SMO’nun esir aldığı YPJ komutanına ilişkin acil yardım çağrısı

SMO'nun esir aldığı YPJ komutanına ilişkin acil yardım çağrısı

BasNews – Star Kongresi, 21 Ekim’de Eyn İsa’nın Mişrefa köyünde SMO ile yaşanan çatışmada yaralı bir şekilde esir düşen kadın savaçının Çiçek Kobanê olduğunu açıkladı.,

Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kurduğu Suriye Milli Ordusu’nun 21 Ekim’de yaralı bir şekilde bir kadın savaşçıyı esir aldığı görüntülerin sosyal meyada yayılması üzerine YPG’nin kadın kolu YPJ’den bir açıklama yayımlandı. Açıklamada esir alınan kadın savaçının isminin Çiçek Kobanê olduğu kaydedildi.

YPJ Genel Komutanlığı, “Arkadaşımızın hayatı tehlikede. Çetelerin paylaştığı görüntüler bütün gerçekleri açıkça gözler önüne seriyor. Bu kirli uygulamalar ABD, Rusya ve Türk devleti arasında yapılan anlaşma ve politikaların sonucudur” dendi.

YPJ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“İşgalci Türk ordusu 21 Ekim saat 21.00’da Eyn Îsa’ya bağlı Mişrefa köyüne saldırdı. Saldırıya karşılık veren güçlerimizle çeteler arasında yaşanan çatışmada yoldaşımız Çîçek Kobanê ayağından yaralanarak, yaralı bir şekilde Erdoğan çetelerine esir düştü.”

Sosyal medyada yayılan görüntülerde Eyn İsa’da yaralı bir şekilde esir aldıkları YPJ’li savaçıya Arapça  “Seninle işimizi gördükten sonra başını keseceğiz” ve “Biji Kobani öyle mi?” sözleriyle aşağlayıcı sözler ve kötü muamele yaptıkları görülüyor.

Öte yandan Rojava’daki Star Kongresi  yaptığı   açıklamada Çiçek Kobanê’nin hayatından endişe duyduklarını belirterek, uluslarası toplum, insan hakları, sivil ve kadın örgütlerine yaşanan insani drama karşı sessiz kalmamaları çağrısında bulundular.

Mutlu Civiroglu

@mutludc

YPJ General Command Statement on the ‘Capture and Inhuman Treatment of YPJ fighter Çîçek Kobanê’
“Our injured comrade’s life is in the great danger. This is obvious from the brutal videos which have been spread by the jihadist gangs completely openly before the eyes of the world

Resmi Twitter'da görüntüleResmi Twitter'da görüntüleResmi Twitter'da görüntüleResmi Twitter'da görüntüle

Mutlu Civiroglu

@mutludc

This was the video shared by these group yesterday

Yerleştirilmiş video

12 Ekim tarihinde Suriye Gelecek Partisi Sekreteri Rojavalı Kürt siyasetçi Hevrin Xelef, Qamişlo uluslararası kara yolu üzerinde, Til Temir ile Eyn İsa mevikinde hareket eden konvoyun saldırıya uğraması sonucu hayatını kaybetti.

Sosyal medyada Xelef’in öldüğü olaya ait görüntüler paylaşılmıştı. Görüntülerde Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu mensuplarının Xelef ve diğer bazı kişileri infaz ettiği görülüyordu.

http://www.basnews.com/index.php/tr/news/kurdistan/556512?__cf_chl_jschl_tk__=1cb6e0ee80c166f17b656eb3020d20e48bb1c3b9-1587920880-0-AWSFUeVZO0p6ALGJYRyK0PKtFz_bjHsvE7y1HbDRMrb60QnOYNVXoKsn3aGEX_FM1rL3gLY0hUrFFxB8mKDkkH_zX5W5dy8Xk0XWK_dF2GPksSEVyGBHaFYKFLsbPZfiDoOVApQ9H5534q3ph_GHyBayqx56aHze3XqgPRsVSjxhf7DEzfTzQtUE2NQPCgteQuVDgEam0qtMioL5e3jagDEc1Fd-5Mhn0ZbgPC0eM1gM40Z0_Q6uSN4A13ZE2HSkQoRrmS-hr15sShfcV-RxmhdOAZ4166iE0CmLzRNMwAvDFhmWoouUJYxZQ7yLfg_rzg

Son dakika – SDG ile anlaşan Suriye ordusu Menbiç’e girdi, sırada Kobani var

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekâtının beşinci gününde Suriye ordusunun ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile anlaştığı öğrenildi. Bu anlaşma kapsamında Suriye ordusunun Menbiç’e girdiği duyuruldu. Suriye ordusunun bu gece de Kobani’ye gireceği belirtiliyor.

