İznews’e konuşan gazeteci Mutlu Çiviroğlu: Trump, İlham Ahmed’e Suriye Kürtlerini koruyacaklarını ve güvenli bölge kuracaklarını belirtti

Reportage with Mutlu Çiviroğlu

m

Kuzey Suriye heyeti yaklaşık bir haftadır ABD’de önemli temaslarda bulunuyor. En üst düzeyde yapılan temaslarda ABD Başkanı Donald Trump’la da görüşüldüğü öğrenildi.  Kuzey Suriye sahasına ilişkin yapılan görüşmelerin içeriğini  Amerika’da yaşayan gazeteci Mutlu Çiviroğlu ile görüştük.

“İlham Ahmed’in ziyareti beklenen bir durumdu”

ABD’nin Suriye’den çekileceğini  açıklamasından ardından, Kuzey Suriye heyeti ABD’ye ziyarette bulundu. Heyetin ABD Başkanı Donald Trump’la görüşüldüğü söyleniyor. Böyle bir ziyaretin gerçekleşmesi beklenen bir durum muydu?

Kesinlikle, İlham Ahmed’in ziyareti beklenen bir durum. Kendisi daha önce gelecekti fakat, Kuzey Suriye’deki gelişmelerden dolayı ertelenmişti. Zaten Suriye Kürtlerinin ve adına Kuzey Suriye Meclisi dedikleri oluşumun ABD’de ofisi ve çalışmaları var. Sayın Ahmed temaslarını sürdürüyor. Birkaç gündür Washington’daydı daha önce Newyork’taydı hem hükümet çevreleriyle hem düşünce kuruluşlarıyla hem de ABD basınıyla görüşmelerini sürdürüyor. Pazartesi akşamı İlham Ahmed ile yapılan görüşmede Trump’ın kendisi Suriye Kürtlerini koruyacaklarını ve güvenli  bölge kuracaklarını belirtti.mm

“Operasyonlar devam ettiği için Koalisyon güçlerinin destekleri devam etmekte”

ABD çekilme kararı almasından sonra Kürt güçlerine silah yardımını yapmaya devam etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD Başkanı Trump’ın çekilme kararı zamana yayılmış şekilde, zaten çekilmenin kısa sürede gerçekleşmesi gerçekçi değildi. Varolan güç sayısı, teczihat hemde planların yapılması zaman alacak. Şuan da görülen bu çekilmenin zamana yayılacağı, bir anda gerçekleşmeyecek. Çünkü bir taraftan da İŞID’e karşı savaş ve çatışma devam ediyor. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) operasyonlarını sürdürürken, koalisyonda destek vermeye devam ediyor. Operasyonların devam etmesinden dolayı Amerika’nın desteği de devam ediyor. Sanırım devam edecek gibi de görülüyor.  Şuan da kimse İŞID’in tamamen temizlendiğine inanmıyor. ABD Başkanı Trump’ta buna dahil, ilk attığı tweetti düzeltti,  “Ben bitti demedim, ama büyük darbe vuruldu yakında bitecek ” ifadelerini kullandı. Dün de Amerika’daki istihbarat kurumlarının senatoda açıkladıkları raporda, IŞID’in bitmediği, ama hakim olduğun toprakların %99 kaybettiği, önümüzdeki haftalarda ise bunun %100’e ulaşacağının beklendiğini belirtti. Hem Petangon’dan hem de Amerikan ulusal İstihbarat kurumlarından açıklamalar bu şekilde. Operasyonlar devam ettiği için de, koalisyon güçlerinin desteği de devam ediyor.

“IŞİD’in kontrolü altındaki bölgelerin elinden alınmasıyla IŞİD’in bittiği düşüncesi doğru değil”

mmm

IŞİD tamamen Suriye’den çekildikten sonra süreç nasıl işler, sizce?

IŞİD’in tamamen temizlenmesi mümkün değil. Çünkü İŞID  sadece askeri bir oluşum değil. İŞID Suriye’de sosyal, ekonomik, dinsel tabanı bulunan bir yapılanma, bu örgütün alansal olarak tüketilmesi; ideolojik, düşünsel olarak tüketileceği anlamına gelmiyor. Suriye’nin tarihine bakıldığında Alevi azınlığının yüzde dokuzluk bölümünü oluşturduğu bir hükümet. Bu hükümetten rahatsız olan sünni, müslüman bir çoğunluk var. İŞID’in hitap ettiği sünni taban var, aynı zamanda hilafeti de temsil ettiği bir kesim. IŞİD bu durumu gerekçelendiriyor.

IŞİD’den alınan bölgelerde istikrarın sağlanması orada alternatif sistemlerin kurulması, farklı etnik ve dinsel kimliklerin özgürce yaşatılmasının sağlanması önemli. Kürtlerinde istediği bu yönde. Koalisyonun çekilme öncesi yaptığı açıklamalarda bu yöndeydi. Bir bölgeyi IŞİD’den kurtarmak yetmiyor o bölgede istikrar sağlanmalı, o bölgelere insanların geri dönüşünü sağlamalı, uyuyan IŞİD’in hücreleri sonlandırılmalı. Bu nedenle Suriye’deki IŞİD’in kontrolü altındaki bölgelerin elinden alınmasıyla IŞİD’in bittiği düşüncesi karşılığını bulmuyor.

“Suriye Kürtlerine saldırılardan korunması için silah kullanım yetkisinin verileceği bir tasarı hazırlandı”

mmmm

Suriye’de bundan sonraki süreç nasıl gelişir?

Suriye’deki sürecin nasıl gelişeceğini kestirmek güç. Çünkü Ortadoğu’daki süreci kestirmek daha da güç. Her gün dengelerin değiştiği bir bölge. Özellikle Suriye sahası, uluslararası güç dengelerinin sürekli değiştiği bir alan. Örneğin Trump’ın açıklamaları ABD’nin Suriye’de uzun yıllardır ilerlettiği siyaseti bir anda durdurdu. ABD’nin oradaki gücü çok önemli bir denge unsuruydu. Şu an bölgeden çekilme pozisyonunda. Fakat aynı zamanda fiili varlığı da sürüyor. Kürtler de konumunu bu yeni sürece göre dizayn etmeye çalışıyor.

Türkiye’nin bölgede yeni hamle yapma çabaları var. Hem ABD ile hem de Rusya ile. Öte yandan son dönemde Şam yönetimine göz kırpmaya başladı. Dolayısıyla süreci kestirmek zorlaşıyor.

Bugün itibariyle baktığımızda Trump’ın açıklamalarının ABD’yi Suriye’de diplomatik ve siyasi açıdan Suriye ve Ortadoğu’da güçsüz duruma düşürdüğünü görüyoruz.

