Erdogan, Trump agree to avoid power vacuum in Syria

Donald Trump and Turkish President Recep Tayyip Erdogan agreed Sunday to prevent a power vacuum in Syria after U.S. ground forces withdraw, in a phone conversation days after the U.S. president shocked global partners by announcing Americans would leave the war-scarred country.
Turkey was a rare ally that lauded Trump’s momentous decision to pull the 2,000 U.S. troops out of Syria, where they have been helping assisting in a multinational fight against ISIL.
“The two leaders agreed to ensure coordination between their countries’ military, diplomatic and other officials to avoid a power vacuum which could result following any abuse of the withdrawal and transition phase in Syria,” the Turkish presidency said in a statement.
Hours earlier Trump had tweeted that he and Erdogan “discussed ISIL, our mutual involvement in Syria, & the slow & highly coordinated pullout of U.S. troops from the area.” Erdogan tweeted shortly thereafter, saying the two leaders “agreed to increase coordination on many issues including trade relations and the developments in Syria,” dubbing the call “productive.”
U.S. troops will leave under the auspices of a new Pentagon chief set to start next month, after Jim Mattis resigned from the post citing key differences, including on Syria, with the often-impulsive Trump.
An American exit would allow Turkish troops to move against Kurdish fighters in Syria who have played a key role in the war against ISIL but are deemed terrorists by Ankara. Many U.S. politicians and international allies fear the withdrawal is premature and would further destabilize the already devastated region.
A U.S. withdrawal, said Mutlu Civiroglu, a Kurdish affairs analyst, will open the way “for Turkey to start its operations against the Kurds, and a bloody war will begin.”
French President Emmanuel Macron on Sunday said he “deeply regretted” Trump’s decision, and that “an ally must be reliable.” Several U.S. politicians from both parties rejected Trump’s claim that ISIL had been defeated, and many in the US military expressed alarm and dismay at the thought of suddenly abandoning Washington’s Kurdish partners.
And Trump’s sudden decision sparked turmoil within his administration, prompting the resignation of Mattis as well as of Brett McGurk, the special envoy to the anti-ISIL coalition.
Plans for the troop withdrawal will now be overseen by Deputy Secretary of Defense Patrick Shanahan, who Trump on Sunday said would replace Mattis starting January 1.
Source(s): AFP

Erdogan, Trump agree to avoid power vacuum in Syria

Donald Trump and Turkish President Recep Tayyip Erdogan agreed Sunday to prevent a power vacuum in Syria after U.S. ground forces withdraw, in a phone conversation days after the U.S. president shocked global partners by announcing Americans would leave the war-scarred country.

Turkey was a rare ally that lauded Trump’s momentous decision to pull the 2,000 U.S. troops out of Syria, where they have been helping assisting in a multinational fight against ISIL.

“The two leaders agreed to ensure coordination between their countries’ military, diplomatic and other officials to avoid a power vacuum which could result following any abuse of the withdrawal and transition phase in Syria,” the Turkish presidency said in a statement.

Hours earlier Trump had tweeted that he and Erdogan “discussed ISIL, our mutual involvement in Syria, & the slow & highly coordinated pullout of U.S. troops from the area.” Erdogan tweeted shortly thereafter, saying the two leaders “agreed to increase coordination on many issues including trade relations and the developments in Syria,” dubbing the call “productive.”

U.S. troops will leave under the auspices of a new Pentagon chief set to start next month, after Jim Mattis resigned from the post citing key differences, including on Syria, with the often-impulsive Trump.

An American exit would allow Turkish troops to move against Kurdish fighters in Syria who have played a key role in the war against ISIL but are deemed terrorists by Ankara. Many U.S. politicians and international allies fear the withdrawal is premature and would further destabilize the already devastated region.

A U.S. withdrawal, said Mutlu Civiroglu, a Kurdish affairs analyst, will open the way “for Turkey to start its operations against the Kurds, and a bloody war will begin.”

French President Emmanuel Macron on Sunday said he “deeply regretted” Trump’s decision, and that “an ally must be reliable.” Several U.S. politicians from both parties rejected Trump’s claim that ISIL had been defeated, and many in the US military expressed alarm and dismay at the thought of suddenly abandoning Washington’s Kurdish partners.

