Afrin’e hava saldırısı: ABD ve Rusya neden izledi?

HABER MERKEZİ – TSK’nin Afrin’e yönelik hava saldırısı sonrası en çok merak edilen konulardan biri Rusya ve ABD’nin tavrının ne olacağıydı. Rusya, saldırı sonrası Afrin’deki askerlerini çektiğini açıklayıp ‘krizden’ ABD’yi sorumlu tutarken, ABD ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ise “taraflara şiddetten kaçınma çağrısı” yaptı. Bu durumu değerlendiren Rusya Kürt Kültür ve Ulusal Federal Otonomosi Başkanı Ferhat Patiyev, Rusya’nın tavrını “her tarafı denetimde tutma ve herkesi idare etme” tutumu olarak nitelendirirken, Mutlu Civiroğlu ise ABD’nin saldırı sonrası uzun süren sessizliğinin ülkede hükümetin resmen kapanmasından kaynaklı olabileceğini söyledi. Türkiye’nin bunu “fırsat olarak gördüğünü” kaydeden Çiviroğlu, “Kürtler ve müttefikleri ABD ile birlikte büyük başarılar elde ettiler. Siyaseten de kendilerini yeni döneme hazırlıyorken bu saldırıyı kabul etmeleri mümkün görünmüyor” değerlendirmesinde bulundu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Afrin’e operasyonun fiilen başladığını” söylemesinin ardından Afrin ve çevresine Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları tarafından hava saldırısı başlatıldı.

Yerleşim birimlerine yakın alanlara yapılan hava saldırılarında bölgedeki ajansların aktardığına göre şimdiye kadar aralarında çocukların da bulunduğu 10 sivil yaralandı.

Hava bombardımanının yanı sıra sınırdan Afrin’e dönük top atışları da yapıldı. TSK’den yapılan son açıklamada ise hava saldırısının sonlandırıldığı duyuruldu.

Türkiye’nin Afrin’e hava saldırısı karşısında ABD ve Rusya’nın tutumu merak ediliyordu.

Rusya, hava saldırısı sonrasında Afrin’deki askerlerini çektiğini açıklarken ‘kriz’den ABD’yi sorumlu tuttu. Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Rus askerlerinin yaşamına ve sağlığına yönelik tehdidi önlemek için Ateşkesi İzleme Merkezi’nin Afrin bölgesinde bulunan grubunda yer alan askerler ve askeri polisler Tel Rıf’at’taki gerilimi azaltma bölgesine çekildi” denildi.

Açıklamada ayrıca ‘kriz’den ABD sorumlu tutularak, “ABD’nin sorumsuz davranışlarının ve kontrolsüz modern silah sevkiyatlarının Türkiye’yi operasyona ittiği” öne sürüldü.

Hava saldırısı öncesi Türkiye’yi olası harekat konusunda uyaran ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’dan ise saldırıdan saatler sonra açıklama geldi. ABD, “Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladıklarını” belirtti, taraflara şiddetten kaçınma çağrısı yaptı.

Pentagon Sözcüsü Binbaşı Adrian Rankine-Galloway, “Bütün tarafları gerilimi tırmandırmaktan kaçınmaya ve en önemli iş olan IŞİD’i yenmeye odaklanmaya davet ediyoruz. ABD, PKK’ye herhangi bir destek sağlamıyor. ABD öncülüğündeki koalisyonun Efrin’de devam eden bir operasyonu yok çünkü IŞİD’i hedef alan askeri operasyonlara odaklanmış durumda” dedi.

Peki, hava saldırısı öncesi olası bir ‘operasyona’ karşı çıkan Rusya ve ABD’nin şu anki tutumu neden böyle?

Patiyev: Rusya ‘her tarafı denetimde tutma ve herkesi idare etme’ tutumunda

Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na konuşan Rusya Kürt Kültür ve Ulusal Federal Otonomosi Başkanı Ferhat Patiyev, Rusya’nın tutumunu “her tarafı denetimde tutma ve herkesi idare etme” tutumu olarak nitelendirdi.

