Çiviroğlu: Biden yönetimiyle Türkiye’ye açık çek siyaseti son buldu


img

İSTANBUL – ABD Başkanı Joe Biden yönetimiyle Türkiye’ye karşı açık çek siyasetinin sonlandığını belirten gazeteci Mutlu Çiviroğlu, müttefiklik ruhuna uygun davranmayan Türkiye’yi zor günlerin beklediğini söyledi. Donald Trump yönetiminden koltuğu devralıp 20 Ocak’ta göreve başlayan ABD’nin 46’ncı Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’ye yönelik politikaları, yapılan açıklamalar ve takınılan tavırlarla giderek belirginleşiyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Trump ikilisi arasındaki kişisel ilişki tarzını bitiren Biden, pek çok ülke lideriyle görüşme yapmasına rağmen halen Erdoğan ile görüşmedi. 

SENATÖRLERİN MEKTUBU  Öte yanan Biden yönetimiyle birlikte HDP eski Eş Genel Başkanı Selehattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala’nın tutukluluğu ile ilgili gelişmeler, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik tutuklama ve baskılara son verilmesi çağrıları da yapılırken, Cumhuriyetçi ve Demokrat 54 Senatörün, Erdoğan’ın içeride ve dışarıda muhalifleri bastıran “otoriter gidişatına dur denilmesi” için Biden’e yazdığı mektup da geniş yankı buldu. 

AKAR’IN ÖNERİSİ KARŞILIK BULMADI  Aynı zamanda Türkiye’yi en çok zorlayacak meselelerden biri olan S-400’lere ilişkin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Suriye’de Kürtlere desteğin kesilmesine karşı “Girit” modeli önerisi ise ABD’de karşılık bulmadı. Biden’ın Türkiye’ye yönelik politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Amerika’da yaşayan gazeteci Mutlu Çiviroğlu, Erdoğan’a olan tepkinin yanı sıra Amerika’da kamuoyundan yöneticilere kadar pek çok kesimde Kürtlere yönelik oluşan sempatinin, Kürtler için önemli fırsatlar yaratabileceğine dikkat çekti.  

ERDOĞAN’A DOKUNMAMA SİYASETİ  Çiviroğlu, Biden ve yönetimiyle birlikte Trump döneminde etkisiz duruma getirilen Dışişleri Bakanlığı ve Büyükelçiliğin aktifleştirileceğini, Erdoğan-Trump ikilisine dayanan ikili ilişkinin yerini kurumsal ilişkilerin alacağını belirtti. Erdoğan’ın ikili ilişki tarzından çok faydalandığı ve isteklerini Trump’a kabul ettirdiği yönünde yaygın bir görüş olduğunu dile getiren Çiviroğlu, “Biden ile birlikte bunlar son buldu. Biden birçok lider ile görüşmesine rağmen halen Erdoğan ile görüşmedi. Yansıyan bilgilere göre; Erdoğan’ın çabaları olmuş ama görüşme kabul edilmemiş. Bu da Biden’in daha önce belirttiği, Erdoğan’ı birçok sorunun sorumlusu gören bakış açısının yansıması. Bu durum Washington’da Biden’in ‘Erdoğan’a dokunulmazlık siyasetine son vermesi’ olarak yorumlanıyor” diye konuştu. 

KÜRTLER İÇİN FIRSAT Yeni yönetimin Kürt sorununa olası yaklaşımını değerlendiren Çiviroğlu, hem Biden’ın hem de yeni yönetimin Kürtlere yönelik sempatisi olduğuna işaret etti. Çiviroğlu, Biden’ın 40 yıla yakın bir süre Senatörlük yaptığını, Kürtleri tanıyan, Kürt liderlerle görüşmeler gerçekleştiren, Federe Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret eden bir isim olduğunu aktardı. Biden’in, Trump’ın Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden çekilme kararına çok sert tepki verdiğini hatırlatan Çiviroğlu, “Biden Kürtlere vefasızlık yapıldığı, Kürtlerin Türkiye’nin insafına bırakıldığı şeklinde açıklama yapmış bir siyasetçi. Amerika basınında da Kürtleri en iyi tanıyan başkan olarak adlandırılıyor. Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Kuzey Afrika ve Ortadoğu Koordinatörlüğü, Başkan Yardımcılığı gibi önemli yerlere Kürtleri iyi tanıyan isimler atandı. Bunları bir araya getirdiğimizde Kürtler lehine gelişebilecek bir potansiyel olduğu görülüyor. Bunu söylerken, tabi Kürtlerin nasıl bir siyaset yürüteceği de belirleyici olacak. Biden’ın Erdoğan’a karşı sert bakış açısı ve Kürtlere sempatisi Kürtler lehine bir potansiyel oluşturuyor” diye anlattı.

