Category Archives: DAIŞ
Blinken ji senatoran çi got, çima Komarî dixwazin ku Biden, Talibanê wek terorîst destnîşan bike, Washington Post li ser şerê HSD’ê yê dijî DAIŞ’ê çi dibêje? Kerem kin hun jî werin.
MUTLU CİVİROĞLU YORUMLADI Afganistan: Biden sıkışmış durumda
Afganistan’dan çekilme sürecinin ABD’de başarısızlık olarak görüldüğünü söyleyen Washington’da yaşayan analist-gazeteci Mutlu Civiroğlu, uçaklara sarılan insan görüntüleri ve saldırıların 2022 seçimleri öncesi Biden’ı gafil avladığını belirtiyor.

*Afganistan’da halkın ABD uçaklarına atlamaya çalıştığı görüntüler tüm dünyada hafızalara kazındı.
Taliban’ın bir anlamda kendisi için de sürpriz olan iktidarının dünyadaki yankıları sürmeye devam ediyor.
Washington’da yaşayan analist ve gazeteci Mutlu Civiroğlu, gelişmelerin Amerika Birleşik Devletleri tarafını, özellikle ara seçimlere bir yıl kala Biden’ı oldukça zora soktuğunu söylüyor.
Taliban belki de kendisinin bile öngöremediği kadar hızlı bir şekilde Kabil’i ele geçirdi. Bir hükümet açıklamasındaki gecikme bununla ilgili olabilir mi?
Taliban çok hızlı bir şekilde Kabil’i ele geçirdi. Bu Washington’da da büyük bir şaşkınlığa yol açtı.
Biden’ın öne göremediği Afgan ordusunun hiçbir direniş göstermeden Kabil’i Taliban’a teslim etmeleri burada büyük bir tepkiye de yol açtı.
Biden’ı gafil avlayan bu oldu. Sayıları görünürde 300 bin olan, ağır silahlarla donatılmış, ABD askerleri tarafından eğitilmiş Afgan ordusunun savaşacağı, direneceği öngörülüyordu.
Böyle olmadı, çok cılız çatışmalar dışında ülke bir nevi Taliban’a teslim edildi. Tabii ki Taliban da belki bunu beklemiyordu.
Taliban’ın taktiği insanları yanına çekmekti. Yani aşiret liderlerini, tarikatları diyalogla, anlaşarak kendi lehine çekmek ya da kendisine karşı savaşmasını önlemek şeklinde ilerledi.
Bu noktada pek çok aşiret lideri, kumandan canlarına zarar gelmemesi şartıyla Taliban’a karşı savaşmadılar.
Bu tür etkenler bir araya geldiğinde Taliban ülkeyi ele geçirdi ve gördüğümüz kaos ortamı oluştu.
Kabinedeki kriminal isimlerin anlamı
Zaten dün hükümet de kuruldu. Bu hükümet Taliban’ın söylediğinin aksine Taliban’ın çok da değişmediği görüşünü pekiştirdi Washington’da.
Çünkü kabine tamamen Taliban üyelerinden oluşuyor. Yani dışarıdan, değişik siyasi ve toplumsal gruplardan kimse yok, kadın temsiliyeti yok.
Böyle olunca da Taliban’ın “Değiştik, eskisi gibi değiliz” sözlerinin de hiçbir anlamı olmuyor.
Zaten Dışişleri Bakanlığının açıklamasında da vurgulandı, kabinede BM tarafından arananlardan FBI’ın listelerinde olanlara isimler bulunuyor.
Ama şunu söyleyebiliriz ki mevcut durumda Taliban’ın hem Avrupa Birliği hem de Amerika tarafından tanınması kolay olacak.
Özellikle Biden birkaç gün önce “Taliban’ın tanınması mı? Bu çok uzun bir hikaye” şeklinde bir ifade kullandı.
Yani ABD’nin şartları fazla, beklentileri fazla, açıklanan hükümetin de bunu karşılamadığı görülüyor.
