Category Archives: UN
MUTLU CİVİROĞLU YORUMLADI Afganistan: Biden sıkışmış durumda
Afganistan’dan çekilme sürecinin ABD’de başarısızlık olarak görüldüğünü söyleyen Washington’da yaşayan analist-gazeteci Mutlu Civiroğlu, uçaklara sarılan insan görüntüleri ve saldırıların 2022 seçimleri öncesi Biden’ı gafil avladığını belirtiyor.

*Afganistan’da halkın ABD uçaklarına atlamaya çalıştığı görüntüler tüm dünyada hafızalara kazındı.
Taliban’ın bir anlamda kendisi için de sürpriz olan iktidarının dünyadaki yankıları sürmeye devam ediyor.
Washington’da yaşayan analist ve gazeteci Mutlu Civiroğlu, gelişmelerin Amerika Birleşik Devletleri tarafını, özellikle ara seçimlere bir yıl kala Biden’ı oldukça zora soktuğunu söylüyor.
Taliban belki de kendisinin bile öngöremediği kadar hızlı bir şekilde Kabil’i ele geçirdi. Bir hükümet açıklamasındaki gecikme bununla ilgili olabilir mi?
Taliban çok hızlı bir şekilde Kabil’i ele geçirdi. Bu Washington’da da büyük bir şaşkınlığa yol açtı.
Biden’ın öne göremediği Afgan ordusunun hiçbir direniş göstermeden Kabil’i Taliban’a teslim etmeleri burada büyük bir tepkiye de yol açtı.
Biden’ı gafil avlayan bu oldu. Sayıları görünürde 300 bin olan, ağır silahlarla donatılmış, ABD askerleri tarafından eğitilmiş Afgan ordusunun savaşacağı, direneceği öngörülüyordu.
Böyle olmadı, çok cılız çatışmalar dışında ülke bir nevi Taliban’a teslim edildi. Tabii ki Taliban da belki bunu beklemiyordu.
Taliban’ın taktiği insanları yanına çekmekti. Yani aşiret liderlerini, tarikatları diyalogla, anlaşarak kendi lehine çekmek ya da kendisine karşı savaşmasını önlemek şeklinde ilerledi.
Bu noktada pek çok aşiret lideri, kumandan canlarına zarar gelmemesi şartıyla Taliban’a karşı savaşmadılar.
Bu tür etkenler bir araya geldiğinde Taliban ülkeyi ele geçirdi ve gördüğümüz kaos ortamı oluştu.
Kabinedeki kriminal isimlerin anlamı
Zaten dün hükümet de kuruldu. Bu hükümet Taliban’ın söylediğinin aksine Taliban’ın çok da değişmediği görüşünü pekiştirdi Washington’da.
Çünkü kabine tamamen Taliban üyelerinden oluşuyor. Yani dışarıdan, değişik siyasi ve toplumsal gruplardan kimse yok, kadın temsiliyeti yok.
Böyle olunca da Taliban’ın “Değiştik, eskisi gibi değiliz” sözlerinin de hiçbir anlamı olmuyor.
Zaten Dışişleri Bakanlığının açıklamasında da vurgulandı, kabinede BM tarafından arananlardan FBI’ın listelerinde olanlara isimler bulunuyor.
Ama şunu söyleyebiliriz ki mevcut durumda Taliban’ın hem Avrupa Birliği hem de Amerika tarafından tanınması kolay olacak.
Özellikle Biden birkaç gün önce “Taliban’ın tanınması mı? Bu çok uzun bir hikaye” şeklinde bir ifade kullandı.
Yani ABD’nin şartları fazla, beklentileri fazla, açıklanan hükümetin de bunu karşılamadığı görülüyor.
Çünkü kabine tamamen Taliban üyelerinden oluşuyor, bu kişiler de hem BM hem Amerikan hükümeti tarafından kriminal olarak tanımlanan Hakkani ağı gibi kişilerden oluşuyor.
“Tanınmaları kolay görünmüyor”
Avrupa Birliği bir Taliban hükümetini tanımayacağını duyurdu. ABD’nin de tanımaması bekleniyor. Uluslararası çapta tanınmayan bir hükümeti kısa-uzun vadede nasıl bir gelecek bekler?