 KÜRTLER NE YAPACAK? Çiviroğlu, Kürtlerin devlet olmayan bir güç olduğunu ve ABD’nin ilişkilerini merkezi devlet güçleriyle geliştirdiğini belirterek, Türkiye’nin ABD’nin bir müttefiki olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi. Kürtlere yönelik sempatinin ya da Erdoğan’a kızgınlığın ABD’nin Türkiye’yi yok sayacağı veya vazgeçeceği anlamını taşımayacağını dile getiren Çiviroğlu, yeni denklemde HDP, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve diğer parçalardaki Kürt parti ve liderlerin geliştirecekleri ilişkilerin önemine değindi.  

BÜYÜK AĞABEY ROLÜNE DÖNÜŞ Biden yönetiminin önceki dönemlerde olduğu gibi Trump’tan farklı olarak uluslararası ilişkilere ve global role ağırlık vereceğine işaret eden Çiviroğlu, “Bu da Amerika’nın müttefikleriyle daha sıcak bir ilişki içerisinde olması, uluslararası alanda askeri, siyasi, diplomatik rolüne dönüş yapması, ikinci dünya savaşı sonrası kazandığı batı dünyasının büyük ağabeyi rolüne dönüş yapması demek. Bu bağlamda yeni yönetim dünyada yaşananlara çok güçlü tepki verecektir. Rusya’da Navalny’nin tutuklanması ve Myanmar’da askeri cuntanın yaptığı darbeye verilen anlık tepkiler görülüyor. Aynı zamanda Demirtaş ve Kavala ile ilgili açıklamalar yapıldı. Bu, ABD’nin dış siyasetteki aktif tavrını göreceğimizin işareti” dedi. 

DIŞ SİYASETTE AKTİF DÖNEM Biden’nin uluslararası siyasette ilişkilere önem vereceği, müttefikliklerini destekleyeceğini ve müttefiklik ruhuna aykırı davrananları da yaptırımlara tabi tutacağını söyleyen Çiviroğlu, “O nedenle Türkiye konusunda da çok ciddi tepkiler verileceği öngörülüyor. Zaten devir teslim, kongre sorunları, Trump’ın ikinci kez azledilme mahkemesi gibi durumları düşündüğümüzde, hükümet henüz doğru dürüst çalışmaya başlamamışken bile verilen tepkiler gelecekteki bakış açısını ortaya koyuyor. Son birkaç yılda dünyada gelişen otoriter rejimlerin biraz da Amerika’nın uluslararası arenada olmamasından kaynaklandığı görüşü hakim. Bu nedenle kendi rolünü oynayarak demokratikleşme çabalarını da destekleyecek” ifadelerini kullandı. 

SENATÖRLERİN TÜRKİYE MEKTUBU Bir süre önce Demokrat ve Cumhuriyetçi 54 Senatörün Türkiye’ye ilişkin Biden’a gönderdiği mektubu hatırlatan Çiviroğlu, “Mektupta Biden’dan Türkiye’deki anti-demokratik uygulamalara tepki göstermesi, insan hakları, barış gibi kavramları öne çıkarması, cezaevinde bulunan binlerce insanın salıverilmesi gibi talepler dile getiriliyor. Suriyeli Kürtlere saldırıların da eleştirildiği ve S400’lerin çok büyük bir yanlış olduğu vurgulanıyor. Zaten Biden ve yönetiminin tepki vereceğini görebiliyoruz. Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Boğaziçi Üniversitesi protestolarına gösterilen tepkiler bunu gösteriyor. Kongre’de, kamuoyunda ve buradaki düşünce kuruluşları son yıllarda Türkiye’ye karşı çok sert bir bakış açısı var. Türkiye’nin müttefiklik ruhuna uygun davranmadığı, son yıllarda bölgedeki istikrarsızlığın temel unsurlarından olduğu vurgusu sıkça yapılıyor” diye belirtti. 