Menbiç yerel kaynakları Suriye ordusunun çeşitli bölgelerden kente doğru ilerlemeye başladığını aktarıyor.

Menbiç’e giren Suriye ordusundan ilk görüntüler geldi.

Fırat Bölgesi Savunma Komitesi Eşbaşkanı İsmet Şêx Hesen de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Suriye rejimi ile anlaştığını açıkladı. Hesen “Rusya ve Suriye rejimiyle anlaştık. Bugün akşama kadar gelmeleri gerekiyor” dedi.

Mezopotamya Ajansı‘nın haberine göre Hesen “Elimizden geleni yapıyoruz. Bütün devletlere çağrıda bulunduk; ancak bir şey yapmadılar. Kendi derdimize derman olacağız. Yaralarımızı kendimiz saracağız” diye konuştu.

Gazeteci Mutlu Çiviroğlu da Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Şam yönetimi ile SDG’nin Suriye sınırını birlikte koruması konusunda anlaşmaya vardığını yazdı. Çiviroğlu, anlaşmanın Afrin de dahil tüm bölgelerin özgürlüğüne kavuşturulmasını da içerdiğini belirtti.

North Press Agency’nin haberine göre Suriye rejiminin Fırat Bölgesi Başkan Yardımcısı Mohammed Shaheen, SDG ile anlaşan Suriye ordusunun bugün Kobani bölgesine girmeye hazırlandığını duyurdu.

Kobani’deki SDG yetkilisi, Suriye hükümetiyle birkaç saat içinde Kobani’ye girmek için bir anlaşma yaptıklarını söyledi.

Gazeteci Aylina Kılıç da bölgedeki bazı yerel kaynakların SDG ile anlaştığını ve Suriye ordusunun Kobani’ye gireceğini bildirdiğini yazdı. Kılıç, “Aynı zamanda Minbiç için de bu yönde bir anlaşma olduğu belirtiliyor. Dün akşam ABD ile Rusya’nın Minbiç’te görüştüğü iddia edilmişti” dedi.

Kılıç anlaşamaya Rusya’nın dahil olduğuna dair haberlerin bulunduğunu belirtti.

https://ahvalnews.com/tr/firatin-dogusu/son-dakika-sdg-ile-anlasan-suriye-ordusu-menbice-girdi-sirada-kobani-var

‘A bloody conflict’: Trump’s actions in Syria will have long-term consequences

Kurds call it a stab in the back: chaos to come will have many participants

Özgürlüğe yakışıklı girmek istedim

DAİŞ’in köle olarak alıkoyduğu Êzîdî çocukları bir bir kurtarılıp ailelerine teslim ediliyor. Ednan, Kînan, Walîd kurtarılan çocuklardan sadece üçü. Kînan, özgürlüğe takım elbise ve kravatla adım atarken, Ednan QSD’nin DAİŞ’ten kurtardığı annesiyle buluşacağı günü iple çekiyor.

Babası Şengal Katliamı’nda katledilen Kînan, annesi ile birlikte DAİŞ çetelerince köle olarak kaçırıldı. Ancak annesi bir patlamada yaşamını yitirdi. Ebû Saed isimli DAİŞ çetesinin İdlib’e kadar kaçırıp 30 bin dolar karşılığı amcasına teslim ettiği Kînan, gazetecilerin karşısına takım elbise ve kravatla çıkıyor ve ekliyor: “Özgürlüğümün ilk günlerinde yakışıklı görünmek istedim.”

DAİŞ çetelerinin kıstırıldığı son toprak parçası Baxoz’da, 3 Ağustos 2014’teki Şengal Katliamı tekrar gündeme getiren gelişmeler yaşanıyor. Kaçırılan Êzîdî kadınlar ve köleleştirilen çocukların trajik öyküleri çıkıyor karşımıza.

Ednan, Kînan, Walîd… Üç çocuğun da babası katledilmiş ve anneleriyle kaçırılmış. Kînan ve Walîd’in anneleri ise DAİŞ’in kontrolündeki bölgelerde yaşanan patlamalarda hayatını kaybetmiş.

