. Sizler hakkında şarkılar söyleniyor, yazılar yazılıyor, tablolar çiziliyor. Hillary Clinton gibi tanınmış bir kişi sizden övgüyle bahsediyor…
Meryem Kobanê: Dünya kadınlarının göz renkleri farklı olsa da bütün dünya kadınlarının gözyaşları aynı. Ortadoğu’da, Avrupa’da, nerede olursa olsun kadınlar arasında bir fark yok, hepimizin amacı aynı. Burada gerçekten büyük bir direniş örneği sergilendi, ne kitaplar yeter bunu anlatmaya ne de duygular. IŞİD’in bu topraklara hâkim olmaması için gözlerimizin önünde birçok kadın savaşçı bomba pimini çekip, bedenlerini feda ettiler, IŞİD’e teslim olmadılar. Arîn Mîrkan, Rehana gibi kadın arkadaşlarımız, Heval Baran, Şehid Diyar gibi yoldaşlarımız ve onlar gibi niceleri sonuna kadar mücadele edeceklerine dair söz vermişlerdi. Şüphesiz biz mücadele ilhamımızı onlardan alıyoruz.
Burada, Kobane’de gösterilen mücadelenin, fedakârlığın Ortadoğu’nun Rönesans’ı olacağını düşünüyorum. Hiçbir şey burada savaşan kadınların gözünü korkutamıyor, onlar bütün halkların birlikte, eşit bir şekilde yaşayacağı günler için savaşıyor. Özgür olmak isteyen, kalbi özgürlük için her kadın bu mücadeleye destek vermeli. Ki bizim mücadelemiz sadece silahlı bir mücadele değil, toplumsal bir mücadele ve haklarımızı alma mücadelesi. Haklarınızı elde etmediğiniz sürece hem şahsi olarak, hem ülke olarak korumasız kalırsınız. Biz en zor şartlarda da kendimizi yalnız hissetmedik, savaştığımız her dakika her kadının bizi hissedeceğini düşünüyoruz. Kulağı duyan, gözleri gören herkesten isteğimiz, beklentimiz burada yaşanan kahramanlıkları, fedakârlıkları ve zorlukları yakından takip etmeleri ve destek sunmaları.
Çatışmaların en yoğun olduğu en zor günlerde yaptığımız röportajlarda umutlu bir şekilde konuşuyordunuz. O çetin şartlarda umudunuzu yitirmemenizi sağlayan şey neydi?
Meryem Kobanê: Başta hemen belirtmem gerekir ki Serok Apo’nu düşünceleri duygusal tarafımıza çok fazla etkisi olmuş. Kalbimiz, mücadele eden kişinin mutlak başarı felsefesine inanmış. Umut zaferden daha onurlu bir şey. En zor günlerde de inancımızı yitirmedik, çünkü irademize inanıyorduk. Saldırıların ilk başlarında koalisyon desteği de yoktuç Ona rağmen tüm dünya büyük kahramanlıklara tanıklık etti. Kadın, erkek birçok arkadaşımız çok da etkili olmayan Kaleşnikof silahlarla bir mücadele ruhuyla savaştılar.
Şunu belirteyimki Kobanê’de iki yıldır IŞİD’e karşı mücadele var, bu bizde bir savaş tecrübesi oluşturdu. Yine bu çatışmalardan önce Serzorî Köyünde bir destan yazıldı, 12 arkadaşımız köy okulunun bahçesindeydiler ve okula 3 tank girmişti. Arkadaşlarımız teslim olmayacaklarını ve şehadetlerinin IŞİD’e dert olacağını söylemişlerdi. Bu mücadele ruhu sayesinde bir tek Kürt kalana kadar Kobanê’nin düşmeyeceğine inandık. Türk devletinin engellerine rağmen dört parça Kürdistan’dan Kobanê’ye destek için gelen insanları görünce inancımız daha da artıyordu. Sokak sokak, ev ev, karış karış savaşacağımızı söylüyorduk ki şimdi öyle yapıyoruz. IŞİD burada başarıya ulaşamayacak, Kobanê başka bir yere benzemez. Kobanê Cerablus değil, Minbic değil, Musul değil, başka bir ülke değil, Kobanê Kürdistan’dır ve Kürtlerin teslimiyeti kabul etmeyen bir ruhu var.
Koalisyonun hava saldırılarını arttırdığını belirttiniz. Koalisyonun Suriye’deki hava saldırılarının % 80’lik bir kısmı Kobanê’de gerçekleşmiş durumda. Koalisyonun artık Kobanê şehir merkezinin dışında da IŞİD’e saldırdığı aktarılıyor?