İran’a sürekli yaptırım uygulayan ABD’nin bölgeyi İran’a bırakması çok yüksek sesle dillendiriliyor. Bu nedenle bölgede Rusya’nın daha fazla güçleneceği ön görülüyor. Rusya Suriye’yi çok iyi bilen ve bölgede politikayı iyi analiz eden bir güç. Yeri gelince Şam ile yeri gelince Afrin’de olduğu gibi, Türkiye ile politikalar yürütüyor. Bu doğrultuda Rusya’nın ileride atacağı adımlar çok önemli. Kürtlerin durumu ise Trump’ın açıklamalarından sonra daha da karmaşık bir hal aldı.

Öte yandan Trump’ın açıklamalarından bu yana dediğiniz gibi çekilmenin pekte olmadığı, durumun eskisi gibi iyi veya  kötü devam ettiği görülüyor. ABD kamuoyunun ABD kongresinin hem Demokratların hem Cumhuriyetçilerin, ABD basının ABD düşünce kuruluşlarının Kürtleri sahiplendiğini ve Trump’a büyük baskı yaptığını zaten herkes görüyor. Dün de Cumhuriyetçi Senatör John Kennedy’ın bir taslak önerisi oldu, ‘Suriye Kürtlerine saldırılardan korunması için silah kullanım yetkisi verileceği’ bir tasarı hazırladı. ABD Başkanı Trump’da bunu İlham Amed’e söyledi. Burada CNN’den tutun uluslararası basın Kürtlere önem veriyor, Kürtlerin ne düşündüğünü duyurmaya çalışıyor. Sanıyorum dünkü tasarıda da Kürtler açısından önemli gelişmeler olacak bunun bekleyişi var kamuoyunda…

Önümüzdeki günlerde daha sürpriz görüşmeler de olabilir.

“Menbiç önümüzdeki günlerde bu tarz saldırılara maruz kalabilir”

mmmmm

Menbiç’te ve Haseke’de ABD’ye yönelik gerçekleşen saldırılar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu saldırıların ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den çekiliyoruz açıklamalarından sonra yeniden güç bulan IŞİD gibi örgütlerin toparlanmaya çalıştıkları olarak, değerlendirebiliriz. Öncelikle Menbiç’teki patlamada dört Amerikalı’nın hayatının kaybetmesi, saldırının gücünü gösterdi zaten. Yine oradaki yerel yetkililerin dediğine göre bu gruplar hem IŞİD’in uyuyan hücreleri hem de Türkiye’ye yakın grupların oluşturduğu uyuyan hücrelerin faaliyetleri olarak da düşünebiliriz. Dün de, Menbiç’in dışında bir patlama meydana geldi. Öyle görünüyor ki, Menbiç kenti önümüzdeki günlerde de saldırılara maruz kalabilir. Çünkü etnik yapısı ve stratejik konumu olarak önemli bir bölge. Menbiç, SDG’nin kontrolü ettiği ayrıca Suriye hükümetinin kontrol ettiği ve Türkiye’nin de kontrol ettiği bir bölge yani bulunduğu jeo-politik konum itibariyle, SDG’nin, hem ABD’nin başını çektiği güçlerin hem de Suriye hükümetinin ortak faaliyetlerinin bulunduğu bir bölge, bu tarz saldırılarına maruz kalmasının nedeni birçok kontrolün olması… Röportaj: Ceren Bozkurt | Çiğdem Ay – İznews

https://www.iznewsagency.com/iznewse-konusan-gazeteci-mutlu-civiroglu-trump-ilham-ahmede-suriye-kurtlerini-koruyacaklarini-ve-guvenli-bolge-kuracaklarini-belirtti/

 

 

 

 

The distant dream of a secure safe zone in northern Syria

On January 13, U.S. President Donald Trump proposed, in an ambiguous tweet, the creation of a 20-mile safe zone in northern Syria.

Almost 10 days later there is still considerable confusion over what exactly it means and how it might be implemented. The Turkish government wants the area cleared of Syrian Kurdish forces, for instance, while Syrian Kurds oppose any Turkish role. And will it be primarily a Turkish venture, or might the United States spearhead its creation?

Ankara’s preferred safe zone is one that is free of the People’s Protection Units (YPG), Syrian Kurdish fighters that make up the bulk of the multi-ethnic Syrian Democratic Forces (SDF) that with U.S. help have largely defeated Islamic State (ISIS) in Syria. The Turkish government says the YPG is as an extension of the Kurdistan Workers’ Party (PKK) that has been fighting for Kurdish self-rule inside Turkey since 1984.

“The leaks about the buffer zone are unworkable,” Aaron Stein, director of the Middle East programme at the Foreign Policy Research Institute, told Ahval News. “This is going to be fraught and tenuous.”

“I have a hard time accepting why the SDF would choose the U.S. proposal over the [Syrian] regime alternative, and how Moscow could then blow all this up,” he said, referring to talks the Syrian Kurds began with Damascus following Trump’s Dec. 19 announcement he was pulling the U.S.’ 2,000 troops from Syria. The Kurds hope that by ceding their border regions with Turkey to Damascus they can prevent President Recep Tayyip Erdoğan’s threatened offensive.

Syrian Kurdish authorities have affirmed they will support the creation of a buffer zone if established and run by the United Nations or the U.S.-led coalition. But UN Secretary General Antonio Guterres said the UN had no plans to participate in the creation of such a safe zone.

The Kurds adamantly oppose any Turkish involvement in the safe zone.

“We really need a safe zone, but without Turkish fingers,” Salih Muslim, former co-leader of the political wing of the YPG, told Kurdistan 24. “We want a safe area with an air embargo. There must be no role for Turkey.”

Any safe zone that is 20-miles deep along the northern Syrian border would include all the major Kurdish cities in Syria.

“The problem with the buffer zone is that there is little information on how the U.S. expects to keep Turkey from attacking and destroying the SDF,” said Nicholas Heras, Middle East Security Fellow at the Center for a New American Security. “This is the heart of the matter because Turkey’s vision for the buffer zone is for the Turkish military to control the major Kurdish population centres in northeast Syria.”

“A large component of the SDF comes from these Kurdish areas, and it is to be expected that the SDF would fight Turkey, rather than be dismantled by it,” he said. “The buffer zone concept was supposed to achieve a deal between Turkey and the SDF that allows for power sharing in northeast Syria, as a way to prevent disastrous conflict between Turkey and the Syrian Kurds. Any plan to allow Turkey to control the Kurdish areas of northeast Syria will force the SDF into conflict with Turkey because the SDF is existentially threatened by Turkey.”

Heras said the SDF was trying to reach an agreement with Russia and Syrian President Bashar Assad to prevent Turkey seizing land in Syria.

Yaşar Yakış, a Turkish former foreign minister, believes the terms buffer/safe zone are vague.

“A safe zone as it is conceived by Turkey is difficult to set up in northeast Syria. Russia, Iran, the U.S. and many members of the international community will have to be persuaded for it,” Yakış said.

He said Turkey had no means of persuading the SDF to peacefully leave the area.