Ednan onlara göre biraz daha şanslı, bir süre önce annesi de QSD savaşçıları tarafından özgürleştirilmiş ve şimdi bir birlerine kavuşacakları anı sabırsızlıkla bekliyorlar.

Ednan annesine kavuşuyor

Gazeteci Mutlu Çiviroğlu önceki gün Twitter hesabından DAİŞ tarafından kaçırılan ve QSD savaşçılarınca kurtarılan Êzîdî bir çocuğun görüntülerini paylaşarak, söz çocuğun ailesine bir an önce kavuşmasını umduğunu söyledi.

Aynı gün akşam saatlerinde Êzîdîlere ait Ezidipress internet sitesi DAİŞ’in elinden kurtarılan çocuğun annesine kavuştuğunu duyurdu.

Çiviroğlu paylaştığı görüntüde çocuğun ismini sorması üzerine, “Benim adım Ednan” diyor. Ezidipress yetkilileri de çocuğun annesine ulaşarak oğlunun kurtarıldığının haberini veriyor. Haberi duyan anne mutluluk gözyaşları döküyor. Ezidipress Ednan’ın annesinin, QSD savaşçıları ile Mutlu Çiviroğlu’na teşekkür ettiğine de yer verdi.

DAİŞ çeteleri 3 Ağustos 2014 Şengal’de Êzîdî Kürtlere yönelik gerçekleştirdikleri soykırım saldırısında Ednan’ın babasını katletti. Çeteler, annesi ve kendisini de köle olarak götürdü. Annesinin de bir süre önce DAİŞ’ten kurtarıldığı belirtiliyor.

DAİŞ’in köle olarak kaçırdığı Êzîdî çocuğu Kînan, “Çok ölü gördüm, katledilen çok insan gördüm” diyor.

Kînan ömrünün tam yarısını DAİŞ’in zorbalığının altında geçirmiş. Bir süre önce QSD savaşçılarınca kurtarılmış. Fransız radyo kanalı France İnfo’nun haberine göre, Ebû Sead isimli DAİŞ çetesi sivillerin arasında küçük Kînan’i de yanına alarak Baxoz’dan kaçarak İdlib’e gitmiş.  Şengal Katliamı’nda Kînan’ın babası da katledilenler arasında. DAİŞ’in yanında yaşadığı kabusu ise Kînan, “Ben çok ölü gördüm, DAİŞ’lilerin eliyle katledilen insanlar… Bizi çok dövüyorlardı. Babamı haksız yere öldürdüler” şeklinde bir çırpıda özetliyor.

Şık bir şekilde radyo muhabirleriyle görüşmesi, dikkat çekmiş.

Bir iki boy büyük de olsa takım elbise giymiş ve kravat takmış. Şık giyinmeyi de “Özgürlüğümün ilk günlerinde yakışıklı görünmek istedim” sözleriyle ifade ediyor.

Büyük ablasını DAİŞ’liler tarafından satılmış. Annesi ise Baxoz’da yaşanan bir patlamada yaşamanı yitirmiş. Küçük Kînan annesinin ölümünden sonra Ebû Saed’in kendisini, hiç bir sebep yokken de dövmeye başladığını söylüyor.

DAİŞ çeteleri Kürtçeyi yasakladıkları için Kînan da bir çok Êzîdî çocuğu gibi 5 yıl içerisinde ana dilini tamamen unutmuş.

Baxoz, QSD savaşçılarınca kuşatmaya alındığı süreçte Ebû Saed İd lib’e kaçmaya karar vermiş. Kînan’ın amcası Ebû Saed’e ulaşarak Kînan’i almaya çalışmış. Ebû Saed amcasından aldığı 30 bin dolar karşılığı Kînan’ı bırakıyor, O da 5 gün sonra Güney Kürdistan’daki amcasına ulaşıyor.

Walid de kurtarıldı

France İnfo muhaberleri göre Kînan ve amcası ile görüşürken, amcasının telefonuna bir mesaj ile fotoğraf düşüyor. QSD savaşçıları 9 yaşında bir çocuğu kurtarmış. Adı Walid ancak DAİŞ çeteleri ona Ebdul Haman ismini vermiş.

