İnsanlığın güvenliği için siyasi çözümde olmalıyız

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den asker çekme kararının adından Kürtlerle ilişkiler ve Türk devletinin işgal saldırısı yönündeki tehditleri halen tartışma olurken, Suriye Demokratik Meclisi (MSD) Yürütme Konseyi Eşbaşkanı İlham Ehmed’in Washington’daki temasları da sürüyor.

10 günden fazla bir zamandır ABD’li yetkililer, Kongre ve Senato üyeleriyle görüşen Ehmed, önceki gün katıldığı panelde  Türkiye’nin Kuzey Suriye’de tümüyle teröre yöneldiğini, kendilerinin ise insanlığın güvenliğini sağladığını söyledi.

Amerika-Rojava Demokrasi Merkezi’nin (American Rojava Center for Democracy‏) organizesiyle Washington’da ‘DAİŞ’ten sonra Kuzey Suriye’de yol ayrımı adlı bir panel düzenlendi. Gazeteci Mutlu Çiviroğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı panele  Ehmed’in yanı sıra Colombia Üniversitesi’nden Prof. David L. Phillips, Center for a New American Security (CNAS) analisti Nocholas A. Heras ve ‘Social Unrest and American Military Bases in Turkey and Germany since 1945- 1945’ten bu yana Toplumsal İstikrarsızlık ve ABD’nin Almanya ve Türkiye’deki Üsleri’ kurumundan Amy Austin Holmes, konuşmacı olarak katıldı.

İlk sözü alan Ehmed “Suriye’de bir kriz var ve bu kriz daha da derinleşti. Biz merkezi olmayan bir Suriye için yeni bir proje sunuyoruz. Bu projenin tüm ülkede hayata geçmesini istiyoruz” dedi.

‘Siyasi çözümde yerimizi almalıyız’

Türk devletinin Suriye’ye yönelik saldırıları hakkında da MSD Eşbaşkanı İlham Ehmed şunları belirtti: “Türk devleti Suriye’de kötü bir rol oynadı. Efrîn’de katliam yaptı. Efrîn halkının çoğu saldırılar karşısında göç etmek zorunda kaldı. Efrîn’e yerleştirdikleri çete ve ailelerle kentin demografik yapısını değiştirdi. Halkın malını çaldılar, kadınlara tecavüz ettiler. Türk devletinin bu yaptığı terörizmdir. Bugün bizim istediğimiz bölgemizin güvenliği ve istikrarının korunmasıdır. DAİŞ’e karşı biz dünyanın güvenliğini sağladık. Kendimizi insanlığın güvenliği için sorumlu görüyoruz. Koruduğumuz ülkelerin desteğine ihtiyacımız var. Siyasi projemizin geliştirilmesi için desteğe ihtiyacımız var. Siyasi çözümde biz de yerimizi almalıyız. Cenevre görüşmelerine katılımımızın engellenmesi, krizin daha da büyümesi ve savaşın daha da derinleştirilmesi anlamına geliyor.”

Sadece DAİŞ’i QSD yenebilir

Nicholas A. Heras de panelde yaptığı konuşmada “Burada söz konusu olan halkın ihtiyaçlarına cevap olmaya çalışan bir hareket. Demokratik toplum idaali ile hareket ediyor. QSD dışında hiç bir güç bölgeyi DAİŞ’e karşı koruyamaz. QSD’nin dışında DAİŞ’nin tekrar hortlamasını hiç bir güç engelleyemez” dedi.

Amy Austin Holmes de DAİŞ’nin tamamen ortadan kaldırılmasının önemine değindi ve şu ifadeyi kullandı: “DAİŞ’nin tamamen ortadan kaldırılması ancak İslam adına yapılan şiddet iddolojisinin ortadan kaldırılmasıyla mümkündür.”

Öte yandan HDP’nin ABD Temsilcisi Giran Özcan önceki akşam telefonla Medya TV’de Heval Aslan’ın sorularını yanıtladı.