AÇIK ÇEK SİYASETİ SONLANDIRILDI Çiviroğlu, mektubun Demokrat ve Cumhuriyetçi senatörler tarafından ortak bir şekilde gönderilmesinin Biden’ın işini kolaylaştıracağı değerlendirmesinde bulunarak, şunları söyledi: “Kongre’nin her iki partisinin senatörleriyle bu girişimleri yapması, Biden ve yönetiminin işini daha da kolaylaştıracaktır. Bu bağlamda önümüzdeki dönemlerde Türkiye’yi daha zor bir dönemin beklediğini görebiliyoruz. Özellikle S-400 ve Suriyeli Kürtlere yönelik politikalarının yarattığı rahatsızlık bağlamında sıkıntılı bir dönem geçireceğini söyleyebiliriz. Çünkü yeni hükümet, Türkiye’ye karşı açık çek siyasetini sonlandırdı. Washinton’da Türkiye’nin yürüttüğü siyaset için Erdoğan’ın cezalandırılması gerektiği çok ciddi şekilde dillendiriliyor.” 

S-400 VE KÜRT ÇIKMAZI Türkiye’nin S-400 füze sistemine ilişkin ABD’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlere desteğini çekmesi karşılığında “Girit” modeli önerisine değinen Çiviroğlu, ABD’nin NATO üyesi bir ülkenin S-400 sistemini kullanmasını kabul etmeyeceğini, bu bağlamda ara formüllere yanaşmayacağı değerlendirmesinde bulundu. S-400’lerin ABD silahlarına karşı büyük bir tehlike olarak görüldüğünün altını çizen Çiviroğlu, “Türkiye daha ağır yaptırımlarla karşı karşıya gelebilir. Bu yüzden Türkiye’nin de birtakım arayışlar içerisinde olduğu görülüyor ama ara bir formül olması zor gibi. Bu da S-400’lerin elden çıkarılması, başka bir ülkeye satılması ya da depolarda bırakılması gibi bir duruma denk geliyor. S-400’ler ile Girit modelindeki S-300’lerin durumunun çok farklı olduğu Amerika basınında çok dillendiriliyor. S-400’lerin kapasitesinin kıyaslanamayacak kadar güçlü olduğu, bu nedenle de NATO sistemleri ve Amerika silahlarına yaratacağı riskin çok olacağı, bu şekilde bir karşılaştırmanın olmayacağı dilendiriliyor. Bu yüzden neler olacağı Türkiye’nin nasıl bir tutum alacağına bakıyor. Ama Türkiye’nin mevcut tavrını sürdürmesi durumunda ciddi sorunlarla karşılaşılacağını da söylemek lazım” şeklinde konuştu. 

KÜRT PAZARLIĞI  Çiviroğlu, Türkiye’nin S-400’lere karşılık ABD’nin Suriye’de Kürtlere desteğini kesme formülünün kabul görmeyeceğinin altını çizerek, özellikle Kobanê süreciyle birlikte Amerika’da Kürtlere yönelik güçlü bir sempatinin oluştuğuna dikkat çekti. Bu durumu “Amerika’da var olan doğal Kürt lobisi” olarak tanımayan Çiviroğlu, Başkan Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Kongre’nin büyük çoğunluğu ve Amerika kamuoyunun Trump’un Suriye’den çekilme kararına tepkilerini anımsattı. Amerika gibi kutuplaşmış bir toplumda her iki partinin ya da kamuoyunun üzerinde nadir olarak anlaşabildikleri konulardan birinin Kürtlerin durumu olduğunu ifade eden Çiviroğlu, “Bu nedenle Amerika’nın Türkiye ile ilişkisi doğrultusunda Kürtlerle ilişkisini keseceğini ve yalnız bırakacağını düşünmüyorum. Trump zamanında bile o kadar şeye rağmen Amerikan kamuoyu Trump’a geri adım attırdı” dedi. 