Onun da babası DAİŞ çetelerince katledilmiş ve onun da annesi Kînan’ın annesi gibi bir patlamada ölmüş. Şimdi Walid de kurtarılan ve annesine kavuşma anını iple çeken Ednan gibi emin ellerde ve özgür…   

DÊRAZOR/PARİS


Baxoz’da 6’sı çocuk 8 Êzîdî kurtarıldı

Demokratik Suriye Güçleri (QSD), DAİŞ çetelerine karşı final savaşının yürütüldüğü Baxoz’da 6’sı çocuk olmak üzere 8 Êzîdî’yi daha kurtardı. Alınan bilgilere göre, QSD savaşçıları Baxoz’daki operasyon sırasında 8 Êzîdî’yi daha kurtararak güvenli alanlara ulaştırdı. Kurtarılanlar 6 çocuk ve 2 kadından oluşuyor. Operasyonda kurtarılan kadınların, T. S. ve E. M. olduğu öğrenilirken, çocukların isimleri ise şöyle: Eymen Xelil Heci, Dilbirîn Celer, Xeyri Şeref, Musa Hadi, Ayşe, İbrahim.

ANF/BAXOZ

 

Özgürlüğe yakışıklı girmek istedim

Winners and Losers in Trump’s Planned Troop Withdrawal From Syria

Kurdish residents of Amuda in northeastern Syria. One holds a flag of Abdullah Ocalan, the founder of the separatist Kurdish Workers' Party.
Credit…Mauricio Lima for The New York Times

President Trump’s decision this week to withdraw all American troops from Syria within 30 days risks leaving United States’ allies in the long-running war weakened while strengthening rivals backed by Iran and Russia.

American troops entered Syria in 2015 as part of a coalition fighting the Islamic State, which had seized large swaths of territory in Syria and Iraq. In the three years since, the extremist group’s self-declared caliphate has crumbled. But the continuing lack of stability in both Syria and Iraq could provide fertile ground for the jihadists to retrench.

The American pullout could also weaken the country’s influence over any negotiations on a settlement to end the conflict.

“The leverage that might have been there for the United States in Syria is no longer there because now everyone knows that the United States will leave Syria unconditionally,” said Joost Hiltermann, the Middle East director of the International Crisis Group, a conflict and foreign policy research organization.

Here are some of the parties to the conflict that have the most to gain or lose from an American withdrawal.

President Bashar al-Assad and his chief international backers, Russia and Iran, would all benefit from an American troop withdrawal, which would further tighten Mr. Assad’s once-tenuous grip on his battered country.

Iran is one of the biggest winners as the international ally with the most invested in Syria and the most at stake. During the war, Iran embedded itself in Syria, redrawing the strategic map of the Middle East.

It has sent in thousands of Shiite forces, who fought on the ground, and deployed drones and precision weapons to keep Mr. Assad in power. That secured an all-important land bridge through Syria to supply weapons to Hezbollah, Iran’s Shiite militia ally in Lebanon and a steadfast enemy of Israel.

Iran trained and equipped Shiite fighters while strengthening ties with allies in Iraq and Lebanon in hopes of building a united front in the event of a new war with Israel.

Russia also stands to benefit. A day after Mr. Trump’s announcement on Wednesday, President Vladimir V. Putin of Russia applauded the decision, saying during a news conference, “Donald’s right, and I agree with him.”

Credit…Alexander Nemenov/Agence France-Presse — Getty Images

Russia contributed around 5,000 troops and a few dozen aircraft to prop up Mr. Assad’s government, which secured Moscow’s strategically important naval facility in the Syrian city of Tartus on the Mediterranean Sea. Russia also expanded its military footprint in Syria during the war.

“It certainly helps the Russians, who have benefited tremendously from a quite limited investment in Syria,” said Jon B. Alterman, director and senior fellow of the Middle East Program at the Center for Strategic and International Studies.

Through its alliance with Syria, Russia has maintained its influence in the Middle East.

“They re-established themselves as a global player when the conclusion had been that the glory days of the Soviet Union were dead and gone,” Mr. Alterman said.

For Mr. Assad, the American withdrawal means the path forward for Syria will be shaped largely by forces sympathetic to his government and its interests.

The two biggest threats to his leadership have been substantially neutralized — the myriad rebel groups that tried to overthrow the Syrian government and the Islamic State — the latter thanks largely to the military force brought to bear by the American-led international coalition that fought the militants.

Turkey and the United States, NATO allies, have frequently found themselves at odds in Syria, even though both opposed Mr. Assad. That is because the United States backed a mostly Kurdish force in Syria, saying they were the fighters most capable of pushing back the Islamic State.