“However, it may dare to achieve it by using its military power, without persuasion,” Yakış suggested. “If Turkey succeeds in persuading the U.S., Washington has the means to force the YPG to establish a safe zone. But if this is going to be a safe zone with international legitimacy, it has to be sanctioned by a U.N. Security Council resolution, which means that the permanent members of the Security Council – Russia, China, France and the UK – also have to be persuaded.”

Turkey fears the creation of a safe zone similar to the one in northern Iraq after the 1991 Gulf War, which led to Iraqi Kurds achieving autonomy, he said.

“This will be considered a nightmare by Turkey, as it is vehemently opposed to the emergence of any type of Kurdish entity in the north of Syria,” Yakış said.

Mutlu Civiroglu, a Syria and Kurdish affairs analyst, said Trump’s tweet suggested a preference for protecting Syrian Kurds before mentioning the 20-mile safe zone.

“It’s not clear what it really means,” he said. “Assuming the buffer zone is something the U.S. is going to initiate to protect Kurds, that would be positive and would be accepted by Kurds and their allies.”

Russia could stymie the creation of such a zone though, Civiroglu said.

“Moscow can certainly undermine not only this safe zone, but also any development in Syria since it has the power,” he said. “Its move will depend on the details. Russia has the power and capability of preventing or shaping the steps taken by Turkey, the Syrian government and any other player.”

Mustafa Gurbuz, a non-resident fellow at the Arab Center in Washington, said the United States had engaged in dual discourse by promising Turkey a safe zone along its southern border on the one hand and promising Syrian Kurds protection from any potential Turkish attack on the other.

“YPG leaders will not retreat in a silent matter,” he said. “The YPG will exploit U.S.-Russia competition to prevent the Turkish safe zone and, in the case of Turkey-Russia agreement, may use its ties with the Assad regime. Thus, it’s a troubling case for Turkey.”

Paul Iddon

https://ahvalnews.com/buffer-zone/distant-dream-secure-safe-zone-northern-syria

ISIL-claimed suicide attack in Syria kills 18, including 4 U.S. troops

A suicide attack killed four U.S. personnel in northern Syria Wednesday, costing Washington its worst combat losses in the war-torn country since 2014 as it prepares to withdraw. Nine Syrian civilians and five U.S.-backed fighters were also killed in the attack.

The bombing, claimed by the Islamic State (ISIL) group, comes after U.S. President Donald Trump’s shock announcement last month that he was ordering a full troop withdrawal from Syria because the jihadists had been “largely defeated”.

The Pentagon said, “Two U.S. servicemembers, one Department of Defense (DoD) civilian and one contractor supporting DoD were killed and three servicemembers were injured while conducting a local engagement in Manbij.”

“Initial reports indicate an explosion caused the casualties, and the incident is under investigation,” it said, adding that the names of the dead were being withheld until 24 hours after their families were informed.

The Syrian Observatory for Human Rights earlier said two Americans soldiers, nine Syrian civilians, and five U.S.-backed fighters were killed in the attack on a restaurant in the northern city of Manbij near the Turkish border.

Rubble littered the outside of the eatery in the city center and its facade was blackened by the blast, footage from a Kurdish news agency showed.

According to Pentagon statistics, Wednesday’s blast was the deadliest attack for U.S. anti-ISIL forces in Syria since they deployed in 2014.

The U.S. Department of Defense has previously only reported two American personnel killed in combat in Syria, in separate incidents.

The Britain-based Observatory, which relies on a network of sources in Syria, said it was the first suicide attack in the city in 10 months.

‘Security zone’

This image grab taken from a video published by Hawar News Agency (ANHA) shows the scene of a suicide attack in the northern Syrian town of Manbij, January 16, 2019. /VCG Photo

Addressing a gathering of U.S. ambassadors in Washington, Vice President Mike Pence did not comment on the attack, saying only that the United States would ensure the defeat of IS, also known as ISIL.

“We’ll stay in the region and we’ll stay in the fight to ensure that ISIL does not rear its ugly head again,” he said.

The bombing comes as Syrian Kurds present in areas around Manbij rejected any Turkish presence in a planned “safe zone” to include Kurdish-held areas along the frontier.

Turkey has repeatedly threatened to attack Washington’s Syrian Kurdish allies, who Ankara views as “terrorists” on its southern flank.

Washington, which has relied heavily on the Kurds in its campaign against IS in Syria, has sought guarantees for their safety since Trump’s pullout announcement.

On Tuesday, Turkey’s President Recep Tayyip Erdogan said Ankara would set up a “security zone” in northern Syria following a suggestion by Trump.

But senior Syrian Kurdish political leader Aldar Khalil said any Turkish deployment in Kurdish-held areas was “unacceptable”.

He said the Kurds would accept the deployment of UN forces along a separation line between Kurdish fighters and Turkish troops.

But “other choices are unacceptable as they infringe on the sovereignty of Syria and the sovereignty of our autonomous region,” Khalil told AFP.

The Kurdish People’s Protection Units (YPG) has been a key U.S. ally in the fight against ISIL.

They have taken heavy losses in a campaign now nearing its conclusion, with the jihadists confined to an ever-shrinking enclave of just 15 square kilometers (under six square miles).

But the jihadists have continued to claim attacks nationwide and abroad.

Ankara has welcomed Washington’s planned withdrawal of some 2,000 U.S. troops from Syria, but the future of Kurdish fighters has poisoned relations between the NATO allies.

On Monday, Erdogan and Trump had a telephone conversation to ease tensions after the U.S. leader threatened to “devastate” Turkey’s economy if Ankara attacked Kurdish forces in Syria, and called for a “safe zone”.

No ‘outside interference’

Turkish-backed Syrian fighters participating in a training maneuver, near the town of Tal Hajar in Syria’s Aleppo province, January 16, 2019. /VCG Photo

Erdogan said he and Trump had a “quite positive” conversation in which they spoke of “a 20-mile (30 kilometers) security zone along the Syrian border… set up by us”.

The YPG-led forces fighting IS in a statement said they would provide “necessary support to set up the safe zone” – if it came with international guarantees to “prevent any outside interference”, in an apparent reference to Turkey.

The Turkish army has launched two major operations in Syria in recent years.

In the latest, Turkish troops and their Syrian rebel allies seized the northwestern enclave of Afrin from the Kurds last year.

Critics have accused Turkish troops and their proxies of military occupation and abuses in Syrian sovereign territory.

But while Ankara has spoken of a YPG-free “security zone” under its control, analyst Mutlu Civiroglu said it was not immediately clear what the U.S. president meant by a “safe zone”, or who he thought would patrol it.

Analysts were “waiting for a clarification from Washington to see what the president really meant”, he told AFP.

The U.S. planned withdrawal has sent the Kurds scrambling to seek a new ally in Damascus, which has long rejected Kurdish self-rule.

With military backing from Russia since 2015, Syria’s regime has advanced against jihadists and rebels, and now controls almost two-thirds of the country.

A northwestern enclave held by jihadists and pockets held by Turkish troops and their allies remain beyond its reach, along with the much larger Kurdish region.