KARŞILIKSIZ ARGÜMANLAR Kobanê süreciyle Amerika’nın Kürtlere bakışının değişmesinin yanı sıra yeni bir durumun da ortaya çıktığına işaret eden Çiviroğlu, “Rojava’da kendi uzmanları var, kendi güçleri var. Rojava ile ilgili bilgileri direkt oradaki güçlerinden alıyorlar. Yani Türkiye’nin gözüyle değil. Belki 5 sene, 10 sene önce Türkiye’nin argümanları çok daha karşılık buluyordu ama şu anda öyle değil. O nedenle Türkiye istiyor diye Amerika’nın böyle bir şey yapabileceği beklentisi yok. Dünya devletleri ve Amerika, Kürtleri Türkiye’nin gördüğü gibi görmüyor. YPG’yi, YPJ’yi, SDG’yi, Rojava’daki özerk yapılanmayı tehlike olarak görmüyor. Özellikle Suriye Kürtleri bağlamında Türkiye’nin argümanlarının karşılık bulmadığını söylemek lazım” belirlemesinde bulundu. MA / İdris Sayılğan

http://mezopotamyaajansi27.com/tum-haberler/content/view/125274

Çîvîroglu: Bi hatina Biden re piştgiriya siyaseta Tirkiyeyê bi dawî bû

img

STENBOL – Rojnameger Mûtlû Çîvîroglu, anî ziman ku piştî rêveberiya DYA ket destê Joe Biden, siyaseta li dijî Tirkiyeyê hatiye guhertin û piştgiriya siyaseta Tirkiye bi dawî bûye û wiha got: “Ji ber vê rêveberiya nû, rojên dijwar li pêş Tirkiyeyê ku li gorî ruhê muttefikiyê tev nagere ye.  46’emîn Serokê DYA’yê yê nû Jeo Bîden, di 20’ê Çileya 2021’an de bi awayekî fermî palpişta Serokê DYA yê berê Donald Trump dewir girt û dest bi kar kir. Bîden bi daxuyanî û helwestên xwe polîtîkayên li dijî Tirkiyeyê aşkere dike. Jeo Bîden, têkiliyên berê yên di navbera Serokê AKP’î û Serokomarê Tirkiyeyê Tayyip Erdogan û Trump de bi dawî kir û tarza xwe ya li dijî Serokomar guhert. Bîden heta niha bi serokê gelek dewletan re hevdîtin kir, lê hêj bi Serokkomarê Tirkiyeyê Erdogan re hevdîtin nekeriye.  Piştî Bîden hat ser kar, berdana Hevserokê Giştî yê HDP’ê yê berê Selehattin Demirtaş û karsaz Osman Kavala hat rojevê. Zextên li ser xwendekarên Zanîngeha Bogazîçî zêde bûn. Dîsa nameya Senetora 54’an ku ji Bîden re şandin û xwestin li hundir û derve muxalefeta Erdogan ditepisîne  bû sedema niqaşan.  Yek ji mijarên ku herî zêde Tirkiyeyê têxe zorê jî helwesta DYA ya li dijî kirîna S-400’an bû. Têkildarî geşedanên di navbera Tirkiye û DYA de Rojnameger Mutlu Çîvîroglu, pirsên Ajansa me ya Mezopotamya bersivandin. 

LI ŞÛNA TÊKILIYÊN TEKAKESÎ DÊ TÊKILIYÊN SAZUBÛNÊ TÊKEVIN MERIYETÊ Rojnameger Çîvîroglu, destnîşan kir ku piştî rêveberiya Biden hat ser kar, dê Wezareta Karên Hundir ya di serdema Trump de lawaz bû û bê erk mabû, ji nûve çalak bike û wiha got: “Dê li şûna têkiliyên di navbera Erdogan-Trump de, têkiliyên rêxistinî û sazîbûnê pêş bixin. Erdogan gelek sûd ji vê têkiliya tekakesî girt. Hemû daxwazên xwe bi Trump dida qebûlkirin. Piştî hatina Biden ev têkiliyên tekakesî bi dawî bûn. Bîden heta niha bi gelek serokan re hevdîtin kir, lê heta niha bi Erdogan re hevdîtin nekiriye. Tê xuyakirin ku Erdogan xwestiye hevdîtin bike, lê encam negirtiye. Ev rewş li Washingtonê wekî ‘Biden dawî li destnedayîna Erdogan anîye’ tê xwendin.” 