Bu noktada Avrupa her ne kadar ABD’ye göre daha olumlu bir tavır takınsa da tanınmaları kolay görünmüyor.
Şu ana kadar 100’e yakın Amerikan vatandaşının Afganistan’da olduğu biliniyor, bu anlamda Taliban ile konuşuluyor.
Uçakların uçurulmasına izin vermediği söyleniyordu.
Öte yandan Amerika kapıları kapatmıyor, ama Dışişleri Bakanlığının dediği “söze değil, eylemlere bakacağız.”
Katar, Taliban’ın müttefiki olarak, Taliban’a birçok noktada destek olmuş ve bölgede etkili bir ülke.
Taliban öte yandan Almanya’yı diğerlerinden ayırmıştı, “Almanya’ya olan tavrımız Amerika’ya olan tavrımız gibi değil. Almanlar ülkemize hizmet etmişti, gelmelerini isteriz” gibi bir açıklamaları olmuştu.
Almanya’nın Batı dünyası içinde böyle bir diplomasi rolü var.
Amerika ile Avrupa aynı sayfada olmayabilir ama benim gördüğüm Taliban’ın tanınmasının biraz zaman alacağı.
“Tüm hükümetlerinin talana bulaşması etken”
Taliban daha ılımlı bir portre çizmeye çalışıyor. Sizce hükümet kurulumunda ve uygulamada bunun arkasında duracaklar mı?
Yine basında çıkan Taliban’ın göstericilere sert müdahalesi, bugün de ortaya çıkan birkaç gazetecinin ağır şekilde darp edilmesi gibi pratikteki durumlar yakından takip ediliyor.
Bu bağlamda bakıldığında Taliban’ın işi pek de kolay görülmüyor. Ama Taliban da bir çaba içerisinde Batı dünyasında tanınmak için. Ama görünen nokta Taliban’ın bu söylemlerinin Batı’yı etkileyemediği yönünde.
Ama şimdiye kadar ki Afgan hükümetlerinin rüşvet, yolsuzluk, ekonomik başarısızlık, beklentileri karşılayamadığı görüldü. Bunu Biden da dile getiriyor.
Geçen haftaki konuşmasında Eşref Gani ve yöneticilerine eleştiride bulunmuştu, verilen desteği ülkeyi geliştirmek yerine çalıp çırpma, rüşvet, talanla tükettiklerini belirtmişti.
Bu bağlamda Taliban’ın hem toplumsal olarak, hem tarihsel, aşiretsel olarak bölünen bir ülkeyi de toparlayabileceğni söyleyenler de var.
“IŞİD-K yeni bir kaygı unsuru”
Washington’dan görünen bu. Ama tabii ki IŞİD-K olayı Amerika’yı kaygılandırıyor.
Mahkumların serbest bırakılmaları sırasında IŞİD-K yönetici ve üyelerinin de salıverildiği söyleniyor. Ama öte yandan IŞİD-K’nin önemli birkaç komutanının da Taliban tarafından serbest bırakıldıktan sonra infaz edildiği söyleniyor.
Taliban’ın tanınma sürecinde bir şart da El Kaide, IŞİD gibi örgütlere Afganistan’da izin verilmemesi şartı. Bunu ABD ve Taliban arasındaki görüşmelerde vurgulanıyor.
Dediğim gibi açıklanan hükümet, Taliban’ın ılımlı mesajlarının çok da gerçekçi olmadığını ortaya çıkardı.
Çünkü açıklanan isimler Taliban’ın kendi isimleri. Hem de vurgulanan isimlerin sabıkalı isimlerden oluşması farklılığa yer vermeyen bir kabine olmasından dolayı bir hayal kırıklığı var.
Bu da şunu gösteriyor ki Taliban değiştik dese de bu tür örgütlerin kafa yapısının kolay kolay değişmediği görülüyor. Bu bağlamda Washington’da beklentiler fazla yüksek tutulmuyor. Temkinli bir yaklaşım var.
Amerikan hükümetinin dediği, Taliban ile ilişkiler karşılıklı çıkar üzerine olan ilişkiler.