On Wednesday, Russian Foreign Minister Sergei Lavrov said the Syrian government must take control of the north.

(Cover: An image grab taken from a video obtained by AFPTV shows US troops gathered at the scene of a suicide attack in the northern Syrian town of Manbij, January 16, 2019. /VCG Photo)

Mutlu Çiviroğlu, Menbiç’te yaşanan saldırıyı İznews’e değerlendirdi

Menbiç’te yaşanan patlamayı ilişkin İznews’e değerlendirmede bulunan gazeteci Mutlu Çiviroğlu saldırının amacının Amerika’nın çekilmesini hızlandırmak olduğunu vurguladı.

Menbiç’te yaşanan saldırı sonrası Amerika’da yaşayan gazeteci Mutlu Çiviroğlu, konu ile ilgili, “Saldırının zamanlaması manidar ve düşündürücü. Trump’ın Suriye’den hızlı bir şekilde çekileceğini açıkladıktan sonra, 4’üncü haftada böyle bir olay meydana geliyor. Öte yandan saldırıyı kimin yaptığı belli değil. Ama IŞİD’e yakın haber ajansı haber geçti. Her ne kadar üstlendik demese de saldırı hakkında bilgi veriyor. Böyle kısa bir süre içinde bu duyuruyu geçmesi adresin IŞİD olabileceğini güçlendiriyor. Bu geçilen haber üzerinden IŞİD’in yaptığı düşünülürse zaten İŞİD’in Kürtleri hedef aldığı, Kürtlerin seküler, cinsel eşitlikçi, azınlıkları tolere eden bakış açısından rahatsızlık duyduğu biliniyor. Öte yandan güvenilir kaynaklarla yaptığım görüşmeler sonrasında IŞİD’in Amerikan askerlerini hedef alındığı söyleniyor. Muhtemelen ölü ve yaralı olduğu şüphesi var.  Amerikan askerleri ve diğer koalisyon gücü askerlerinin bulunduğu gruba hem de Menbiç’in işlek bir alanında bu yapılıyor. Bu hem Kürtlere hem Demokratik Suriye Güçleri’ne hem de Amerika’ya yapılan bir saldırı. Eğer saldırıyı düzenleyen IŞİD ise bunun sebebi ortada İŞİD zaten bu güçlere karşı savaşıyor. Bu güçler, IŞİD’i yenmek için uzun süredir çalışıyorlar. Saldırının amacı ise Amerika’nın çekilmesini güçlendirmek. Amerikan Başkanı Trump’ın hemen hemen IŞİD bitmek üzere yorumlarını yaptığı, YPG’nin başını çektiği Demokratik Suriye Güçleri’nin IŞİD’e karşı ilerlemeler kaydettiği bir dönemde bu grubun kendi gücünün bitmediğini göstermesi olarak okunabilir. Hem de Amerika’nın çıkışını hızlandırmak olabilir. Tabi IŞİD’in yaptığını varsayarak şunu da belirtmek lazım Menbiç’te son dönemlerde operasyonlar yapılmıştı. Menbiçli kaynaklara göre Türkiye’ye yakın grupların uyuyan hücreleri yakalamıştı. Menbiç askeri ve sivil yöneticilere yönelik önemli suikastlarda yapılmıştı. Bu nedenle böyle bir olasılık var ama şu anda görülen daha çok IŞİD’in yaptığı. Tam olarak Arapça mesajda üstlenmek yok daha çok bilgilendirme var ama IŞİD genelde yaptığı şeyleri sahipleniyor. Böyle kısa bir süre içinde kendi ajansından bunu duyurması biz Suriye analistler tarafından öyle okunuyor. Ama resmi olarak biz yaptık kavramı kullanılmamış. Ne kadar üste alınma olmasa da kendi ajansından bu bilgileri veriyor. IŞİD yaptı demek çokta gerçek dışı olmaz” değerlendirmesinde bulundu.  | iznews – Ceren Bozkurt

Mutlu Çiviroğlu, Menbiç’te yaşanan saldırıyı İznews’e değerlendirdi

 

Turkey will attack Kurdish fighters in Syria regardless of US withdrawal, foreign minister says

KEY POİNTS
  • Turkey will go ahead with its planned offensive against Kurdish militias in northeastern Syria whether or not the U.S. withdraws its troops from the country, its foreign minister said Thursday.
  • The warning comes after American officials attempted to condition a U.S. troop pullout on a guarantee of safety for its Kurdish partners and Turkish non-aggression.
  • Ankara, which views the U.S.-backed Kurdish militias in Syria as terrorists, has already amassed thousands of Turkish troops along its border with Syria.
GI: Turkish FM Cavusoglu 
Turkish Foreign Affairs Minister Mevlut Cavusoglu (L) holds a press conference in Washington, United States on November 20, 2018.
Anadolu Agency | Anadolu Agency | Getty Images

Turkey will go ahead with its planned offensive against Kurdish militias in northeastern Syria whether or not the U.S. withdraws its troops from the country, its foreign minister said Thursday.

“If the (withdrawal) is put off with ridiculous excuses like Turks are massacring Kurds, which do not reflect the reality, we will implement this decision,” Turkish Foreign Minister Mevlut Cavusoglu told local news station NTV, without elaborating on a timeline.

The warning comes after American officials attempted to condition a U.S. troop pullout on a guarantee of safety for its Kurdish partners and Turkish non-aggression — something Turkish President Recep Erdogan promptly smacked down on Tuesday. Now Ankara, which has amassed thousands of Turkish troops along its border with Syria, says it will act regardless of a U.S. delay.

“We are determined on the field and at the table,” Cavusoglu said. “We will decide on its timing and we will not receive permission from anyone.”

White House national security advisor John Bolton and Secretary of State Mike Pompeo have spent the week in the Middle East trying to reassure allies of America’s commitment in the wake of President Donald Trump’s shock announcement to pull all U.S. troops out of Syria. Security officials and lawmakers have warned this would mean abandoning local partners on the ground and undermining U.S. credibility when it comes to alliances.

The White House and State Department did not respond to requests for comment on Cavusoglu’s statements at the time of publication.

Turkey’s government has long threatened to unilaterally attack the Kurdish People’s Protection Units (YPG), the U.S.-supported militias controlling large swaths of northern Syria that spearheaded the local fight against the Islamic State. Ankara views the YPG as terrorists and a security threat on its southern border, stressing its ties to a separate Kurdish group that’s carried out a decades-long, violent insurgency against the Turkish state.

The two NATO allies continue to lock horns over the issue of the Kurds, which has proved a massive thorn in U.S.-Turkey relations since the Pentagon began arming and training the Kurds to battle IS in Syria in 2015.