 ‘JI BO KURDAN FIRSEND E’  Rojmager Çîvîroglu, bal kişand ser bandora Rêveberiya nû ya ji bo Kurdan û wiha axivî: “Hem Biden û hem jî rêveberiya nû ya DYA li dijî Kurdan xwîngerm e. Bîden nêzî 40 salin Senatoriyê dike. Kurdan nas dike û bi Kurdan re hevdinan dike. Herêma Federe ya Kurdistanê ziyaret kiriye. Dema Trump ji Herêma Rojhilat û Bakurê Sûriyeyê xwe vekişand, Bîden bertekên hişk nîşan dabû. Bîden diyar dike ku neheqî li Kurdan hatiye kirin û dixwaze meseleya Kurdan ji însafa Tirkiyeyê re neyê hiştin. Di çapemeniya DYA de jî wekî Serokê herî zêde Kurdan nas dike tê pênasekirin. Dîsa di Wezaretên girîng de kesên Kurdan baş nas dike hene. Dema em hemû geşedanan bi hevre binirşînin, nîşan dide ku dê di heqê Kurdan de gav bên avêtin. Dema em vê yekê tînin ziman siyaseta Kurdan jî girîng e. Kurd dê siyasetek çawa bikin ew dê pêşerojê diyar bike.”

  KURD DÊ ÇI BIKIN Çîvîroglu, anî ziman ku Kurd hêzek bê dewlet in û wiha berdewam kir: “DYA têkiliyên xwe bi dewletên navendî re pêş dixe. Tirkiye mutefîkê DYA ye. Divê ev yek neyê ji bîr kirin. Xwîngermiya li hemberî Kurdan û hêrsbûna DYA ya ji Erdogan, nayê wê wateyê ku DYA dê Tirkiye ji destê xwe derxe. Di pêvajoya nû û hevsengiya nû de têkiliyên HDP, Rêveberiya Xweser a Demokratîk a Rojhilat û Bakurê Sûriyeyê û partiyên Kurdan dê diyarker bin. Nêzîkatiya Bîden li gorî ya Trump dê cuda be. Reveberiya nû dê bertekên hişk nîşanî geşedanên cîhanê bide. Dê siyaseta derve çalak bike. Dê Bîden girîngiyê bide siyaseta navneteweyî û piştgiriyê bide muttefikên  xwe. Ji ber vê yekê xuya ye ku dê bertekên hişk nîşanî Tirkiyeyê bide.”  

NAMEYA SENATORAN A JI TIRKIYEYÊ RE  Çîvrîoglu, bibîr xist ku 54 Senetorên Demokrat û Komarvan, têkildarî Tirkiyeyê name ji Bîden re şandine û wiha lê zêde kir: “Di nameyê de bertek nîşanî pêkanînên dijdemokratîk ên Tirkiyeyê da. Xwest mafên mirovan, têgehên aştiyê, derxin pêş. Dîsa xwest bi hezaran mirovên girtî bên berdan. Êrîşên Tirkiyeyê yên li dijî Kurdên Sûriyeyê rexne kir. Kirîna S400 yan wekî şaşiyek mezin nîşan da. Nîqaşên der barê Selahattin Demirtaş, Osman Kavala û çalakiyên Zanîngeha Bogaziçî encamê van in. Di demên pêş de demek pir zor û zahmet li pêş Tirkiyeyê ye. Bi taybetî di mijara kirîna S-400 û polîtîkayên li dijî Kurdên Sûriyeyê dê Tirkiye têkeve zorê. Ji ber ku hikûmeta niha dê siyaseta piştgiriyê nede Tirkiyeyê. DYA û NATO qebûl nake ku Tirkiye pergala S-400’an bikar bîne. Ev jî dê bibe sedem ku Tirkiye S-400 ji destê xwe derxe û bifroşe welatekî din.”   