“ABD’de güven yüzde 15 düştü”
Gelişmeler Biden hükümetine nasıl bir karne yazıyor?
Amerikan Başkanı Joe Biden çok zor bir durumda. Çünkü Afganistan’da yaşananlar Biden’a halk desteğini azaltmış durumda.
Yakın zamana kadar anketlerde oldukça güçlü bir destek oranı vardı Biden’a ama bu çekilme sürecinde gerekli hazırlığın yapılmaması, Afganistan’ın bu kadar erken düşeceğinin öngörülememesi, gerektiğinden daha fazla askeri tahliye için tekrar Kabil’e göndermesi, Biden için çok zarar verici gelişmeler oldu.
Biden şu an için önceki başkanların karşılaştırılmasında en az desteğe sahip üçüncü başkan olarak yer alıyor.
Çünkü insanların can havliyle kaçmaları, uçak kanatlarına yapışıp uçaktan düşecek kadar zor durumda oldukları sahneler insanların kafasına kazınmış durumda.
Her ne kadar Afganistan’dan çekilme konusunda çok büyük destek vardıysa da bu çekilme sırasında hükümetin yetersizlikleri, hazırlıksız olması, Amerika’nın ülkeyi yönetirken bir anda kendi vatandaşlarını kurtarmaya çalışan bir hale gelmesi hem iç kamuoyunda ABD’nin itibarının zedelenmesi olarak okunuyor hem de Biden’in kendi kurumlarını dikkate almayarak inatlaştığı düşünülüyor.
Cumhuriyetçiler içinde olduğu kadar Demokratlar içinde de ciddi bir kesim Biden’a tepkili, Biden’ı sertçe eleştiriyor bu çekilme sürecinde yaşananlardan dolayı.
“Çekilme ‘başarısızlık’ olarak görülüyor”
Biden sıkışmış durumda. Afganistan’dan çekilme, 20 yıllık bir savaşın son bulmasına olan desteğe rağmen başarısızlık olarak konuşuluyor.
Şunu da hatırlatmakta fayda var, seneye seçim var. Biden’ın kongeredeki temsilciler meclisini kaybederek kolu kanadı kırık bir başkan olabilir.
Biden yönetimi şu anda hasar kontrolü ve zararın daha da artmaması için çalışıyor ama sürecin Biden’a verdiği zarar ortada. Burada şu an 2022 seçimlerinde daha ciddi kayıplar olmaması için çalışılıyor.
ABC televizyon kanalı ve Washington Post gazetesinin ortak yaptığı ve dün yayınlanan bir ankette insanların sadece yüzde 49’u 11 Eylül sonrası ABD’nin daha güvenli olduğunu düşünüyor. Bu oran Usame bin Ladin’in öldürülmesinden sonra yüzde 65-70’lerdeydi. Yani insanlar 20 yıllık bir savaş, dünya kadar harcanan para, 2 bin 500 askerin kaybedilmesi ve bu son tahliye operasyonlarına rağmen Amerika’nın daha güvensiz bir yer olduğunu düşünüyorlar.
Bu Afganistan’da yürütülen operasyonun çok bir güven oluşturmadığını, Usame bin Ladin’in öldürülmesiyle oluşan güvenin de yüzde 15 düzeyinde düştüğünü gösteriyor.
Bunları bir araya koyduğumuzda Biden’ın içinde bulunduğu durumu anlayabiliriz.
“Biden, topu Trump’a attı”
Biden, Salı günü yaptığı konuşmada ısrarla savundu kendi kararını, kararın uygulanmasının mecbur olduğunu, anlaşmayı Trump’ın yaptığını ve Trump’ın da Taliban’dan Mayıs sonuna kadar Amerikan askerlerine dokunmayacakları sözünü aldığını belirtti.
Biden, kendisinin bunu mecburen uygulamak zorunda kaldığını, aksi halde ABD askerlerini korumak için daha fazla takviye güç göndermesi gerekeceğini, bunun da savaşın daha çok uzaması anlamına geleceğini çünkü yaz aylarının Taliban saldırıları için en müsait aylar olduğunu vurguladı.