Çünkü kabine tamamen Taliban üyelerinden oluşuyor, bu kişiler de hem BM hem Amerikan hükümeti tarafından kriminal olarak tanımlanan Hakkani ağı gibi kişilerden oluşuyor.
“Tanınmaları kolay görünmüyor”
Avrupa Birliği bir Taliban hükümetini tanımayacağını duyurdu. ABD’nin de tanımaması bekleniyor. Uluslararası çapta tanınmayan bir hükümeti kısa-uzun vadede nasıl bir gelecek bekler?
Bu noktada Avrupa her ne kadar ABD’ye göre daha olumlu bir tavır takınsa da tanınmaları kolay görünmüyor.
Şu ana kadar 100’e yakın Amerikan vatandaşının Afganistan’da olduğu biliniyor, bu anlamda Taliban ile konuşuluyor.
Uçakların uçurulmasına izin vermediği söyleniyordu.
Öte yandan Amerika kapıları kapatmıyor, ama Dışişleri Bakanlığının dediği “söze değil, eylemlere bakacağız.”
Katar, Taliban’ın müttefiki olarak, Taliban’a birçok noktada destek olmuş ve bölgede etkili bir ülke.
Taliban öte yandan Almanya’yı diğerlerinden ayırmıştı, “Almanya’ya olan tavrımız Amerika’ya olan tavrımız gibi değil. Almanlar ülkemize hizmet etmişti, gelmelerini isteriz” gibi bir açıklamaları olmuştu.
Almanya’nın Batı dünyası içinde böyle bir diplomasi rolü var.
Amerika ile Avrupa aynı sayfada olmayabilir ama benim gördüğüm Taliban’ın tanınmasının biraz zaman alacağı.
“Tüm hükümetlerinin talana bulaşması etken”
Taliban daha ılımlı bir portre çizmeye çalışıyor. Sizce hükümet kurulumunda ve uygulamada bunun arkasında duracaklar mı?
Yine basında çıkan Taliban’ın göstericilere sert müdahalesi, bugün de ortaya çıkan birkaç gazetecinin ağır şekilde darp edilmesi gibi pratikteki durumlar yakından takip ediliyor.
Bu bağlamda bakıldığında Taliban’ın işi pek de kolay görülmüyor. Ama Taliban da bir çaba içerisinde Batı dünyasında tanınmak için. Ama görünen nokta Taliban’ın bu söylemlerinin Batı’yı etkileyemediği yönünde.
Ama şimdiye kadar ki Afgan hükümetlerinin rüşvet, yolsuzluk, ekonomik başarısızlık, beklentileri karşılayamadığı görüldü. Bunu Biden da dile getiriyor.
Geçen haftaki konuşmasında Eşref Gani ve yöneticilerine eleştiride bulunmuştu, verilen desteği ülkeyi geliştirmek yerine çalıp çırpma, rüşvet, talanla tükettiklerini belirtmişti.
Bu bağlamda Taliban’ın hem toplumsal olarak, hem tarihsel, aşiretsel olarak bölünen bir ülkeyi de toparlayabileceğni söyleyenler de var.
“IŞİD-K yeni bir kaygı unsuru”
Washington’dan görünen bu. Ama tabii ki IŞİD-K olayı Amerika’yı kaygılandırıyor.
Mahkumların serbest bırakılmaları sırasında IŞİD-K yönetici ve üyelerinin de salıverildiği söyleniyor. Ama öte yandan IŞİD-K’nin önemli birkaç komutanının da Taliban tarafından serbest bırakıldıktan sonra infaz edildiği söyleniyor.
Taliban’ın tanınma sürecinde bir şart da El Kaide, IŞİD gibi örgütlere Afganistan’da izin verilmemesi şartı. Bunu ABD ve Taliban arasındaki görüşmelerde vurgulanıyor.