Rusya’nın Kürtleri de gözden çıkarmak istemediğini ancak Kürtleri Suriye rejimine mecbur etmek istediğini söyleyen Patiyev, şöyle devam etti:

Rusya Kürtlere karşı pozitif bir dil kullanıyor, onların kimi kazanımlarını da şimdiye kadar gözetti. Ancak Türkiye’yi de kendi ekseninde tutmaya yönelik pazarlıklarda anlaşmaya vardığı da görülüyor. Türkiye Rusya’nın bütün taleplerini kabul etmiş ve taviz vermiştir.

Rusya’nın askerlerini Tel Rıfat’a çekmesini de değerlendiren Patiyev, “Burada provokasyonu önlemekten bahsediliyor. Beli ki ‘Türkiye’nin taleplerini kabul ettik’ demek istiyorlar” yorumunda bulundu.

Çiviroğlu: Türkiye ABD’nin iç gündemini fırsat gördü

ABD’nin sessizlik tutumunu ise gazeteci Mutlu Çiviroğlu değerlendirdi.

ABD’deki gündemin “Federal Hükümetin resmen kısa süreli kapanmış olması” olduğunu belirten Çiviroğlu, hafta sonu olması ve bu tür günlerde brifing verilmemiş olmasının da Türkiye tarafından “fırsat görüldüğünü” söyledi.

Önümüzdeki saatlerde ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yazılı bir açıklama gelebileceğini belirten Çiviroğlu, şunları söyledi:

Şuanda ABD’deki gündem Federal Hükümetin resmen kısa süreli kapanmış olmasıdır. Kongre dün gece 12’ye kadar uzlaşma arayışındaydı ve uzlaşma olmadı. Hükümetin kapanmış olması nadir görülen durumlardan biridir. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki rekabet kızıştı. Dış politika arka planda. Hafta sonu olması ve bu tür günlerde brifing verilmemiş olmasını da Türkiye fırsat olarak gördü.

Önümüzdeki saatlerde ABD Dışişleri Bakanlığından yazılı bir açıklama gelebilir. Eleştirel bir dil kullanılması bekleniyor. Perşembe ve Cuma günü ortada ciddi bir saldırı yokken açıklama yokken ABD Dışişleri Bakanlığı açıklama yapmıştı. Hava saldırıları yokken yapılmıştı o saldırı, şimdi daha sert bir tonda olabilir.

Kürtler ve müttefikleri ABD ile birlikte büyük başarılar elde ettiler. Siyaseten de kendilerini yeni döneme hazırlıyorken bu saldırı kabul etmeleri mümkün görünmüyor. Ama Türkiye’de ABD müttefiki ve bu gerginliğin tırmandırmamasına çalışacaktır. Kürtler tepkilerini dile getirdiler oraya saldırıyı Cizre ve Kobane’ye yönelik saldırı olarak aldıklarını söylediler. Bu da ABD karar vericiler arasında görülüyor. Dışişleri Bakanlığı sınır güvenliği tehlikede açıklamasının doğru bulunmadığına ilişkin açıklama yapılmıştı.

Afrin’e hava saldırısı: ABD ve Rusya neden izledi?

“Afrin Operasyonu Olursa ABD ve Türkiye Ordusu Karşı Karşıya Gelebilir”

Washington’da yaşayan analist Mutlu Çiviroğlu, ABD’nin Afrin operasyonunun gerçekleşmemesi için perde arkasında bir diplomasi yürüttüğünü söylerken, olası operasyonun bölgede ABD ve Türkiye’yi karşı karşıya getirebileceğini de kaydetti.
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) savaşçılarını taşıyan yaklaşık 20 kadar otobüs bugün Suriye’ye geçti. Fotoğraf: DHA

Aylardır telaffuz edilen “Afrin operasyonu” için en son Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli Afrin operasyonunun mutlaka yapılacağını belirterek, “Temel hedefimiz PYD terör örgütünün tamamen ortadan kaldırılması” açıklaması yaptı.