Yani bu anlaşmayı yapanın Trump olduğunu vurgulamaya çalıştı. Ladin’in öldürülmesinden sonra 10 yıl önce oradan çıkılması gerektiğini savundu.
“Günde 300 bin dolar para harcıyoruz, bunun meşruiyeti olamaz” savunmasında bulundu.
Çekilmenin iyi ya da kötü olacağının garantisi olamaz gibi açıklamalarda bulundu. Kendisinin eleştirilmemesi gerektiğini belirtti.
Ayrıca Afgan yöneticilerine çok sert çıkıştı, kendi ülkelerini korumak yerine ülkeyi Taliban yönetimine teslim etmelerini sertçe eleştirdi.
Amerikan askerlerinin, çocuklarının başkaları için ölmeyeceğini belirtti.
“Türkiye’nin rolü ilişkilerde avantaj olur”
Türkiye’nin tavrı ayrıca ABD-Türkiye ilişkilerine nasıl yansır?
Son olarak Türkiye’nin tavrı, Türkiye’nin son dönemlerde ABD ile yakınlaşma, Batı dünyasına yakınlaşma bağlamında birtakım hamleleri olduğu görülüyor.
Özellikle Afganistan’da Kabil havalimanının işletmesini yürütme talebi vardı ama Taliban yönetimi bu kadar çabuk ele geçirince bu gerçekleşemedi.
Ama Erdoğan ve Türk hükümet yetkililerinin açıklamalarından Taliban ile diyalogda olunduğu görülüyor.
Biden ve Erdoğan yönetimin yakınlaşma çabalarında Afganistan’ın bir tahta olarak görüldüğü imajı var burada. Her ne kadar Türkiye istediği fırsatı kaçırmış gibi görünse de Taliban’ın verdiği hem Türkiye hükümetinin verdiği mesajlar havaalanı işletmesinde hala bir rol oynayabileceğini de gösteriyor.
Bu hem Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinde yeni imkanlar yaratabilir ama Türkiye’nin Afganistan’da rol oynaması Batı dünyasının elini de rahatlatabilir.
(PT)
https://m.bianet.org/bianet/dunya/250029-afganistan-biden-sikismis-durumda
Mutlu Çiviroğlu di bernameya “Ji Washingtonê” pêşnîyara USCIRF ya nasîna Rêvebirîya Xweser ya Bakur û Rojhilata Sûrîyê ji alîyê hikûmeta Amerîkî ve û çend mijarên din nirxand.
SDF has maintained its unity even in the face of Turkish occupation – US Middle East Analyst
Syrian Democratic Forces (North Press)
(North Press) – The Kurdish National Congress of North America (KNCNA), a nonprofit organization founded in 1988 focused on Kurdish rights and the attainment of an independent Kurdistan, held an online seminar on North and East Syria titled “Where’s Rojava Today?” on Saturday. The seminar’s panelists included Syrian Democratic Council Representative to the US Sinam Muhammad, Middle East Scholar Dr. Amy Austin Holmes, Rojava Activist and KNCNA Member Dr. Ihsan Efrini, and Kurdish Journalist and Analyst Mutlu Civiroglu.
The organization has been organizing conferences since 1988, and wanted to organize a conference in Washington, but “because of [coronavirus], we couldn’t go ahead, therefore we thought about a webinar,” Ihsan Efrini, a native of Afrin currently residing in Canada, told North Press. “In 2019, Rojava was trending, but it seems like people have forgotten the region. There is still a lot happening in the region that needs to be talked about,” he added about the need for such a conference to take place.
Sinam Muhammad opened the discussion by talking about the dissolution of the Syrian opposition and the invasion and occupation of her native Afrin. “Afrin was a painful moment not only for Afrinis, but for all people in Syria, and also Arabs. They felt that they were also under attack and worried about Turkish intervention in Syria, and this is what Turkey did [in Sere Kaniye and Tel Abyad].” Muhammad went on to discuss the completion of the first stage of the intra-Kurdish dialogue, stating, “It was so good that we reached an agreement together with the help of the United States, and I would like to thank Mr. William Roebuck this effort.” She added, “it is good for Kurdish parties to have unity…in order to have a stronger administration and stronger political solution to present to the future constitutional committee of Syria.”