And Trump’s sudden decision sparked turmoil within his administration, prompting the resignation of Mattis as well as of Brett McGurk, the special envoy to the anti-ISIL coalition.

Plans for the troop withdrawal will now be overseen by Deputy Secretary of Defense Patrick Shanahan, who Trump on Sunday said would replace Mattis starting January 1.

Source(s): AFP

Kürt işadamı Kaliforniya’da kendi ülkesini yarattı!

Mehmet Sıdık Torun Napa Vadisi’nde gerçekleştirdiği rüyasını doğduğu topraklarda gerçekleştirebilir miydi? Dersim’de, Bingöl’de, Diyarbakır’da böyle bir çiftliği kurabilir miydi? Onun öyküsü aslında 90’lardan itibaren Kürt sorunundan dolayı ülkesini terk ederek başarı öykülerine imza atan binlerce kişininkinden farklı değil…

Her sabah saat 5.00’te kalkan Torun akşam 21.00’e kadar çalışıyor ve çiftliğine adeta bir çocuk büyütür gibi bakıyor.

Mutlu Çiviroğlu – mciviroglu@gmail.com

DUVAR – Dersimli Mehmet Sıdık Torun memleket hasretinden Kaliforniya dağlarında bir ülke yarattı! Çocukluğundan beri doğduğu topraklara uzak olan Torun, ülkesine duyduğu özlem nedeniyle Amerika’nın Napa Vadisi’nde sıfırdan inşa ettiği devasa çiftliğin taşlarını da Bingöl, Mardin ve Diyarbakır’dan getirtti.

Çiftlikte her yıl mayıs ayında “Kürt Dut Festivali” düzenleyen Torun, ziyaretçilerine her köşede kültürünü anlatmaya, yaşatmaya ve böylece vatanına özlemini gidermeye çalışıyor. Üzüm bağları ve şaraplarıyla tanınan vadiyi mesken edinen Hollywood ünlülerine de bir telefon kadar uzak olan Torun, 4 bin 300 dönümlük arazisinde kendi imkânlarıyla diktiği binlerce zeytin ağacı ve üzüm bağlarından yaptığı şarap ve zeytin yağlarını yine kendi markası “MS Torun” ismiyle satışa sunuyor.

Çiftliğinde üzüm bağları, zeytin, ceviz, incir, badem ve dut ağaçlarının yanı sıra farklı meyve ağaçları da diken Torun, şimdiye kadar iki kilometre yol, beş ev, küçük bir etkinlik salonu, bir ahır, biri zeytinyağı, biri de şarap olmak üzere iki de fabrika inşa etmiş.

Napa Vadisi’nde kısa sürede imza attığı başarılarıyla tanınan Torun, başarısının altındaki en büyük motivasyon kaynağının ülkesine ve kültürüne duyduğu özlem olduğunun altını özellikle çiziyor.

ÖLÜM TEHDİTLERİ ALINCA…

Aslında Torun’u Amerika’ya sürükleyen çocukluk ve gençlik yılları Yeşilçam filmlerini aratmayacak cinsten. Nüfus cüzdanı olmadığı için okula devam edemeyen Torun, 1957’de resmen Bingöl’e, ama kültürel olarak Dersim’e bağlı Xolxol’un Conig köyünde dört çocuklu bir ailenin en genç üyesi olarak doğmuş. İlkokulu bitirirken nüfus cüzdanı olmadığı için diploma alamayacağını öğrenince çok üzülmüş ve annesinin sandığından 6 lira alıp yollara düşer… Önce Elazığ’a, oradan İstanbul’a giden Torun, daha o dönemlerde parklarda yatarak hamallıktan, tornacılığa, ayakkabı boyacılığından, bulaşıkçılığa birçok iş dener. İlk haftalığıyla bir boya sandığı alan Torun, ayakkabı boyacılığına başlar. O dönem işler iyi diye Kadıköy’deki bir gazinonun önüne boyacılık yapan Torun, tanıştığı biri sayesinde gazinoda bulaşıkçılık yapar. Sonra zamanında bulaşıkçılık yaptığı bu gazinonun ortağı olur! Yolu Zeki Müren’den Müjdat Gezen’e, Uğur Yücel’den İlyas Salman’a kadar pek çok ünlüyle de kesişir. Eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay ile tanışıklığı nedeniyle bir ara siyasete de giren Torun 12 Eylül sonrası Sosyal Demokrat Parti’nin (SODEP) kurucuları arasında yer alır. Torun, 90’lı yıllarda Kürt iş adamlarının üst üste öldürüldüğü dönemde kendisine de yönelen tehditler sonucunda çareyi yurtdışına çıkmakta bulur ve 1994 yılında Amerika’nın Atlanta şehrine taşınır.