Washington’da yaşayan gazeteci ve analist Mutlu Çiviroğlu’na bölgedeki son durumu, operasyonun gerçekleşmesi halinde gerçekleşebilecek olası krizleri sorduk.

Hükümet kanadının aylardır sözünü ettiği “Afrin operasyonu” için son adımlar atılıyor, operasyonun her an yapılabileceği vurgulandı tekrar.  Ne anlama gelir bir operasyon, aslında tam olarak ne hedefleniyor?

Türkiye’nin Afrin operasyonunun öncelikle Suriye’de daha fazla söz sahibi olma çabası. Çünkü Türkiye Bab, Cerablus hattına hapsolmuş durumda.

Öte yandan en büyük nedeni ise Türkiye’nin büyük bir tehlike olarak gördüğü Suriye’de kazanımlarını artıran, statülerini pekiştiren Kürtlerin söz sahibi olmaması istemi.

Afrin sonuçta YPG’nin kontrolündeki bölgelerden kopuk. Özellikle Türkiye’nin İdlib kuzeyine konuşlanmasından sonra ise dört yönden çevrilmiş durumda. Türkiye bu nedenle Afrin’i zayıf halka olarak görüyor. Bu şekilde Kürt kantonlarının birleşmesini engellemek, oradaki yapıya darbe vurmak, moral bozmak, oradan da Tel Rıfat bölgesinde bir hat açmak, Münbiç’e ulaşmak gibi ikincil planların da olduğunu düşünüyorum.

Kamuoyunun, Suriye uzmanlarının, Kürt uzmanlarının gördüğü, bildiği bir başka geçerli neden yok. Her ne kadar Türkiye hükümeti ve medyası “Afrin’den saldırılar geliyor, biz karşılık veriyoruz” gibi söyleseler de bunun diplomaside, uluslararası basında karşılık görmediği biliniyor.

Türkiye aylardan beri Afrin’e yönelik tehditlerde bulunuyor. Orada terör yuvası olduğunu söylüyor Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan. Halbuki Afrin savaştan dolayı da ikiye üçe katlanan nüfusuyla istikrarın olduğu, ekonomik ambargoya rağmen kendi şartlarıyla da kendi kendine yeten, göreceli olarak sanayi, ticaret ve tarım merkezi.

Halkın büyük çoğunluğu da birkaç Arap köyü hariç Kürt. Kürtler arasında Müslüman Kürtlerin yanı sıra Alevi ve Ezidi Kürtlerin de yaşadığı mozaik bir bölge Afrin. Türkiye’ye herhangi bir saldırı, herhangi bir tehdit olmadığı çok açık biliniyor.

Bilakis Rojava’daki yönetimin istemi her zaman Türkiye ile ilişkiler olması yönündeydi. Afrin’de de böyle. Görüştüğüm birçok yönetici Antep ile ticaret yapabilmek oradaki pazarın Türkiye’deki firmalar tarafından açılmasıydı. Yani iyi ilişkilerdi ama maalesef Türkiye’den bu adımlar gelmediği gibi son iki yıldır siyaset sertleşti. İç siyaset açısından bakıldığında ise özellikle son dönemde MHP ile var olan iş birliğinin cazip gördüğü bir adım olarak görülebilir.

“ABD operasyonun yapılmaması için diplomasi yürütüyor”

ABD, Türkiye’nin bölgedeki operasyonuna karşı, bu operasyonu engelleyebilir mi?

Bu gelişmeler Amerika’yı da zor duruma soktu. Bir yandan geleneksel, tarihsel müttefiki, öte yandan son 3 yıldan beri ortak olarak gördüğü, IŞİD gibi global bir tehdide son darbeyi vuran bir yapıyla var olan işbirliği. En son Dışişleri Bakan Yardımcısının “müttefik” diye tanımladığı bir müttefikleri var. Ama ABD her iki tarafı da dost olarak görmesine rağmen Türkiye’nin Rojava’ya tutumu belli. Dün akşam Tillerson biraz toparlamaya çalıştı. Yani ABD için bu çok yeni bir şey değil.