VIDEO09:12
Watch CNBC’s full interview with U.S. Secretary of State Mike Pompeo

Allies in the global anti-IS coalition and in Congress also voiced concern that the campaign against the extremist group was not finished. Trump, defending his decision, stressed that it’s now time for other countries to fill the U.S.’s role, and welcomed Erdogan’s offer to take on the fight against IS — an offer that many critics see as a cover for having free reign to kill YPG members in Syria. Experts also warn that if Turkey attacks the Kurds, they will be forced to abandon the anti-IS fight in order to defend themselves.

For those who have long studied the region, a guarantee of Turkish non-aggression toward the Kurds, as White House officials have suggested, was never going to be feasible.

“The U.S. (or Bolton) attitude is precisely that the YPG should be left alone. This is not a feasible condition, and indeed, its improbability is what makes it attractive to US officials looking to keep the U.S. in Syria,” said Faysal Itani, a Syria expert at the Atlantic Council.

A policy that would ‘invite massacres’

For the Kurds themselves, the crisis may be existential.

“Kurds in Syria that I am constantly in contact with say they want to see action rather than statements because in their view threats from Turkey are very serious,” Mutlu Civiroglu, a Kurdish affairs analyst based in Washington D.C., told CNBC. They point to Turkey’s offensive in the northwestern Syrian Kurdish enclave of Afrin that began in January of last year and drove hundreds of thousands of Kurds to refugee camps.

WATCH NOW
VIDEO04:54
ISIS not the only terrorist organization: Turkish foreign minister

“If Trump’s team allows Erdogan to move his forces into northeastern Syria, it would be like inviting the fox to guard the henhouse,” said Nick Heras, a Middle East security fellow at the Center for a New American Security and former research associate at the National Defense University. This, he said, would be “a policy that would invite massacres, not the stabilization of post-IS Syria.”

https://www.cnbc.com/2019/01/10/turkey-will-attack-kurd-fighters-in-syria-regardless-of-us-withdrawal.html

GAZETECİ/ANALİST ÇİVİROĞLU YORUMLADI “Erdoğan’ın Bolton’ı Kabul Etmemesi İki Taraf Arasındaki Sorunların Derinliğini Gösteriyor”

Washington’da yaşayan gazeteci/analist Mutlu Çiviroğlu, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’ın Ankara ziyaretini ve ABD’de Trump’ın çekilme kararı sonrası yaşanan istifaları bianet’e yorumladı.

 

Washington’da yaşayan gazeteci/analist Mutlu Çiviroğlu, Trump’un ABD askerlerini Suriye’den çekme kararının ardından yaşananları, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın İsrail sonrası Türkiye ziyareti öncesi yaptığı açıklamaları yorumladı.

Çiviroğlu, Erdoğan’ın Bolton’ı kabul etmemesi ve Bolton’ın Türkiye’den ayrılması üzerine röportajdan bir gün sonra bize ilettiği ek görüşte ise bunun “ABD-Türkiye arasındaki sorunların derinliğini gösterdiğini” söyledi.

Çiviroğlu, Trump’ın çekilme kararının ABD’nin kutuplaşmış ortamında tüm taraflardan tepki aldığını söylerken, ABD Genelkurmay Başkanı General Joseph Dunford ve Bolton’ın Türkiye ziyaretinde öncelikli olarak Kürtlerin konuşulacağını vurguladı. Çiviroğlu’na göre ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler, görünenden derin sorunlar barındırıyor.

Rusya ise Kürtlerin statüsüyle ilgili Suriye yönetimini ikna etme aşamasında.

Bolton’ın Türkiye ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ziyaret öncesi İsrail’de Kürtlerle ilgili uyarıda bulunacağını söyledi. ABD benzeri yönde başka söylemlerde de bulundu, bunlar mı görüşülüyor şu anda?

Bolton’ın Türkiye ziyareti, İsrail’den Türkiye’ye geçmesi önemli. Trump’ın üç hafta önce aniden aldığı Suriye’den çekilme kararının takip edilmesi, görüşülmesi açısından önemli öncelikle.

Çünkü o kararın yankıları hala sürüyor, hem ABD kamuoyunda, hem Trump yönetimi içerisinde, hem kongrede, hem senatoda, think tank’lerde yarattığı tartışma süregeliyor.

Trump’ın Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde bir bakıma IŞİD ile savaşı Türkiye’ye havale etme niyetiyle bu kararı almış olabileceği ABD basınında sıkça dile getirildi.

Bolton’ın ziyareti bu telefon görüşmesinde tartışılan konuların daha somut bir şekilde tartışılması hem de Türkiye’nin olası rolünün, rolü olursa nasıl olacağının konuşulması bakımından önemli.

“ABD’deki tüm kutuplar çekilme kararını eleştiriyor”

Ama en önemli konu Kürtler’e bakış açısı. Amerikan kamuoyunda çok büyük bir rahatsızlık var. Trump’ın kararının askerlere danışılmadan aldığı, Kürtler’i yüz üstü bıraktığı, Kürtlerin ABD’nin müttefiki olduğu, kimsenin ortaya çıkmadığı bir dönemde IŞİD ile savaştıkları hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler tarafından dile getiriliyor.

ABD gibi kutuplu bir toplumda her iki kesim de bu eleştirileri getiriyor.

Özellikle Trump’a getirilen eleştiri Kürtler üzerinden yoğunlaşmakta. Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio’nun “Bu karar yeni yetişmekte oluşan Kürt gençleri ABD’ye karşı nefretle dolduracaktır. Bizim yaptığımız Kürtler’e ihanettir” gibi bir açıklama yaptı.

Senatör Lindsey Graham’ın başını çektiği grup, Demokratlar da var içinde, genel olarak kamuoyu bu ani çekilme kararının Kürtler’i Erdoğan’a karşı çok savunmasız bırakacağını düşünüyor.

Türkiye’nin operasyonuyla karşı karşıya bırakmanın savunulamaz olduğu düşünülüyor.

Geçenlerde John Kirby (Pentagon Eski Sözcüsü) CNN’e yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Afrin’deki insan hakları ihlallerine vurgu yaparak aynısının olabileceğini ifade etmişti.

ABD’deki bu hassasiyetle ilgili konuşulması, Türkiye’nin Kürtler’e, Kürtler’in kontrolündeki bölgelere karşı herhangi bir operasyon yapmaması gerektiği vurgulanabilir bu buluşmada.

Pompeo da geçenlerde “Kürtlerin katledilmesinin önüne geçilmeli” gibi güçlü bir kelime kullandı. Pompeo ve Bolton hükümet içerisinde İran karşıtı, Türkiye’ye karşı sert tutumları olan isimler.

Bolton’ın asıl amacı Kürtler konusunda ABD’nin hassasiyetini göstermek. ABD hükümetine dayatılan, bu çekilme kararının yaratacağı olası sonuçların iletilmesi konusunda önemli.

Bolton’dan önce de Graham gibi TRump’a yakın isimler bu çekilmenin zamana yayılacağı konusunda ipucu vermekteler.

O nedenle ABD’nin bu konuda ısrarcı olacağını söylemek pek de hayalci olmaz.