Dediğim gibi açıklanan hükümet, Taliban’ın ılımlı mesajlarının çok da gerçekçi olmadığını ortaya çıkardı.
Çünkü açıklanan isimler Taliban’ın kendi isimleri. Hem de vurgulanan isimlerin sabıkalı isimlerden oluşması farklılığa yer vermeyen bir kabine olmasından dolayı bir hayal kırıklığı var.
Bu da şunu gösteriyor ki Taliban değiştik dese de bu tür örgütlerin kafa yapısının kolay kolay değişmediği görülüyor. Bu bağlamda Washington’da beklentiler fazla yüksek tutulmuyor. Temkinli bir yaklaşım var.
Amerikan hükümetinin dediği, Taliban ile ilişkiler karşılıklı çıkar üzerine olan ilişkiler.
“ABD’de güven yüzde 15 düştü”
Gelişmeler Biden hükümetine nasıl bir karne yazıyor?
Amerikan Başkanı Joe Biden çok zor bir durumda. Çünkü Afganistan’da yaşananlar Biden’a halk desteğini azaltmış durumda.
Yakın zamana kadar anketlerde oldukça güçlü bir destek oranı vardı Biden’a ama bu çekilme sürecinde gerekli hazırlığın yapılmaması, Afganistan’ın bu kadar erken düşeceğinin öngörülememesi, gerektiğinden daha fazla askeri tahliye için tekrar Kabil’e göndermesi, Biden için çok zarar verici gelişmeler oldu.
Biden şu an için önceki başkanların karşılaştırılmasında en az desteğe sahip üçüncü başkan olarak yer alıyor.
Çünkü insanların can havliyle kaçmaları, uçak kanatlarına yapışıp uçaktan düşecek kadar zor durumda oldukları sahneler insanların kafasına kazınmış durumda.
Her ne kadar Afganistan’dan çekilme konusunda çok büyük destek vardıysa da bu çekilme sırasında hükümetin yetersizlikleri, hazırlıksız olması, Amerika’nın ülkeyi yönetirken bir anda kendi vatandaşlarını kurtarmaya çalışan bir hale gelmesi hem iç kamuoyunda ABD’nin itibarının zedelenmesi olarak okunuyor hem de Biden’in kendi kurumlarını dikkate almayarak inatlaştığı düşünülüyor.
Cumhuriyetçiler içinde olduğu kadar Demokratlar içinde de ciddi bir kesim Biden’a tepkili, Biden’ı sertçe eleştiriyor bu çekilme sürecinde yaşananlardan dolayı.
“Çekilme ‘başarısızlık’ olarak görülüyor”
Biden sıkışmış durumda. Afganistan’dan çekilme, 20 yıllık bir savaşın son bulmasına olan desteğe rağmen başarısızlık olarak konuşuluyor.
Şunu da hatırlatmakta fayda var, seneye seçim var. Biden’ın kongeredeki temsilciler meclisini kaybederek kolu kanadı kırık bir başkan olabilir.
Biden yönetimi şu anda hasar kontrolü ve zararın daha da artmaması için çalışıyor ama sürecin Biden’a verdiği zarar ortada. Burada şu an 2022 seçimlerinde daha ciddi kayıplar olmaması için çalışılıyor.
ABC televizyon kanalı ve Washington Post gazetesinin ortak yaptığı ve dün yayınlanan bir ankette insanların sadece yüzde 49’u 11 Eylül sonrası ABD’nin daha güvenli olduğunu düşünüyor. Bu oran Usame bin Ladin’in öldürülmesinden sonra yüzde 65-70’lerdeydi. Yani insanlar 20 yıllık bir savaş, dünya kadar harcanan para, 2 bin 500 askerin kaybedilmesi ve bu son tahliye operasyonlarına rağmen Amerika’nın daha güvensiz bir yer olduğunu düşünüyorlar.
Bu Afganistan’da yürütülen operasyonun çok bir güven oluşturmadığını, Usame bin Ladin’in öldürülmesiyle oluşan güvenin de yüzde 15 düzeyinde düştüğünü gösteriyor.