Özcan Ehmed’in temasları ve ABD’deki tartışmalar hakkında şunları söyledi: “İlham Ehmed, temasları kapsamında hem yetkililer, hem de Kongre ve Senato üyeleriyle görüştü. Trump ile kısa bir görüşmesi oldu. Trump’ın Suriye’den asker çekme kararına Kongre ve Sanato üyeleri karşı çıkmıştı. Bu konuda şu anda bir yasa tasarısı var. Kürtlerin askeri olarak korunmasını içeren bir yasa tasarısı sunuldu. İlham Ehmed aynı zamanda buradaki toplum ile de görüşüyor. Geçmişle kıyasladığımızda basının çok büyük ilgisi var. İlham Ehmed’in yürüttüğü temaslar bir şekilde basına da yansıyor. Trump’ın çıkışı her ne kadar hem iktidar hem de farklı çevrelerde bir şaşkınlık yaratsa da bu kararın üzerinden geçen bir buçuk ayda Beyaz Saray dışında Amerika’daki atmosfer, ABD’nin Kürt halkına ihanet etmemesi yönündedir. Bu konuda herkes hem fikirdir. Bu olay Savunma Bakanı Jim Mattis ve bazı yöneticilerin adeta kafasını aldı.”

Trump’ın asker çekme kararının ardından, Türk devleti özellikle Kürtlerin bulunduğu Kuzey Suriye’de ‘güvenli bölge’ adı altında kendi askerleri ve çetelerinin işgal edeceği bir ‘güvenli bölge’ yaratmak istiyor. Erdoğan’ın “güvenli bölge konusunda Amerika ile anlaştık” sözü de Özcan’a soruldu.

Özcan soruyu şu sözlerle yanıtladı: “Şu anda ABD’de hem Türkler hem de Suriye’deki Kürtlerin uzlaştırılması noktasında bir arayış da var. ABD, ilk defa iki taraftan da üzerinde anlaşabilecekleri bir plana imza atmak istiyor. İki tarafı da buna ikna etmeye çalışıyor. James Jeffrey bölgedeydi. Bugünlerde buraya geri dönecek ve bu konuda her hangi bir ilerleme kaydedip, kaydetmediğini buradaki yönetime aktaracak. Suriye Kürtlerinin ve Türk devletinin bunu kabul edip etmeyeceği  burada tartışılıyor. Tabii Kürtler, Türk devletinin denetiminde olan ve Türk askerlerinin içinde olacağı bir tampon bölgeyi kabul etmiyor. Bu onaylanması zor bir plan olarak görülüyor. Ancak yönetim ve Dışişleri Bakanlığı umutlu görünüyor. Kuzey Suriye’de böyle bir anlaşmaya varılabilirse bunun Türkiye ve PKK arasında yeniden bir uzlaşmanın olabileceğini dair umutlu olan bir kesim var. Ancak şimdi bu ne kadar gerçekçi? Mevcut Erdoğan iktidarı bir siyasi parti olan HDP’yi bile bu kadar hedef noktasına getirirken, HDP’yi ‘terörle’ suçladığı bir ortamda bu ne kadar gerçekçi olabilir? Bu da ayrı bir tartışma konusu.”

Pentagon: DAİŞ yeniden dirilebilir

Trump 19 Aralık 2018’de Suriye’den asker çekme kararını gündeme getirdiğinde buna en fazla karşı çıkan ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) olmuştu. Savunma Bakanlığı ana gövdesini YPG/YPJ’nin oluşturduğu QSD güçlerinin gerçekleştirdiği özgürleştirme operasyonlarıyla DAİŞ’in ağır bir yenilgi aldığını ancak asker çekilmesiyle birlikte oluşacak bir boşluk durumunda DAİŞ çetelerinin yeniden canlanacağını belirtiyordu.

Pentagon son olarak önceki gün yeni bir rapor yayınladı. Pengagon raporunda DAİŞ’in 6 ila 12 ay içinde yeniden güçlenebileceği ve sınırlı toprağı yeniden kontrol altına alabileceğini vurguladı. Suriye’de batı ve kuzeyinde otorite boşluğunun yaşandığı bölgelere saklanan DAİŞ’lilerin ABD askerlerinin çekilmesinin ardından yeniden örgütlenebileceği uyarısında bulunuldu. Pentagon raporunda ayrıca Irak ve Suriye’de DAİŞ’in yeniden güçlenmemesi için Sünnilerin sosyo-ekonomik, siyasi ve mezhepsel kaygılarının giderilmesini de önerdi.

HABER MERKEZİ

 

İnsanlığın güvenliği için siyasi çözümde olmalıyız