Türkiye “Kürt” lafının geçtiği her şeye tepki veriyor. Ama dünya öyle görmüyor. Rusya da, Amerika da Kürt gerçeğinin farkında. Bütün dünya da Suriye’de Kürtlerin olması gerektiğini söylüyor.

ABD bunu artık açık açık söylüyor. Sonuçta Dışişleri Bakan Yardımcısının senatodaki ifadesinde “Kürtlerin Suriye’de yer alması gerektiğini, görüşmelere katılması gerektiğini, adil şekilde temsiliyeti gerektiğini” söyledi.

Benim görüşüm, ABD bu krizin sakinleşmesi için perde arkasından bir diplomasi yürütüyor. Herhangi bir operasyon olmasın diye. Böyle bir operasyon ABD’nin süre gelen çalışmalarına son verebilir. IŞİD’in dönmesinin engellenme alanına zarar verecek. IŞİD’den kurtarılan bölgelere halkın dönmesi çalışmalarını durduracak. Yani büyük bir kaosa yol açacak. Benim aldığım duyumlara göre de ABD diplomasisi operasyonun olmaması için diplomatik çalışmaları yürütüyor.

ABD ordusunun Doğal Kararlılık Operasyonu Özel Kuvvetler Ortak Görev Gücü Komutanı Tümgeneral James Jerard, geçtiğimiz Kasım ayında Suriye’deki ABD askeri sayısı için “4 bin” demiş, ardından rakamı “500” olarak düzeltmişti.

 

“Bölgede açık açık Amerikan güçleri var”

Bu durumun ABD ile Türkiye ordularını sahada direkt olarak karşı karşıya getirebileceği yönünde yorumlar da var. Böyle bir durum söz konusu olabilir mi?

Askeri olarak karşı karşıya gelebilirler mi konusunda ise, dün Türkiye’nin desteklediği Fırat Kalkanı grupları ile Amerika’nın desteklediği Münbiç Askeri Konseyi, (ki Münbiç’te önemli oranda bir Amerikan askeri var) saldırıya uğradı ve Münbiç Askeri Konseyi de cevap verdi. Olayın hemen ardından Amerikan askerleri bölgeye intikal etti. Ben bunu özel kaynaklardan biliyorum.

O yüzden böyle bir direkt çatışma olasılığı var. Çünkü Münbiç YPG’nin bir parçası olan SDG’nin olduğu bir bölge. Açık Açık Amerikan güçlerinin olduğu bir bölge. Böyle bir saldırı olduğunda Amerikan askerleri ile de direkt bir çatışma yaşanabilir.

“Rusya’nın tutumu İdlib’le ilgili bir pazarlık olabilir”

Rusya şu an için ortada davranıyor daha çok sessiz kalıyor gibi bir tablo var. Olası operasyonda Rusya’nın tavrı ne olur?

Zaten bir operasyon olursa Rusya’nın tavrı yeşil ışık bana göre. Rusya Türkiye’nin Suriye politikasında çok belirleyici. Afrin bölgesinde de Rus barış denetleme gücü mevcut. O yüzden Türkiye’deki yetkililer de Rusya’ya gitti. Afrin bölgesiyle ilgili şu ana kadar görülen Ruslar, bir yeşil ışık yakmadı ama öte yandan Rusya’nın siyaseti de Kürtleri biraz rejime muhtaç bırakmak yönünde.

O yüzden Kürtlerin YPG’nin Rojava ile ilişkilerinin gelişmesinden de rahatsız. Kürtlerin fazla ABD’ye yaklaşmasını da istemiyor, Türkiye’nin Kürt fobisini de kullanıyor. Ama öte yandan Astana görüşmeleriyle var olan mutabakata Türkiye’nin sadık kalmadığı yorumları var. İdlib’de Türkiye’nin desteklediği grupları zor durumda bırakan gelişmeler var.