Meryem Kobanê:. YPG ve YPJ savaşçılarının, Kürt halkının onurlu mücadelesi ne olursa olsun Kobanê’de ne olursa olsun zafere ulaşılacağını ispatladı ve bu süre zarfında bütün dünya IŞİD’in sadece Kürtleri hedef almayacağını öğrendi. IŞİD farklı kültürleri, farklı dinleri, farklı kimlikleri ve de kadınları kabul etmeyen bir örgüt. Uluslararası güçler bu örgütün sadece Kobanê’nin, YPG ve YPJ’nin, Kürt halkının, Ezidi halkımızın ve Suriye’nin değil, bütün insanlık için büyük bir tehlike olduğunu gördü. IŞİD’in yaptığı şeyler İslam’ın, Kur’an’ın kabul ettiği şeyler değil. Uluslararası güçler IŞİD’in insanlığı tehdit ettiğini iyice görünce Kobanê dışına da vurmaya başladı.
IŞİD bir toprak, bir millet, bir ülke için savaşan bir örgüt değil. Halklar arasında çatışmalar çıkarmak, her tarafı talan etmek istiyorlar. Tarihin belleğine karşı savaşıyorlar, kiliseleri, camileri yıkıyorlar. Ben bugün kiliseyi reddedebilir miyim? Camiyi reddedebilir miyim? Her iki yer de oraya gidenler için kutsal, bu tür ibadethanelere karşı saygısızlık yapamayız. Cengizhan nasıl ki bir istilada Ortadoğu’nun bütün halk değerlerini yakıp yıkıp tarihini belliğini yok etmek istediyse, bu IŞİD de aynı şeyi yapıyor. Dünya bunu gördü ve harekete geçti ve koalisyonun desteği de bu anlamda oldukça anlamlı.
Avrupa’da, Fransa’da ve Belçika’daki saldırıları da sormak istiyorum size. Bahsettiğiniz tehlike onların kapısına da dayanmış, birçok kişi IŞİD’e karşı savaştıkları için Kürtleri önemine vurgu yapıyor. Fransa’daki saldırılar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Meryem Kobanê: Ortadoğu’nun en kadim halklarından biri de Kürt halkıdır, bu halka gerçekleştirilen saldırılar insanlığa karşı gerçekleştirilmiş saldırılardır. Ben IŞİD’i üç yıldır yakında takip ediyorum ve bu grubun nasıl düşündüğünü, nasıl hareket ettiğini çok iyi biliyorum. Bunlar bir yere saldırmadan önce sözde Kur’an fetvası gereği deyip, oraya korku salıyorlar. Ama herkes gördü ki saldıkları bu korku Kobanê’de yenilgiye uğradı. Diğer ülkelere de Müslüman olmadıkları için onlara saldırma hakkı tanıyorlar kendilerine. IŞİD sadece Kürt halkını değil, bütün dünyayı hedef alan bir örgüt, dolayısıyla bu örgüte karşı büyük bir birlik oluşturulmalı. Ortadoğu’da İslam adına hareket ediyorlar. Bu konuya da ince bir şekilde yaklaşmak lazım, bütün Müslümanlar IŞİD üyesi değil. Bunu düşünerek hareket etmeli herkes.
Londra’da iki gün önce IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun toplantısı vardı ve Kürtler bu toplantıda yer almaması bayağı eleştiri aldı. Kürdistan Bölgesel Başkanı Mesud Barzani konferansı eleştirdi. Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı Kürtler savaşırken Kürtlerin konferansa davet edilmemesini nasıl görüyorsunuz?
Meryem Kobanê: Batı devletleri Kürtlerin gücünü hala Kürdistan’ı işgal eden devletlerin yedek gücü olarak görüyor. İşgalci devletlerin etkisinde kalarak, onlar da Kürdistan’ın parçaları arasında sınır olmasını istiyor, Lozan Anlaşması’nda olduğu gibi. Ama sınırlar olsa da, bugün Kürtlerin kalbi bir olmuş durumda. Yeni Kürt neslini kimse kandıramaz, parçalayamaz. ‘Tavşanı ortaya atıp, tilkiyi peşine bırakma’ siyaseti artık Kürdistan’da iflas etmiştir. Kürtlerle olmadan yapılan hiçbir siyaset, anlaşma Ortadoğu’da başarıya ulaşamayacaktır. Diplomatlar bugün başarılı olduğunu düşünebilirler, ama yarın, öbür gün yanıldıklarını anlayacaklar. Bu konferansa Kürtlerin davet edilmemesi ciddi bir haksızlık. Kürt temsilcilerin olmadığı konferans sakat bir ayağa benzer ve bu bütün dünya diplomasisi için tehlike oluşturur. Sizin aracılığınızla kalbi Kobanê için atan herkese, bizi destekleyen koalisyon güçlerine teşekkür ediyoruz. En zor günde zafer sözü verdik, en güzel günde de zafer müjdesi vereceğiz.