“Çekilme konusu bulanık”

Çekilme konusu giderek bulanıklaşmaya başladı, ya da öyle mi yansıtılıyor? Çekilme kararı sonrası inisiyatif Türkiye’ye ne kadar kalır? Bugün Trump’ın “Türkiye bizim kadar olmasa da IŞİD’den nefret ediyor” şeklinde bir başka ‘tuhaf’ açıklaması da oldu?

Çekilme konusu tabii bulanık. Trump kamuoyunda her aklına geleni söylemesiyle tanınan bir başkan. Kendi muhalifleri bunu “Refleksle hareket eden bir başkan” olarak isimlendirip, tepki gösteriyorlar.

Zaten Mattis’in, McGurk ve Sweney’in istifaları bu kararın hükümetin kararı olmadığını, bireysel bir karar olduğunu ortaya koyuyor. Üç haftalık süreç içerisinde bu daha iyi görüldü.

Trump’ın etrafında politikayı belirleyen isimlerin ağırlıklarını koymasıyla beraber Trump da bu noktada sinyaller verdi, “Ben takvim vermemiştim” şeklinde açıklamaları oldu. Yani bu çekilme açıklamasıyla ilgili “damage control” (hasar kontrol) çalışmaları sürmekte ama çekilme Trump’ın seçim kampanyasında da belirttiği bir konuydu. Danışılmadan yapılması tepki yarattı. Ama bu siyasetten dönülüyor, çekilinse bile bazı birliklerin daha uzun süre kalacağı da konuşuluyor. Böyle bir opsiyon muhtemel.

Öte yandan Türkiye’nin Suriye’de IŞİD’e karşı rol oynayacağını, konunun uzmanları dahil hiç kimse anlayabilmiş değil. Çünkü IŞİD’in şu anda bulunduğu nokta ile Türkiye arasındaki sınır yüzlerce kilometre.

“IŞİD ile mücadelenin Türkiye’ye bırakılması gerçekçi değil”

Buradan geçmesi için Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrol ettiği yerlerden geçmesi lazım ki bu ne pratik ne de gerçekçi.

Ayrıca zaten YPG’nin başını çektiği SDG, IŞİD’e karşı çok yoğun bir savaş sürdürmekte. En son Cumartesi günkü çatışmada iki İngiliz askeri yaralandı. Yani İngiliz askeri ve SDG yan yana savaşıyor IŞİD’e karşı, bu da önemli bir ayrıntı.

Yani böyle bir şey varken Türkiye’nin IŞİD’e karşı rol almasını beklemek gerçekçi değil, zaten Washington’da da bunun pek karşılığı yok. ABD basınında da birkaç gündür Türkiye’nin maddi ve manevi taleplerle böyle bir hava yaratması eleştiriliyor.

“Kürtlerin talepleri rol sahibi olmak”

Kürtler ve Esad’ın yaz aylarından beri gündeme gelen anlaşma iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bölgede kartlar yeniden karılıyor klişesi şu an için geçerli mi?

Kürtler Suriye’nin bir parçasılar, Suriye’deki en büyük etnik azınlıklar. Suriye’nin en güçsüz olduğu zamanda bile hiç Suriye’yi terk etmeyi düşünmediler.

Kendi projeleri hep Suriye dahilinde kendi federasyonlarının olması, yani yerel yönetimlerinin güçlendirilmesi. Şam’daki demir yumruğun kaldırılması, insanların kendi kimliği, kendi renkleriyle yaşamasına izin verilmesi.

O nedenle de mümkün olduğu kadar Suriye hükümetiyle çatışmadan çekinildi, yeri geldi Halep gibi bazı bölgelerde destek de sunuldu.

Gelinen noktada Suriye hükümeti, Suriye’nin meşru yönetimi, o sebeple Kürtler her zaman Suriye hükümetiyle anlaşmadan yana, ama benim Rojava’daki siyasiler, askeri temsilciler ve sıradan insanlarla yaptığım görüşmelerde rejimden bir değişim beklendiği, rejimin Kürtler’in Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkılarının takdir edilmesi gerektiği, IŞİD, El Nusra ve benzeri cihatçı örgütlere karşı savaşının görülmesi, Kürtler ve müttefiklerinin taleplerine saygı gösterilmesi, yerine getirilmesi gibi talepler var.

Ancak hükümette geçen sekiz yıllık savaşa, yıkıma rağmen fazla olumlu değişiklik görülmüyor. Kürtlerin istemlerine olumlu yaklaşılmamakla birlikte sert tepkiler veriliyor.

Kürtlerin istediği Suriye’nin geleceğinde rol sahibi olmak. Malumunuz Kürtler onlarca yıldır ülkenin en büyük azınlığı olarak her türlü haktan mahrum olarak yaşadılar.

Kürtler artık bunu kabul etmek istemiyor, bunun böyle olmaması gerektiğini söylüyor. Kürtlerin on bine yakın kadın ve erkek kayıpları var, özellikle bu cihatçılara karşı.

Kürtlerin istediği kendi dillerinin, varlıklarının anayasal güvence altına alınması, kendi bölgelerini kendilerinin yönetmesi. Kürtlerin, Süryanilerin, bölgedeki Arapların, Ezidi Kürtlerin istemi bu.

“Rusya Suriye yönetimini ikna ediyor”

Eğer Suriye hükümeti biraz geçmişten ders çıkarırsa, Suriye’nin çok renkli, kültürlü yapısına bağlı olarak Kürtlerin isteklerine önem verirse sorunlar çözülmeyecek gibi değil. Benim gördüğüm hükümet bugüne kadar buna yanaşmamaktaydı. Ama son dönemlerde bu tür görüşmeler devam ediyor.

Rusya’nın da ara bulucu olduğu konusunda görüşler var. Rusya’nın kendisi de federasyon yönetimi. Suriye yönetimini ikna etmeye yakın olduğu yorumları yapılmakta. O nedenle Kürtler ve Esad’ın oturup konuşması sürpriz değil. Bu da olumlu bir şey. Suriye sekiz yıldan beri çok büyük bir yıkım yaşadı. Binlerce insan öldü, milyonlarcası evinden barkından oldu.

“ABD-Türkiye ilişkileri iyileşmedi”

Brunson krizinin ardından yaşanan iki ülke açısından tamamen ‘iyileşen’ ilişkiler dönemi mi, bu İran ile ne kadar bağlantılı?

Tamamen iyileşen ilişkiler olduğuna katılmıyorum. Amerika ve Türkiye arasında çok ciddi sorunlar var. Bu sorunlar da kolay kolay çözülecek sorunlar değil. Çünkü ciddi.

İran bunun sadece bir bağlamı. Kürtler konusu, Suriye konusu, İran, Halkbank, S-400 füzeleri, pek çok sorun var. Bu kolay kolay çözülmez ama Trump’ın Brunson’dan sonra baskıyı hafiflettiği görülüyor.