Turkey has long battled Kurdish separatists at home in the country’s southeast and saw the rising power of Kurds along its border in northern Syria as a threat. President Recep Tayyip Erdogan of Turkey recently threatened military intervention against the Kurdish forces in Syria that Washington has backed since 2015.

The exit of American troops would leave Turkey open to taking action to curb the power of Kurdish forces in Syria.

Credit…Bulent Kilic/Agence France-Presse — Getty Images

“We have won against ISIS,” Mr. Trump declared in a video that was published on Wednesday. But experts, including some of Mr. Trump’s own staff and coalition partners, disagree.

Though the militants retain just 1 percent of the territory they held at the height of power, this would remove a major military adversary in the region. During a State Department briefing on Dec. 11, Brett McGurk, Mr. Trump’s special envoy in the fight against the Islamic State, said the battle was not over.

“The end of ISIS will be a much more long-term initiative,” Mr. McGurk said. “Nobody is declaring a mission accomplished.”

Despite being America’s key allies in the fight against the Islamic State, the Kurdish-led Syrian Democratic Forces are being virtually abandoned, critics of the withdrawal say. The Kurds have relied on American support, and a sudden withdrawal could be disastrous, leaving them exposed from all sides.

The Syrian Democratic Forces denounced the withdrawal in a statement on Thursday.

“The White House’s decision to withdraw from northern and eastern Syria will negatively affect the campaign against terrorism,” the group said. “The fight against terrorism is not over yet, and the final defeat of terrorism has not come yet.”

The group warned that the move would create a “political-military vacuum” that would allow the Islamic State to thrive again.

Kurdish forces are likely to lose territory and control as a result of Mr. Trump’s decision.

“Kurds and their allies have paid a very heavy price,” said Mutlu Civiroglu, a Washington-based Kurdish affairs analyst. “They have fought on the front line, and thousands of Kurdish men and women lost their lives fighting on behalf of the entire world.”

He said many now feel betrayed: “They feel like all the efforts are about to go in vain.”

Kurdish fighters who have battled the Islamic State in Syria.
Credit…Mauricio Lima for The New York Times

As the Kurds — a stateless and often marginalized group — took back territory from Islamic State forces in northern Syria, they worked to created an autonomous region.

A newly empowered Iran with unfettered land access to their Hezbollah allies — without American forces in the north of Syria as a counterweight — poses an existential threat to Israel.

“Israel will be very unhappy about this because they see it as a net gain for Iran, and they are right,” Mr. Hiltermann said.

As Israel’s most powerful ally, the United States plays an outsize role in security for the country, and the withdrawal of troops could threaten that balance.

Civilians have borne the brunt of the conflict in Syria for years, with millions displaced from their homes and millions more who fled the country struggling abroad as refugees.

Aid groups warn that further destabilization of northern Syrian could spark yet another humanitarian disaster in the region.

A paramedic carried an injured child after Syrian and Russian forces struck the rebel-held town of Hamouria.
Credit…Abdulmonam Eassa/Agence France-Presse — Getty Images

The International Rescue Committee, which has been working to provide humanitarian assistance in parts of Syria for years, warned that a potential Turkish offensive in the region could be devastating.

“Throughout this conflict, these political and military decisions have been made without any apparent consideration of the humanitarian consequences. As a result, every decision has heightened the danger and distress for civilians,” said David Miliband, president of the International Rescue Committee.

Many Kurdish civilians would likely flee the area if the Kurdish militias lose control of northern Syria.

“There will be a humanitarian crisis, there is no question,” Mr. Hiltermann said.

By 

How long will Turkey stay in Syria?

In recent months, Turkey has made significant investments in areas under its control in northern Syria, launching local employment projects, opening Turkish post offices and even building a new highway linking the Syrian city of Al-Bab to Turkey. These commitments indicate that Ankara seeks a significant role in shaping the future of northern Syria, an area of great strategic importance.

Turkey currently controls a large swathe of territory in northwestern Syria consisting of Al-Bab and the border cities of Jarablus and Azaz, captured from Islamic State (ISIS) in the Euphrates Shield operation it launched in August 2016. It also occupies the enclave of Afrin, situated a little further westward of the Euphrates Shield zone, which it captured from Syrian Kurdish forces in its Olive Branch operation early this year.