Türkiye-İran, Türkiye-Rusya, Rusya-İran arasında çelişkilerin de var olduğu bir dönem. O nedenle ancak Rusya yeşil ışık yaktığında Türkiye böyle bir operasyon yapar. Ki benim görüşüm Rusya, Türkiye’yi çok iyi tanıyor. Böyle bir şeye kolay kolay izin vermeyecektir. Ama kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar yapılıyor onu da bilmiyoruz.

Rusya’nın tutumu biraz da İdlib’de bir pazarlık olabilir. Afrin’i ver, İdlib’i al gibi bir pazarlık da olabilir. Böyle spekülasyonlar da yapılıyor.

“Yıllar süren ayrışmalara neden olabilir”

YPG komutanı Hemo ve PYD yönetiminden de ardı ardına açıklamalar geldi. Sahada nasıl bir durum meydana gelir? Türkiye fiili bir savaşın içine girer mi?

Afrin hem Halep’te yaşayan Kürtlerin gelmesiyle hem de Suriye’den kaçan insanların sığınmasıyla Şahbe bölgesi dahil, yaklaşık 500 binden fazla insanın yaşadığı, iç mültecilerle birlikte 700-800 bin rakamı telaffuz ediliyor.

Ticareti, sanayisi olan önemli bir bölge ve halkı Kürt. Tarihsel olarak da dediğimiz gibi Kürt Dağı denilen bölge. Birkaç Arap köyü hariç Kürt. PYD’ye kitlesel olarak en çok desteğin olduğu, Kürt kimliğinin çok sahiplenildiği bir bölge Afrin. YPG/PYD muhalifi partiler bile onları ulusal güç olarak görüyor. O yüzden halkı, Araplar da dahil Türkiye’nin müdahalesine çok karşı. Türkiye’nin Afrin’e girmesi zaten kolay değil, öyle bir şey olsa bile çıkması kolay değil. Türkiye’de bu operasyonu düzenleyen insanların başarılı olması çok zor. Çünkü hem Afrin coğrafyası, hem halkı, kolay kolay izin vermez Türkiye’nin orada barınmasına. Afrin, Cerablus ya da El Bab gibi değil.

Türkiye ordusu YPG karşısında zorlanacaktır. Türkiye’deki Kürt siyasetçiler de buna vurgu yapıyor. Ahmet Türk de en son konuşmuştu. Türkiye’deki Kürtlerin de Rojava’ya küçük kardeş gözüyle baktığı biliniyor. Hiç sebep yokken böyle bir saldırının Türkiye’deki Kürtler açısından da rahatsızlık yaratacağı ortada.

Bu yıllar sürebilecek ayrışmalara, zıtlaşmalara yol açabilir. Kobani sürecinde Guardian gazetesine de yazmıştım Türklerin ve Kürtlerin beraberliği için altın bir fırsattı Kürtler dardayken Türkiye’den yardım gitmesi. Ama maalesef o yaşanmadı ve Kobani sürecinde çok yaralar açıldı. Afrin’de de bu yaşanabilir. O yüzden umudum böyle bir şeyin yaşanmaması.

Kısa ve uzun vadede nasıl bir tablo çıkar karşımıza operasyon başlarsa?

Dediğim gibi umarım böyle bir şey olmaz, Türkiye daha yapıcı ve gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşır. Rojava’yı ve Rojava’nın kazanımlarını da tehlike olarak görmez. Çünkü Türkiye için tehlike değil. Hiçbir saldırı olmaması YPG’nin olmadığı bölgelerden göz önünde bulundurulmalı. Kürtler büyük bir bedel ödediler dünya adına, günlerce genç insanlarını feda etti, IŞİD ile savaştı, Nusra ile savaştı. Yeni Suriye’de artık Kürtler eskisi gibi diri diri mezara gömülmeyi kabul etmezler, edemezler. (PT)

 

https://m.bianet.org/bianet/kriz/193480-afrin-operasyonu-olursa-abd-ve-turkiye-ordusu-karsi-karsiya-gelebilir