Dr. Amy Holmes discussed several subjects, chief among them the unity of the Syrian Democratic Forces (SDF) as one of its key characteristics from which it draws its strength. “The SDF is a multi-ethnic force…and a multi-religious force, with Muslims, Christians, and Yezidis,” said Dr. Holmes, who previously completed a thorough and comprehensive study on the SDF in all regions of northeastern Syria.
“When Turkey invaded in October 2019…many people thought that the SDF would disintegrate, or that, for example, the Arabs in the SDF would defect – that they would go back to the regime with Assad, or that they would join Turkey…but really, nothing like that happened. There [were] no major defections within the SDF as the result of the Turkish intervention,” Holmes explained, later telling a personal anecdote about an Arab individual from Sere Kaniye who joined the SDF in 2015, as well as mentioning Kurds who joined the SDF to liberate Arab-majority areas such as Raqqa and Deir ez-Zor. “The SDF has maintained its unity even in the face of this Turkish aggression,” she continued.
Mutlu Civiroglu further commented on the talks, saying that “the initiative has brought a very optimistic atmosphere to the region…[it] has caused happiness among the people: activists, local people, military people, and politicians.” Civiroglu also mentioned local concern about the Caesar Act, saying “the other major topic in the region was the Caesar Act, and its impacts on the region under the Syrian Democratic Council or Syrian Democratic Forces’ control – how will the region be protected?”
The seminar lasted around an hour and a half, with each panelist sharing their views and answering viewer’s questions in the end. Many topics, including the intra-Kurdish negotiations, entry of the Kurdistan Region of Iraq-based Rojava Peshmerga into Rojava, the Turkish occupations of Afrin, Serekaniye, and Tel Abyad, and the efforts and unity of the Syrian Democratic Forces, were discussed during the meeting.
Reporting by Lucas Chapman
Turkish airstrike kills five civilians in Kurdistan Region of Iraq; Youth and Sport Authority in North and East Syria march to U.N. building in Zalin (Qamishli) condemning Turkish bombings
ZALIN (QAMISHLI), Syria / ŞÊLADIZÊ, Iraq – On Thursday, the Youth and Sports Authority of Gozarto (Jazira) Region organized a demonstration in Zalin (Qamishli) city denouncing the Turkish attacks on the areas of Shingal and Makhmour Refugee Camp in northern Iraq.
Several sports teams and a large gathering of people from all over Gozarto participated in the demonstration, as well as the Deputy Co-Chair of the Youth and Sports Authority, Sobhi Malki.
Under the slogan “In the spirit of revolutionary youth and resistance, we will destroy the occupation, we will win our struggle,” the demonstrators gathered at the 12 March Martyrs Stadium where a minute of silence was observed for martyrs, after which the demonstrators marched to the U.N. headquarters in Zalin chanting slogans denouncing the recent attacks by the Turkish military.
There, a speech was delivered by the Co-Chair of the Youth and Sports Authority, Amed Mammo, in which called on U.N. to force Turkey to cease its illegal bombing campaign in region.
On Friday, as the Turkish bombing campaign continued, a Turkish airstrike killed five civilians driving on a mountain road in Şêladizê in Duhok Province.
.
Biryara Bilintirîn Dadgeha Belçîkî ya Ser Kurdan Wê Bandorên Çawa Bîne?
Bilindtirîn dadgeha Belçîkî berî demeke kin biryar dabû ku nabe PKK wek rêxistineke terorîst were qebûl kirin jiber ku ew alîyekî şerê navxweyî yê li Tirkîyê ye.
Wezîrê Derve yê hikûmeta Belçîkî Philippe Goffin rojeke piştî biryarê gotibû ku biryara dadgehê biryareke serbixwe ya sîstema dadwerî ye û ti bandor li ser wan neke.
Endamê Konseya Rêvebir ya KNK’ê Zubeyîr Aydar bawer dike ku bi vê biryarê lîsta terorê ya Ewrupa, Amerîka û Brîtanya bê bingeh bûye û li Luksemburgê li Dîwana Dadmendî ya Yekîtîya Ewrupa dozeke din ya dijî lîsta terorê didome.