Earlier this month, Turkish media highlighted several new projects launched by Ankara. It began training 6,500 more of the proxy militiamen who fight on Turkey’s behalf under the banner of the Free Syrian Army (FSA) in Azaz. Foreign Minister Mevlüt Çavuşoğlu announced that 260,000 Syrian refugees had successfully resettled there. Turkey also supplied 3.6 million textbooks to Syrian schools and drilled 69 wells to provide water for 432,000 people. A business association head also announced that 4,000 Turkish firms were operating in both the Euphrates Shield zone and Afrin.

State-run Turkish news outlets have a clear motive in extolling Turkey’s more humanitarian endeavours. Nevertheless, such reports demonstrate a clear intention on Ankara’s part to consolidate its sizeable foothold in northern Syria.

“The head is Turkish, the body Syrian,” quipped one Syrian man when describing all the various institutions, ranging from the security and police forces to the local councils that Turkey has established in the areas it controls. ‘Brotherhood has no borders’ is also a slogan inscribed on those Turkish-built institutions in both Turkish and Arabic. While such anecdotal examples may indicate that Turkey seeks to gradually annex these territories, Ankara invariably stresses that it supports preserving Syria’s territorial integrity.

Turkey’s two operations into Syria did fulfil some of its security needs. ISIS no longer has a foothold on Turkey’s border thanks to Euphrates Shield, and Olive Branch fulfilled Ankara’s goal of preventing the Syrian Kurds from taking over all of Syria’s northern border. Remaining in Syria, or at least retaining a sizeable proxy FSA presence there, will help ensure these battlefield victories are not undone.

“Turkish actions in northern Syria are driven by security concerns,” Timur Akhmetov, a Middle East analyst at the Russian International Affairs Council, told Ahval News.

“To enhance its chances there, Turkey supports a military presence by providing limited humanitarian assistance. It is not, however, feasible at the moment to see if such investments will be guaranteed by the main actors in Syria, such as Damascus, or whether they will result in pro-Turkish sentiments in the long-run.”

The Syrian regime, which has retaken most of the country, has staunchly opposed Turkey’s cross-border incursions since the start of Euphrates Shield. Russia has proven more tolerant of the Turkish military presence, but is unlikely to recognise or acquiesce to any potential Turkish annexation of Syrian territory.

“Turkey is trying to convert its presence into political influence, but Russia so far has clearly signalled to Turkey that the Turkish presence in northern Syria is tolerated due to Turkish security concerns, meaning that no political claims are recognised as legitimate by the Astana agreements,” Akhmetov said.

Akhmetov compared Turkey’s presence in Syria to Israel’s 1982 invasion of Lebanon to remove the Palestine Liberation Organisation (PLO) from the south of the country next to its border. For much of the next 18 years, it controlled a swathe of southern Lebanon alongside a proxy army called the South Lebanon Army (SLA) that, much like the Turkish-backed FSA forces today, it armed and trained to help enforce a buffer zone in that area, before finally withdrawing in 2000.

As with most analogies, there are some important distinctions between this ongoing case and that historic case.

“I’m not sure if the best way to look at it is in terms of legal annexation,” said Tony Badran, a research fellow at the Foundation for Defense of Democracies, a Washington-based think tank. “These areas have been a direct Turkish sphere of influence, and have been getting more and more integrated into Turkish administration. In many ways, for historical, political and cultural reasons, that goes well beyond what Israel had in southern Lebanon.”

Badran, like Akhmetov, sees Russia as the primary player in determining how long this situation lasts.

“For as long as the status quo between Turkey and Russia persists, and the limitations on the Assad regime’s manpower and capabilities continue to be an obstacle to its territorial ambitions, then I suspect this arrangement is likely to remain in its current, de facto, form,” Badran said.

While the Euphrates Shield zone has proven relatively stable and secure under Turkish control, the same cannot be said about Turkish-occupied Afrin.

“When you look at Afrin today there is no stability or security, it is just chaos,” Mutlu Çiviroğlu, a Kurdish and Syria affairs analyst, told Ahval News.

“Amnesty International, Human Rights Watch and the U.N. Human Rights Commission all state that human rights violations, torture, kidnapping and looting are common in today’s Afrin. This was a region which had exemplary stability and was a refuge for many thousands of displaced people. A place where Kurds and Arabs, Muslims and Yezidis and so on coexisted.”

Çiviroğlu said most of Afrin’s residents had been displaced by Turkey’s invasion while Ankara has facilitated the resettlement of many Syrians from across the country there, sparking accusations that it is working to alter Afrin’s Kurdish-majority demographics.