BAZARA LI SER KURDAN Çîvîroglu, anî ziman ku Tirkiye dê bixwaze ku li hemberî S-400’an DYA piştgiriya ji ser Kurdên Sûriyeyê qut bike û wiha pêde çû: “DYA dê formula qutkirina piştgiriya ji ser Kurdên Sûriye qebûl neke. Bi taybetî piştî pêvajoya Kobanê xwîngermiya DYA ya li dijî Kurdan zêde bû. Ev bû sedemek xwezayî ya Lobîya Kurdan.”  Çîvîroglu, herî dawî bal kişand ser nêzîkatiya DYA ya li dijî Kurdan û wiha bi dawî kir: “Li roiava pisporên wan hene. Geşedan û rûdanên li Rojava raste rast ji hêz û nûnerên xwe yên wir digirin. Bi çavê Tirkiyeyê geşedanên li wir nanirxînin. Wekî dewletên cîhanê DYA jî Kurdan bi çavê Tirkiyeyê nabîne. Hêzên YPG, YPJ, SDG û Xweseriya li Rojava wekî talûke nabîne.”  MA / Îdrîs Sayilgan

https://mezopotamyaajansi.com/kr/HEM-NCE/content/view/125297

Gazeteci Mutlu Çiviroğlu: ‘Biden yönetimiyle Türkiye’yi zor günler, Kürtleri yeni fırsatlar bekliyor’

Amerika’da tartışmalı Trump dönemi nihayet sona eriyor. Biden ve ekibi 20 Ocak’ta görevlerine başlarken, yeni süreçten Türkiye ve Kürtler’in beklentisi de oldukça fazla.

Amerika’da yaşayan gazeteci Mutlu Çiviroğlu’na göre, Biden yönetimiyle Türkiye’yi zor günler, Kürtleri ise yeni fırsatlar bekliyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri denetiminde Suriye Milli Ordusu (SMO) adı altında birleşen grupların son günlerde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) denetimindeki Ayn İsa kentine yönelik saldırıları giderek artıyor.

TSK’nin bölgeye yönelik yeni bir askeri harekât başlatacağıyla ilgili değerlendirmeler artarken, dünyada olduğu gibi Rojavalı Kürtlerin de gözü kulağı bir nevi Amerika’da.

3 Kasım başkanlık seçimlerini kazanan Joe Biden, Trump’ın seçim sonuçlarını günlerce kabul etmemesi üzerine başlayan tartışmalar, ABD tarihinde ilki de beraberinde getirdi. 5 Ocak gününde ABD kongresi Trump taraftarları tarafından basıldı, olaylar çıktı.

Amerika demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen olayların ardından Trump’a yönelik tepkiler artarken, diğer yandan Biden’in yeni başkanlığı onaylandı. Biden ve ekibi 20 Ocak’ta artık resmen ABD’nin yönetimini devralacak.

ABD’de yaşanan gelişmeler kuşkusuz Türkiye kadar Kürtler tarafından da yakından takip ediliyor.

Yankılar’ın konuğu Amerika’da yaşayan gazeteci Mutlu Çiviroğlu’ydu. Gazeteci Civiroğlu ile Amerika’da son günlerde yaşananları, Biden ekibiyle olası Türkiye ilişkilerini, Rojavayı ve Kürtleri neyin beklendiğini masaya yatırdık.