Bunları bir araya koyduğumuzda Biden’ın içinde bulunduğu durumu anlayabiliriz.
“Biden, topu Trump’a attı”
Biden, Salı günü yaptığı konuşmada ısrarla savundu kendi kararını, kararın uygulanmasının mecbur olduğunu, anlaşmayı Trump’ın yaptığını ve Trump’ın da Taliban’dan Mayıs sonuna kadar Amerikan askerlerine dokunmayacakları sözünü aldığını belirtti.
Biden, kendisinin bunu mecburen uygulamak zorunda kaldığını, aksi halde ABD askerlerini korumak için daha fazla takviye güç göndermesi gerekeceğini, bunun da savaşın daha çok uzaması anlamına geleceğini çünkü yaz aylarının Taliban saldırıları için en müsait aylar olduğunu vurguladı.
Yani bu anlaşmayı yapanın Trump olduğunu vurgulamaya çalıştı. Ladin’in öldürülmesinden sonra 10 yıl önce oradan çıkılması gerektiğini savundu.
“Günde 300 bin dolar para harcıyoruz, bunun meşruiyeti olamaz” savunmasında bulundu.
Çekilmenin iyi ya da kötü olacağının garantisi olamaz gibi açıklamalarda bulundu. Kendisinin eleştirilmemesi gerektiğini belirtti.
Ayrıca Afgan yöneticilerine çok sert çıkıştı, kendi ülkelerini korumak yerine ülkeyi Taliban yönetimine teslim etmelerini sertçe eleştirdi.
Amerikan askerlerinin, çocuklarının başkaları için ölmeyeceğini belirtti.
“Türkiye’nin rolü ilişkilerde avantaj olur”
Türkiye’nin tavrı ayrıca ABD-Türkiye ilişkilerine nasıl yansır?
Son olarak Türkiye’nin tavrı, Türkiye’nin son dönemlerde ABD ile yakınlaşma, Batı dünyasına yakınlaşma bağlamında birtakım hamleleri olduğu görülüyor.
Özellikle Afganistan’da Kabil havalimanının işletmesini yürütme talebi vardı ama Taliban yönetimi bu kadar çabuk ele geçirince bu gerçekleşemedi.
Ama Erdoğan ve Türk hükümet yetkililerinin açıklamalarından Taliban ile diyalogda olunduğu görülüyor.
Biden ve Erdoğan yönetimin yakınlaşma çabalarında Afganistan’ın bir tahta olarak görüldüğü imajı var burada. Her ne kadar Türkiye istediği fırsatı kaçırmış gibi görünse de Taliban’ın verdiği hem Türkiye hükümetinin verdiği mesajlar havaalanı işletmesinde hala bir rol oynayabileceğini de gösteriyor.
Bu hem Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinde yeni imkanlar yaratabilir ama Türkiye’nin Afganistan’da rol oynaması Batı dünyasının elini de rahatlatabilir.
(PT)
https://m.bianet.org/bianet/dunya/250029-afganistan-biden-sikismis-durumda
Di bernameya ‘Ji Washingtonê’ de mijarên girîng yên hindurê Amerîka û girêdayî Kurdan tên nirxandin.
Di vê xelekê de Afganistan û Sûrîye û daxuyanîyên Serfermandarê HSD’ê Mazlum Ebdî hene.
Programa Ji Washingtonê
Bûyerên li Afganistanê li Amerîka çawa tên nirxandin? Gelo Amerîkî ji Îraq û Sûrîyê jî hêzên xwe derxînin? Me di programa ‘Ji Washingtonê’ de ev mijar û hin mijarên din nirxandin. #Afghanistan #Rojava #Syria
Mutlu Çiviroğlu di bernameya “Ji Washingtonê” pêşnîyara USCIRF ya nasîna Rêvebirîya Xweser ya Bakur û Rojhilata Sûrîyê ji alîyê hikûmeta Amerîkî ve û çend mijarên din nirxand.