This month, clashes in Afrin between Turkish-backed factions have left at least 25 dead and bode ill for Ankara’s claims to have brought stability to the tiny enclave. “The clashes provoked terror among civilians,” said the head of the UK-based Syrian Observatory for Human Rights Rami Abdul Rahman, who summed them up as “unprecedented since the rebels seized Afrin”.

Çiviroğlu said that since Turkey is the “occupying power” in Afrin it had the responsibility to maintain stability and security, both of which Afrin has been chronically lacking.

“Turkey’s argument of removing terrorists from that region and bringing stability and security rings hollow,” he said, adding that Turkey’s occupation of Afrin is an attempt to “expand the territories under its control to use as a bargaining chip for negotiations so it can have more of a say over Syria’s future.”

Paul Iddon

https://ahvalnews.com/syrian-war/how-long-will-turkey-stay-syria

Afrin’e hava saldırısı: ABD ve Rusya neden izledi?

HABER MERKEZİ – TSK’nin Afrin’e yönelik hava saldırısı sonrası en çok merak edilen konulardan biri Rusya ve ABD’nin tavrının ne olacağıydı. Rusya, saldırı sonrası Afrin’deki askerlerini çektiğini açıklayıp ‘krizden’ ABD’yi sorumlu tutarken, ABD ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ise “taraflara şiddetten kaçınma çağrısı” yaptı. Bu durumu değerlendiren Rusya Kürt Kültür ve Ulusal Federal Otonomosi Başkanı Ferhat Patiyev, Rusya’nın tavrını “her tarafı denetimde tutma ve herkesi idare etme” tutumu olarak nitelendirirken, Mutlu Civiroğlu ise ABD’nin saldırı sonrası uzun süren sessizliğinin ülkede hükümetin resmen kapanmasından kaynaklı olabileceğini söyledi. Türkiye’nin bunu “fırsat olarak gördüğünü” kaydeden Çiviroğlu, “Kürtler ve müttefikleri ABD ile birlikte büyük başarılar elde ettiler. Siyaseten de kendilerini yeni döneme hazırlıyorken bu saldırıyı kabul etmeleri mümkün görünmüyor” değerlendirmesinde bulundu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Afrin’e operasyonun fiilen başladığını” söylemesinin ardından Afrin ve çevresine Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları tarafından hava saldırısı başlatıldı.

Yerleşim birimlerine yakın alanlara yapılan hava saldırılarında bölgedeki ajansların aktardığına göre şimdiye kadar aralarında çocukların da bulunduğu 10 sivil yaralandı.

Hava bombardımanının yanı sıra sınırdan Afrin’e dönük top atışları da yapıldı. TSK’den yapılan son açıklamada ise hava saldırısının sonlandırıldığı duyuruldu.

Türkiye’nin Afrin’e hava saldırısı karşısında ABD ve Rusya’nın tutumu merak ediliyordu.

Rusya, hava saldırısı sonrasında Afrin’deki askerlerini çektiğini açıklarken ‘kriz’den ABD’yi sorumlu tuttu. Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Rus askerlerinin yaşamına ve sağlığına yönelik tehdidi önlemek için Ateşkesi İzleme Merkezi’nin Afrin bölgesinde bulunan grubunda yer alan askerler ve askeri polisler Tel Rıf’at’taki gerilimi azaltma bölgesine çekildi” denildi.

Açıklamada ayrıca ‘kriz’den ABD sorumlu tutularak, “ABD’nin sorumsuz davranışlarının ve kontrolsüz modern silah sevkiyatlarının Türkiye’yi operasyona ittiği” öne sürüldü.

Hava saldırısı öncesi Türkiye’yi olası harekat konusunda uyaran ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’dan ise saldırıdan saatler sonra açıklama geldi. ABD, “Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladıklarını” belirtti, taraflara şiddetten kaçınma çağrısı yaptı.

Pentagon Sözcüsü Binbaşı Adrian Rankine-Galloway, “Bütün tarafları gerilimi tırmandırmaktan kaçınmaya ve en önemli iş olan IŞİD’i yenmeye odaklanmaya davet ediyoruz. ABD, PKK’ye herhangi bir destek sağlamıyor. ABD öncülüğündeki koalisyonun Efrin’de devam eden bir operasyonu yok çünkü IŞİD’i hedef alan askeri operasyonlara odaklanmış durumda” dedi.