Bu çekilme konusunda Trump’ın Erdoğan ile yaptığı konuşma sonrası ABD medyası bu konuda hem fikir. ABD kamuoyu da çekilme kararında Erdoğan’ın rolü olduğuna inanıyor. Ama öte yandan Bolton’ın Türkiye’ye olumsuz bir bakış açısı da, Pompeo’nun bakan olmadan önce yaptığı açıklamalar da biliniyor.

Hükümet içerisinde Trump gibi düşünmeyen insanlar olduğu da biliniyor. Türkiye’nin cihatçılara karşı yeterince çaba göstermediği, Türkiye’nin Kürtlere karşı sert politikalar yürüttüğü, şu anda da asıl amacının IŞİD ile savaş olmadığı, Kürtler’i ezmek olduğu dile getiriliyor. Böyle bakıldığında temiz bir sayfa açılmış değil.

İran önemli, Bolton ve Pompeo’nun başını çektiği grup İran’a politikaların sertleşmesi gerektiğine inanıyorlar. Türkiye’nin de İran ilişkileri biliniyor. Orta vadede ben ilişkilerin iyi olacağı ya da şu anda iyileştiği fikrine katılmıyorum. (PT)

http://bianet.org/bianet/siyaset/204231-erdogan-in-bolton-i-kabul-etmemesi-iki-taraf-arasindaki-sorunlarin-derinligini-gosteriyor

Syrian Kurds deny Trump’s claim they sell oil to Iran

Syrian Kurds deny Trump’s claim they sell oil to IranSyrian workers fix pipes from an oil well at an oil field controlled by a US-backed Kurdish group in Rmeilan, March, 27, 2018. (Photo: Associated Press)

 

ERBIL (Kurdistan 24) – Salih Muslim, the former co-chairman of the Democratic Union Party (PYD), denied claims made by US President Donald Trump that Syrian Kurds have sold oil to Iran.

During a cabinet meeting on Wednesday, Trump said he was not happy that the Kurds are selling oil to Iran.

“I didn’t like the fact that [the Kurds] are selling the small oil that they have to Iran, and we asked them not to do it,” the US president stated.

It was not entirely clear whether Trump was referring to the Syrian Kurds or the Kurdistan Regional Government (KRG) in Iraq.

Speaking to Kurdish journalist Mutlu Civiroglu, Muslim rejected the American leader’s claims and said there is only local use of oil by Kurds in Syria.

“I asked our people here in the administration, in the YPG [People’s Protection Units], and the others, and they said there are no sales of oil to any side outside of Syria,” the former PYD head said.

The Syrian Kurds have no borders with Iran to sell oil to them, Muslim added, “there is no way, everybody should know the reality.”

Muslim suggested Trump was referring to “other Kurds” because “Syrian Kurds have no relations with Iran.”

“We have no deal, nor sales of oil [with] them, not at all,” he said. “Maybe others are doing so, but that’s not our business.”

According to Çeleng Omer, a former university lecturer from Afrin with expertise on oil, while Iran produces four million barrels per day (bpd), Syria’s production before the war was 400,000 bpd, which equals 10 percent of Iranian oil production.

According to Omer, oil production in Syrian Democratic Forces (SDF) areas in northeastern Syria is only 50,000 barrels. He said this quantity is “consumed locally by refining it in primitive refineries,” adding that Trump may have “confused the Kurds in Syria, with those in Iraq.”

“There is no border between the Syrian Kurdish region with Iran, and the oil produced in their areas is not enough to satisfy local needs, and the war destroyed a large part of the oil fields” which need to be restored before being exported, Omer explained.

“The oil produced in SDF areas meets the needs of fuel in the domestic market only.”

Nicholas A. Heras,  a Fellow at the Center for a New American Security (CNAS), said: “Trump’s statement could mean a couple of things.”

“One, he declassified hitherto classified info about the extent of YPG-Iranian relations in Syria. Or two, he mixed up talking points in his head from an earlier conversation with Turkey about Kurds in Iraq and Syria.”

Meanwhile, Alan Mohtadi, head of T&S Consulting Energy and Security, told Kurdistan 24 he is certain President Trump confused the Syrian Kurds with Kurds in Iraq.

Mohtadi explained that Syrian Kurdistan produces between 30-40,000 bpd, adding that almost all of the oil is used for local consumption.

“They would need to produce three to four times more, get a decent transport route (the border with the Kurdistan Region is tightly controlled), and transport it via trucks to Iran,” he said.

“This is not profitable and logistically almost impossible.”

The KRG announced in November that oil exports to Iran stopped after a new round of US sanctions were enforced.

Wladimir van Wilgenburg

Editing by Karzan Sulaivany

 

https://www.kurdistan24.net/en/news/0b078a0a-836e-4564-aaaf-c0d30add8307

K24 ÖZEL – ‘Çekilmeyle ilgili yeni kararlar olabilir ’

GÖRÜŞ
K24 ÖZEL - ‘Çekilmeyle ilgili yeni kararlar olabilir ’

Adem Özgür

Donald Trump’ın ABD askerinin Suriye’den çekileceğine dair yaptığı açıklamayla ilgili süren tartışmalar yeni bir boyut kazandı.

Beyaz Saray’daki Bakanlar Kurulu toplantısında konuşan Trump, ABD askerinin Suriye’den “bir süre sonra” çekileceğini, ancak bunun için bir zaman dilimi vermediğini söyledi.

Pazar günü Trump ile bir görüşme yapan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ise gazetecilere yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin Suriye’den çekilmenin “nasıl daha iyi uygulamaya konabileceği konusunda yeniden değerlendirme” halinde olduğunu açıklamıştı.

Graham, “Şu an daha akıllı hareket ederek biraz daha ağırdan alıyoruz. Bir duraklama halindeyiz ve Başkan’ın amaçladığı çekilmeyi nasıl daha iyi bir şekilde gerçekleştirebiliriz konusunu yeniden değerlendiriyoruz. Önümüzdeki birkaç hafta içinde neler olacağını göreceğiz” demişti.

Öte yandan Graham, Trump’ın Kürtlerin içinde bulundukları durumun farkında olduğunu belirterek, şunları ifade etmişti:

“Hiç kimse yokken Kürtler yanımızdaydı. Ve Başkan da onların içinde olduğu durumun farkındadır. Trump, Türkiye ile konuşacak ve onlara ihtiyaçları olan tampon bölgeyi alacakları konusunda güvence verecek. Şu dünyada son istediğimiz şey Kürtler ve Türkler arasında bir savaş. Bu durum DAİŞ üzerindeki baskıyı azaltır ve daha da önemlisi İran bu durumun kazananı olur.”

Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek

ÖZPEK: YENİ KARARLAR ALINMIŞ OLABİLİR

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, Trump’ın ABD askerinin Suriye’den çekilmesi konusunda yeni kararlar almak zorunda kaldığını belirtti.