“Amerika Türkiye’den müttefik gibi davranmasını isteyecektir. Bunu yaparken yeri geldiğinde sert olacaktır. Çünkü Biden’ın açıklamaları da biraz Erdoğan’ın anladığı dil şeklinde olduğu anlayışı var. Türkiye buna karşı büyükelçisini değiştirdi, olumlu mesajlar vermeye çalışıyor. Eğer gerçekten müttefiklik kavramına uygun faaliyetler olmazsa Türkiye için zor günler bekliyor diyebiliriz. Tabi, Türkiye’nin hala resmen Amerika’nın müttefiki olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Amerikan’ın Türkiye ile ilişkilere önem verdiğini unutmamız lazım. Her iki ülkenin ekonomik ve askeri ilişkiler var. Trump, S-400 yaptırım konusunda sonuna kadar yaptırımları bekletmişti. Biden başkanlığındaki yönetim bu konuyu takip edecektir. S-400 meselesi Amerikan devletini çok rahatsız etmiş durumda. Türkiye’nin bu konuda bir çözüm bulması lazım. Ya resti çekip satmıyorum ya da S-400’leri elinden çıkarması lazım. Bunun ara formülü yok. Şimdiye kadar Trump Kongreyi oyalamıştı. Bu opsiyon da artık kalmayacak. Türkiye’nin S-400 konusunu netleştirmesi gerekiyor.

Kongre’nin herhangi bir konuda mutabık kalması çok zor ama Türkiye’ye ceza konusunda her iki parti de hemfikir olmuştu. Türkiye’nin cezalandırılması ve yaptırıma maruz kalmamışı gerektiği her iki tarafından da çabasıyla geçmişti. Bunun hayata geçirilmemesi nedeni Trump-Erdoğan arasındaki özel ilişkiden dolayıydı.  Kongre’nin yaptırım kararları yeni dönemde yeri geldiğinde uygulanacaktır. Biden çok daha sert olacaktır. Türkiye ve Erdoğan’ın yaptıkları konusunda daha sert tavır takınacağını söylüyor zaten.

Yeni yönetim Türkiye’den net bir tutum isteyecektir. Türkiye’yi S-400’ler konuda çok zor günler bekliyor. Buradaki hava böyle.

Biden ile birlikte Amerika’nın Suriye, Irak, Afganistan’daki varlığı, Almanya, Polonya, küresel varlığı daha net hala gelecek. Amerika tekrar NATO- BM tekrardan önceki rolüne dönüş yapacaktır.

Biden’in kendisi Türkiye çok iyi tanıyan bir siyasetçi. Kürtlerle ilişkileri var. Irak Kürdistan Bölgesiyle ilişkileri iyi, oraya gitmişti. Kürtlere sempatisi olduğu biliniyor. Hatta ‘Kürtlerin tek dostu dağlar değil, biz de dostuz’ diye açıklamaları var. İrlandalı geçmişini sahiplenen biri.

Biden’ın yönetiminde Ulusal güvenlik danışmanı, Dışişleri Bakanı ve en son Brett McGurk’un da ulusal güvenlik ekibinde Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğünden sorumlu olacağı bilgisi de geldi. McGurk Kürt kamuoyunun yakından bildiği sevdiği bir isim.

Tüm bunları bir araya koyduğumuzda, hem Türkiye ve Erdoğan’ı hem Türkiye’deki Kürt sorunun önemini bilen, Suriye’deki Kürtlere önem biçen, Irak Kürdistan bölgesindeki Kürtlerle ilişkileri olan bir yönetimi göreceğiz. Bu da Kürtler açısından birtakım fırsatlar doğuruyor.

Washington karar mekanizması, dünya siyaseti için önemli bir adres. Kürtler buradaki varlıklarını güçlendirdikleri taktirde buradaki siyasete etki etme şansı da olabilir. Bu yeni hükümet çünkü Kürtleri tanıyor, biliyor. Biden yönetimiyle Amerika askerlerin Rojava’daki varlığı netleşecektir. Eğer Kürtler varolan fırsatları kullanabilirlerse askeri ilişkiyi diplomatik siyasi ilişkiye dönüştürme potansiyeli yakalayabilirler.  Bu kendi durumlarına bağlı. Türkiye ile ilişkiler mevcut haliyle devam etmeyeceği için Kürtlere fırsat doğuruyor. Hem Biden hem de Biden ekibinden kendilerini tanıyan insanların olmasından dolayı Kürtler açısından avantajlı fırsatlar doğurabilir. Bu da Kürtlerin bu fırsatları kullanacak araçları yakalamasına bağlı.

https://ahval.me/tr/kurtler/gazeteci-mutlu-civiroglu-biden-yonetimiyle-turkiyeyi-zor-gunler-kurtleri-yeni-firsatlar