Kerem kin raporta me ya taybet temaşe bikin:
blob:https://www.dengeamerika.com/f8a3e7aa-4f1d-4224-a58b-d995f5758173
Hevrin Khalaf, uccisa la paladina curda delle donne: trucidata dai filo-turchi
C’è anche una attivista per i diritti delle donne tra i 9 civili trucidati ieri a sangue freddo dai miliziani filo-turchi nel nord-est della Siria. Secondo quanto riferisce il Guardian, Hevrin Khalaf, 35 anni, segretaria generale del Partito Futuro siriano, e il suo autista, sono stati assassinati a colpi di arma da fuoco su un’autostrada dopo essere stati prelevati dalle loro auto da milizie sostenute dalla Turchia, riferiscono le forze curde. Le uccisioni di tutti e 9 i civili sono state filmate e il video diffuso in rete.
Son dakika – SDG ile anlaşan Suriye ordusu Menbiç’e girdi, sırada Kobani var
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekâtının beşinci gününde Suriye ordusunun ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile anlaştığı öğrenildi. Bu anlaşma kapsamında Suriye ordusunun Menbiç’e girdiği duyuruldu. Suriye ordusunun bu gece de Kobani’ye gireceği belirtiliyor.
Menbiç yerel kaynakları Suriye ordusunun çeşitli bölgelerden kente doğru ilerlemeye başladığını aktarıyor.
Menbiç’e giren Suriye ordusundan ilk görüntüler geldi.
Ve Suriye Ordusu Menbiç’e girer
— Hayrizng (@hayrizng) October 13, 2019
Fırat Bölgesi Savunma Komitesi Eşbaşkanı İsmet Şêx Hesen de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Suriye rejimi ile anlaştığını açıkladı. Hesen “Rusya ve Suriye rejimiyle anlaştık. Bugün akşama kadar gelmeleri gerekiyor” dedi.
Mezopotamya Ajansı‘nın haberine göre Hesen “Elimizden geleni yapıyoruz. Bütün devletlere çağrıda bulunduk; ancak bir şey yapmadılar. Kendi derdimize derman olacağız. Yaralarımızı kendimiz saracağız” diye konuştu.
Gazeteci Mutlu Çiviroğlu da Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Şam yönetimi ile SDG’nin Suriye sınırını birlikte koruması konusunda anlaşmaya vardığını yazdı. Çiviroğlu, anlaşmanın Afrin de dahil tüm bölgelerin özgürlüğüne kavuşturulmasını da içerdiğini belirtti.
North Press Agency’nin haberine göre Suriye rejiminin Fırat Bölgesi Başkan Yardımcısı Mohammed Shaheen, SDG ile anlaşan Suriye ordusunun bugün Kobani bölgesine girmeye hazırlandığını duyurdu.
Kobani’deki SDG yetkilisi, Suriye hükümetiyle birkaç saat içinde Kobani’ye girmek için bir anlaşma yaptıklarını söyledi.
Gazeteci Aylina Kılıç da bölgedeki bazı yerel kaynakların SDG ile anlaştığını ve Suriye ordusunun Kobani’ye gireceğini bildirdiğini yazdı. Kılıç, “Aynı zamanda Minbiç için de bu yönde bir anlaşma olduğu belirtiliyor. Dün akşam ABD ile Rusya’nın Minbiç’te görüştüğü iddia edilmişti” dedi.
Kılıç anlaşamaya Rusya’nın dahil olduğuna dair haberlerin bulunduğunu belirtti.
‘A bloody conflict’: Trump’s actions in Syria will have long-term consequences
Kurds call it a stab in the back: chaos to come will have many participants
Local Officials: IS Women in Syria’s al-Hol Camp Pose Security Risk
Citing an escalation of violence by Islamic State-affiliated women, supervisors at the al-Hol camp in northeastern Syria are calling on the international community to find a solution for thousands of such women and children who are being held at the overcrowded refugee camp. VOA’s Mutlu Civiroglu reports from the al-Hol camp.
https://www.voanews.com/episode/local-officials-women-syrias-al-hol-camp-pose-security-risk-4047491