K24’e konuşan Doç. Dr. Özpek, Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton,  Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’ın Türkiye’ye gelerek Suriye’den çekilme ve DAİŞ’le mücadele konularını görüşeceklerini belirterek, şu yorumda  bulundu:

“Trump,  ABD askerinin Suriye’den çekilmesi konusunda yeni kararlar almış olabilir. Bu kararlar içerisinde ABD’nin Şam rejimiyle yakınlaşması da söz konusu olabilir. Dolayısıyla çekilme konusunda şimdilik bir takvim verilmemiştir.”

Siyasetçi ve Hukukçu Berivan Aslan

ASLAN: SURİYE SAVAŞI TRUMP İÇİN KÂRLI OLMAYABİLİR

Trump’ın çekilme kararını değerlendiren eski Avusturya Federal Parlamentosu milletvekili ve hukukçu Berivan Aslan ise, şöyle konuştu:

“Donald Trump bir tüccardır, bu yüzden onun bir siyasetçi gibi düşünmesini bekleyemeyiz. Trump için daha çok ekonomik kâr ve ekonomik ortaklık içerisine girebileceği adımlar öncelik taşıyacaktır. Öte yandan Suriye savaşı Trump için kârlı bir savaş olmayabilir. Trump, Rusya’ya karşı zora sokulmuş olabilir, durup beklemek gerekiyor.”

K24’e konuşan Aslan, Kürtlerin Ortadoğu’da kendilerini var ettiklerini ifade ederek, “Kürtler, potansiyellerinin farkına varan ve kendileriyle bir araya gelmek isteyen her güçle çalışabilir. Çünkü Ortadoğu’da çıkarlar her an değişebilir. Kürtler de bu çıkarlar doğrultusunda hareket etmelidir, neticede siyaset bir müzakeredir” dedi.

Afrin’e yönelik operasyonu örnek veren Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kimse Kürt’ün kaşı, gözü için merhamet duyarak hareket geçmez, bakın Afrin bunun en son örneğidir. Kürtler artık buradan ders çıkarmalıdır; Kürt birlik olup diplomasiye ağırlık vermelidir.”

Gazeteci – analist Mutlu Çiviroğlu

ÇİVİROĞLU: KÜRTLERE VERİLEN SÖZLER BOŞ BIRAKILDI

Beyaz Saray’daki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci – analist Mutlu Çiviroğlu, Trump’ın seçim kampanyası sürecinde ABD askerinin Suriye’den çekileceğine dair açıklamalarının olduğunu hatırlatarak, son açıklamanın ani olması ve askeri yetkililere danışılmadan yapılmasından dolayı tepki yarattığını vurguladı.

K24’e konuşan Çiviroğlu, çekilme kararının ardından gelen istifaların daha çok Kürtlere verilen sözlerin yerine getirilmediği, DAİŞ’in henüz yenilmediği ve Suriye sahasının İran ile Rusya’ya bırakılacağı yönünde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Tüm bu nedenlerden dolayı Lindsey Graham’in başını çektiği ABD’li senatörler yoğun çaba içerisinde. Graham’in Kürtleri ciddi bir şekilde savunmasının sebeplerinden biri; orada elde edilen başarıyı gözleriyle görmesidir. Graham her seferinde Kürtlerin yalnız bırakılmaması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca Kürtlere yönelik Demokratlar’dan ve Cumhuriyetçiler’den de sıkça destek açıklamaları yapılıyor.”

“ABD BASININDA TEPKİ VAR”

Trump’ın kararına karşı çıkanların genellikle Kürtlere sempatiyle yaklaştığını ve Kürtlerin DAİŞ’i durdurduğu, Kürtlerin Kobani’yi kurtardığı ve Rakka’da DAİŞ’e karşı Kürtlerin mücadele verdiği yönünde olduğunu söyleyen Çiviroğlu, “Karara karşı çıkanlar, Kürtlere verilen sözlerin boşa çıkarıldığını, Kürtlerin hem Türkiye’ye hem de Suriye hükümetine karşı savunmasız bırakıldığını ve bu nedenle Kürtlere vefasızlık yapıldığını söylüyor. Başka bir tartışma konusu da Türkiye’nin Suriye’de Kürtlerin kazanımlarını yok etmek istediği yönünde” şeklinde konuştu.

Amerikan kamuoyunda tepkilerin devam ettiğini belirten Çiviroğlu’na göre, Amerikan basınında kabul gören görüşün, Erdoğan’ın, Trump’ın çekilme kararında etkili olduğu yönünde.

Trump’ın temel politikasıyla ilgili değerlendirmede bulunan Çiviroğlu, “Trump, ‘ABD dünyanın politik gücü ve dünyanın jandarması değil, gereksiz yere para harcıyoruz. Bu parayı ve gücü ABD’ye getirip, ABD için kullanmalıyız’ görüşünde. Bu görüşünü seçim kampanyası boyunca sürdürdü. Ancak dediğim gibi bu açıklama zamanlama ve söyleyiş biçimi olarak sürpriz oldu” şeklinde konuştu.

ÜST DÜZEY TEMASLAR

ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’la Pazartesi günü Türkiye’yi ziyaret edecek.

Twitter hesabından açıklama yapan John Bolton, “ABD güçlerinin Suriye’den çekilmesi, DAİŞ’in tekrar ortaya çıkmaması, DAİŞ’e karşı bizimle savaşmış olanların pozisyonlarını koruması ve İran’ın bölgedeki kötü niyetli faaliyetleri ile mücadele edilmesi konusunda müttefiklerimizle nasıl çalışacağımızı görüşmek üzere Türkiye ve İsrail’e gidiyoruz” dedi.

POMPEO’NUN AÇIKLAMALARI TARTIŞMA YARATTI

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, “Başkan Donald Trump sadece çekilmeyi değil, bölgedeki diğer tüm konuları ortaya koydu. Bunlar Kürtlerin Türkler tarafından katledilmemesi konusunun güvence altına alınmasının önemi ve Suriye’deki dini azınlıkların korunması. Tüm bunlar Amerikan misyonunun hala önemli birer parçası” demişti.

Pompeo’nun açıklamalarına yanıt veren Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise şunları belirtti:

“Bakan Pompeo’nun PYD/YPG terör örgütünü Kürtlerle özdeşleştirmesi, eğer kasıtlı değilse, endişe verici bir bilgi eksikliğini göstermektedir. Türkiye, Suriye’nin siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne kasteden ve kendi milli güvenliğine karşı varoluşsal bir tehdit oluşturan PKK/PYD/YPG ile DEAŞ terör örgütlerine karşı mücadelesini kararlıkla sürdürecektir. Kürtler dahil tüm Suriye halkını kucaklayan ülkemizin bir terör örgütüyle mücadelesinin Suriye’deki belirli bir topluluğun hedef alındığı şeklinde çarpıtılarak takdim edilmesi asla kabul edilemez.”

https://www.kurdistan24.net/tr/news/b4134224-d75d-4c0e-aaf5-a6dcff460d3e