SDF has maintained its unity even in the face of Turkish occupation – US Middle East Analyst
Syrian Democratic Forces (North Press)
(North Press) – The Kurdish National Congress of North America (KNCNA), a nonprofit organization founded in 1988 focused on Kurdish rights and the attainment of an independent Kurdistan, held an online seminar on North and East Syria titled “Where’s Rojava Today?” on Saturday. The seminar’s panelists included Syrian Democratic Council Representative to the US Sinam Muhammad, Middle East Scholar Dr. Amy Austin Holmes, Rojava Activist and KNCNA Member Dr. Ihsan Efrini, and Kurdish Journalist and Analyst Mutlu Civiroglu.
The organization has been organizing conferences since 1988, and wanted to organize a conference in Washington, but “because of [coronavirus], we couldn’t go ahead, therefore we thought about a webinar,” Ihsan Efrini, a native of Afrin currently residing in Canada, told North Press. “In 2019, Rojava was trending, but it seems like people have forgotten the region. There is still a lot happening in the region that needs to be talked about,” he added about the need for such a conference to take place.
Sinam Muhammad opened the discussion by talking about the dissolution of the Syrian opposition and the invasion and occupation of her native Afrin. “Afrin was a painful moment not only for Afrinis, but for all people in Syria, and also Arabs. They felt that they were also under attack and worried about Turkish intervention in Syria, and this is what Turkey did [in Sere Kaniye and Tel Abyad].” Muhammad went on to discuss the completion of the first stage of the intra-Kurdish dialogue, stating, “It was so good that we reached an agreement together with the help of the United States, and I would like to thank Mr. William Roebuck this effort.” She added, “it is good for Kurdish parties to have unity…in order to have a stronger administration and stronger political solution to present to the future constitutional committee of Syria.”
Dr. Amy Holmes discussed several subjects, chief among them the unity of the Syrian Democratic Forces (SDF) as one of its key characteristics from which it draws its strength. “The SDF is a multi-ethnic force…and a multi-religious force, with Muslims, Christians, and Yezidis,” said Dr. Holmes, who previously completed a thorough and comprehensive study on the SDF in all regions of northeastern Syria.
“When Turkey invaded in October 2019…many people thought that the SDF would disintegrate, or that, for example, the Arabs in the SDF would defect – that they would go back to the regime with Assad, or that they would join Turkey…but really, nothing like that happened. There [were] no major defections within the SDF as the result of the Turkish intervention,” Holmes explained, later telling a personal anecdote about an Arab individual from Sere Kaniye who joined the SDF in 2015, as well as mentioning Kurds who joined the SDF to liberate Arab-majority areas such as Raqqa and Deir ez-Zor. “The SDF has maintained its unity even in the face of this Turkish aggression,” she continued.
Mutlu Civiroglu further commented on the talks, saying that “the initiative has brought a very optimistic atmosphere to the region…[it] has caused happiness among the people: activists, local people, military people, and politicians.” Civiroglu also mentioned local concern about the Caesar Act, saying “the other major topic in the region was the Caesar Act, and its impacts on the region under the Syrian Democratic Council or Syrian Democratic Forces’ control – how will the region be protected?”
The seminar lasted around an hour and a half, with each panelist sharing their views and answering viewer’s questions in the end. Many topics, including the intra-Kurdish negotiations, entry of the Kurdistan Region of Iraq-based Rojava Peshmerga into Rojava, the Turkish occupations of Afrin, Serekaniye, and Tel Abyad, and the efforts and unity of the Syrian Democratic Forces, were discussed during the meeting.
Reporting by Lucas Chapman
Mutlu Çiviroglu: Amerîka dixwaze Kurdên Rojava bi yekgirtî di qadên navnetewî de cih bigrin
Lihevkirina PYNK û ENKS û helwesta Amerîka yê.