Peki, hava saldırısı öncesi olası bir ‘operasyona’ karşı çıkan Rusya ve ABD’nin şu anki tutumu neden böyle?

Patiyev: Rusya ‘her tarafı denetimde tutma ve herkesi idare etme’ tutumunda

Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na konuşan Rusya Kürt Kültür ve Ulusal Federal Otonomosi Başkanı Ferhat Patiyev, Rusya’nın tutumunu “her tarafı denetimde tutma ve herkesi idare etme” tutumu olarak nitelendirdi.

Rusya’nın Kürtleri de gözden çıkarmak istemediğini ancak Kürtleri Suriye rejimine mecbur etmek istediğini söyleyen Patiyev, şöyle devam etti:

Rusya Kürtlere karşı pozitif bir dil kullanıyor, onların kimi kazanımlarını da şimdiye kadar gözetti. Ancak Türkiye’yi de kendi ekseninde tutmaya yönelik pazarlıklarda anlaşmaya vardığı da görülüyor. Türkiye Rusya’nın bütün taleplerini kabul etmiş ve taviz vermiştir.

Rusya’nın askerlerini Tel Rıfat’a çekmesini de değerlendiren Patiyev, “Burada provokasyonu önlemekten bahsediliyor. Beli ki ‘Türkiye’nin taleplerini kabul ettik’ demek istiyorlar” yorumunda bulundu.

Çiviroğlu: Türkiye ABD’nin iç gündemini fırsat gördü

ABD’nin sessizlik tutumunu ise gazeteci Mutlu Çiviroğlu değerlendirdi.

ABD’deki gündemin “Federal Hükümetin resmen kısa süreli kapanmış olması” olduğunu belirten Çiviroğlu, hafta sonu olması ve bu tür günlerde brifing verilmemiş olmasının da Türkiye tarafından “fırsat görüldüğünü” söyledi.

Önümüzdeki saatlerde ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yazılı bir açıklama gelebileceğini belirten Çiviroğlu, şunları söyledi:

Şuanda ABD’deki gündem Federal Hükümetin resmen kısa süreli kapanmış olmasıdır. Kongre dün gece 12’ye kadar uzlaşma arayışındaydı ve uzlaşma olmadı. Hükümetin kapanmış olması nadir görülen durumlardan biridir. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki rekabet kızıştı. Dış politika arka planda. Hafta sonu olması ve bu tür günlerde brifing verilmemiş olmasını da Türkiye fırsat olarak gördü.

Önümüzdeki saatlerde ABD Dışişleri Bakanlığından yazılı bir açıklama gelebilir. Eleştirel bir dil kullanılması bekleniyor. Perşembe ve Cuma günü ortada ciddi bir saldırı yokken açıklama yokken ABD Dışişleri Bakanlığı açıklama yapmıştı. Hava saldırıları yokken yapılmıştı o saldırı, şimdi daha sert bir tonda olabilir.

Kürtler ve müttefikleri ABD ile birlikte büyük başarılar elde ettiler. Siyaseten de kendilerini yeni döneme hazırlıyorken bu saldırı kabul etmeleri mümkün görünmüyor. Ama Türkiye’de ABD müttefiki ve bu gerginliğin tırmandırmamasına çalışacaktır. Kürtler tepkilerini dile getirdiler oraya saldırıyı Cizre ve Kobane’ye yönelik saldırı olarak aldıklarını söylediler. Bu da ABD karar vericiler arasında görülüyor. Dışişleri Bakanlığı sınır güvenliği tehlikede açıklamasının doğru bulunmadığına ilişkin açıklama yapılmıştı.

Afrin’e hava saldırısı: ABD ve Rusya neden izledi?

C-SPAN. C-SPAN3. Turkey’s Response to Islamic Militants

Turkey’s Response to Islamic Militants

hosted a discussion on Turkey’s response to ISIL* militants in the Middle East region and ongoing U.S. strikes against targets in Syria.

“Turkey: ISIS and the Middle East” was a program of Georgetown University’s Institute of Turkish Studies, co-sponsored by the Middle East Institute.

*The Islamic State of Iraq and Syria (ISIS), also known as the Islamic State in Iraq and the Levant (ISIL), is a militant group that has called itself the Islamic State.

https://www.c-span.org/video/?321686-1/discussion-turkeys-response-isis#