Amerîkayê bi #Kurdî pêşwaziya rêkeftina aliyên #Rojava kir
Youtube:
Facebook: https://t.co/FepRCGCSyT?ssr=true
Children Among 10 Kurdish Civilians Killed in Shelling from Turkish-Controlled Area in Syria
WASHINGTON – Artillery fire from the Turkish-controlled area on the town of Tal Rifaat in northwest Syria’s Aleppo governorate killed at least ten civilians and injured 21 others, according to local sources.
Ibrahim Haftaro, the head of Avrin Hospital in the region, told VOA that eight children, between 7-15 years of age, were among the Kurdish civilians killed in the Monday attack.
“The majority of those killed, eight of them, are children; one is an elderly man over 60 years of age, and the other is a woman,” Haftaro said, adding that among the injured, two were in a critical condition.
Newroz Resho, the VOA stringer at the scene, said the majority of the casualties from the attack were residents of Afrin who were displaced in early 2018 following a Turkish incursion. The artillery landed in downtown Tal Rifaat near the town’s elementary school and a building belonging to the Kurdish Red Cross.
According to the Britain-based Syrian Observatory for Human Rights (SOHR), the children were leaving the school when the area came under attack. It said it was unclear if the attack came directly from Turkish fire or its allied militants.
“Turkey is the responsible party for the violations committed by the rebels it is backing because Turkey is supervising the area,” SOHR’s head Rami Abdul Rahman told VOA.
He said the town has for months witnessed continued shelling from Turkey and its aligned rebels.
Located about 12 kilometers south of Turkey’s border with Syria, Kurds have maintained influence in Tal Rifaat despite the full Turkish control of nearby Afrin in March 2018. The strategic town has also been a site of Russian military activities in recent months.
YPG a key ally
Kurdish fighters, known as People’s Protection Units or YPG, have been a key ally to the United States in the fight against the Islamic State (IS). Turkey, however, says the group poses a grave threat to its national security.
The Turkish military and its allied Syrian rebels through Operation Olive Branch in early 2018 ousted the YPG from most of the predominantly Kurdish city of Afrin in the Syrian northwest. The military, in a separate operation in October, attacked Kurdish forces in the northeast, inviting a strong condemnation from its NATO allies.
Turkish officials say they cannot tolerate along their borders any presence of the YPG, which Ankara sees as a terrorist organization and an extension of the Turkey-based Kurdistan Workers Party ( PKK), a U.S. and EU designated terror group.
They aim to create a 30-kilometer (19 miles) long zone across their southern border where the Kurdish elements of the Syrian Democratic Forces (SDF) will be forced to withdraw.
Turkish President Recep Tayyip Erdogan on Tuesday warned that his country could block a NATO defense plan for Baltic countries should the alliance reject to recognize the YPG as a terrorist organization.
“If our friends at NATO do not recognize them as terrorist organizations those we consider terrorist organizations … we will stand against any step that will be taken there,” Erdogan said during a news conference in the capital Ankara en route to London for a NATO meeting marking the alliance’s 70th anniversary.
The call has been rejected by the United States, which sees the YPG as a key counterterrorism partner.
French President Emmanuel Macron on Tuesday said he was “sorry” that NATO allies did not share a common definition for terrorism, accusing Turkey of working with Islamic State (IS) proxies.
“When I look at Turkey, they are fighting against those who fought with us shoulder-to-shoulder against ISIS and sometimes they work with ISIS proxies,” Macron said, using another acronym for IS.
Human Rights Violation
Turkish-backed forces in Syria are accused of religious extremism and committing serious human rights violations against Kurds and other minorities in the region.
Human Rights Watch organization last week said it had “damming evidence” proving that Syrian rebels committed summary executions, pillaging, seizing properties, and preventing the return of people to their homes.
“Turkey is turning a blind eye to the reprehensible behaviors displayed by the factions it arms,” said Sarah Leah Whitson, Middle East director of the watchdog group. “So long as Turkey is in control of these areas, it has a responsibility to investigate and end these violations,” the group said.
Turkish officials have rejected those claims, calling the accusations media propaganda to smear their military campaign in Syria.
“Our soldiers have always been very careful. The militia that we support in Syria also have been careful in not attacking the civilians,” Turkey’s presidential spokesman Ibrahim Kalin told CNN in October.
Some experts charge that actions by the Syrian rebels in the region show that Turkish government is unlikely to be in full control of the groups’ operations on the ground.
Aaron Stein, the director of the Middle East Program at the Foreign Policy Research Institute, told VOA that Turkey has been able to bend the rebels to fight for Ankara’s interests rather than their own, but it is questionable whether it can monitor their daily operations on the ground in Syria.
“I don’t think the Turkish military has enough forces in Syria to know obviously what these groups have done. I think more generally Turkey has made a political decision to try and minimize casualties, and in doing so, they’ve outsourced a lot of the fighting to these groups, and they’ve accepted that these groups are going to try and do their own thing,” Stein said.
VOA’s Kurdish reporter Mutlu Civiroglu from Washington and Newroz Resho from Tal Rifaat contributed to this report.
By Rikar Hussein, Ezel Sahinkaya , Nisan Ahmado
Son dakika – SDG ile anlaşan Suriye ordusu Menbiç’e girdi, sırada Kobani var
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekâtının beşinci gününde Suriye ordusunun ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile anlaştığı öğrenildi. Bu anlaşma kapsamında Suriye ordusunun Menbiç’e girdiği duyuruldu. Suriye ordusunun bu gece de Kobani’ye gireceği belirtiliyor.
Menbiç yerel kaynakları Suriye ordusunun çeşitli bölgelerden kente doğru ilerlemeye başladığını aktarıyor.
Menbiç’e giren Suriye ordusundan ilk görüntüler geldi.
Ve Suriye Ordusu Menbiç’e girer
— Hayrizng (@hayrizng) October 13, 2019
Fırat Bölgesi Savunma Komitesi Eşbaşkanı İsmet Şêx Hesen de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Suriye rejimi ile anlaştığını açıkladı. Hesen “Rusya ve Suriye rejimiyle anlaştık. Bugün akşama kadar gelmeleri gerekiyor” dedi.
Mezopotamya Ajansı‘nın haberine göre Hesen “Elimizden geleni yapıyoruz. Bütün devletlere çağrıda bulunduk; ancak bir şey yapmadılar. Kendi derdimize derman olacağız. Yaralarımızı kendimiz saracağız” diye konuştu.
Gazeteci Mutlu Çiviroğlu da Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Şam yönetimi ile SDG’nin Suriye sınırını birlikte koruması konusunda anlaşmaya vardığını yazdı. Çiviroğlu, anlaşmanın Afrin de dahil tüm bölgelerin özgürlüğüne kavuşturulmasını da içerdiğini belirtti.
North Press Agency’nin haberine göre Suriye rejiminin Fırat Bölgesi Başkan Yardımcısı Mohammed Shaheen, SDG ile anlaşan Suriye ordusunun bugün Kobani bölgesine girmeye hazırlandığını duyurdu.
Kobani’deki SDG yetkilisi, Suriye hükümetiyle birkaç saat içinde Kobani’ye girmek için bir anlaşma yaptıklarını söyledi.
Gazeteci Aylina Kılıç da bölgedeki bazı yerel kaynakların SDG ile anlaştığını ve Suriye ordusunun Kobani’ye gireceğini bildirdiğini yazdı. Kılıç, “Aynı zamanda Minbiç için de bu yönde bir anlaşma olduğu belirtiliyor. Dün akşam ABD ile Rusya’nın Minbiç’te görüştüğü iddia edilmişti” dedi.
Kılıç anlaşamaya Rusya’nın dahil olduğuna dair haberlerin bulunduğunu belirtti.