Atlanta’da farklı işler denedikten sonra şarap üretmeye karar veren Torun, Birinci Dünya Savaşı’nın buhranlı yıllarında gemilerle Amerika’ya gelen Xolxol’lu (Yayladere) dedelerinin bir süre yaşadığı Kaliforniya eyaletine gitmeye karar verir. Hem küçüklüğünden beri merak ettiği dedelerinin Kaliforniya macerasının izini sürmek, hem de ‘bildikleri bir şey vardır’ diyerek 2002 yılında eşiyle birlikte bu eyalete taşınır.

KÜRT OLMASI İLK KEZ İŞE YARADI!

Türkiye’deyken Kürtlüğünden dolayı sıkıntı yaşayan, polis tarafından sorguya çekilen, ismi ölüm listelerine yazılan Torun, Kaliforniya’da kendisini özgür bir şekilde ‘Kürt’ olarak tanıtmaya başlayınca şansı da yaver gitmeye başlar! Torun, bir vesile ile tanıştığı ve uzunca bir sohbet ettiği bir Amerikalının Napa Vadisi’ndeki arazisini satışa çıkardığını fark eder ve arazi için bir süre sonra yeni tanıştığı arkadaşına 200 bin dolar teklif eder. Arazi sahibi normal şartlarda daha yüksek bir fiyata satmayı planladığı arazisini ‘Kürt olduğu için’ Torun’a satmayı kabul eder! Arazinin ilk halini görenler Torun’a karamsar bir tablo çizer, “ölü bir yatırım, burayı canlandırmak imkânsız” diyerek vazgeçirmeye çalışırlar. Ancak, Torun vazgeçmez ve yıllar içerisinde kendi deyimi ile ‘bir cennet köşesi’ yaratmayı başarır. İlk başta aylarca ailesi başka bir şehirde kalırken, Torun tek başına çalışır ve ailesinin taşınabileceği koşulları yaratır.

Peki Torun doğru düzgün tanımadığı, bilmediği bir eyalette elindeki bütün birikimini vererek nasıl değerlendireceğini bile bilmediği bir araziyi almaya nasıl karar verir?

Kendisi bunu, “kendi topraklarında özgürce yaşama ve çalışma şansı bulamamasına” bağlıyor. Ona göre geçmişte kimliği ve kültürü nedeniyle karşılaştığı baskılar en büyük motivasyonu olmuş. Doğduğu ve çocukluğunun geçtiği topraklarda ailesinden öğrendikleri ise ilham kaynağı…

Torun’un bu cesareti aslında bir başka başarılı Kürt iş adamının hikayesinde de karşımıza çıkıyor. ‘Chobani Yoğurt’ firmasının sahibi ünlü milyarder Hamdi Ulukaya da her seferinde girişimcilik ruhunu anlatırken “700 bin dolara satın aldığı eski bir yoğurt fabrikasına gittiğinde ne yapacağını bilemediğinden bir süre fabrikanın duvarlarını boyamakla vakit geçirdiğini” anlatmıştı. Torun’un yaşadıkları bu açıdan Chobani’nin kurucusunun hikayesi ile benzerlikler taşıyor.

 

KÖYÜNDEN GETİRDİĞİ DUTLARI EKTİ

Mehmet Sıdık Torun’un çiftliğinde ağırlıklı olarak zeytin ağaçları bulunuyor. Çoğu Kürdistan, Türkiye, Yunanistan ve İspanya’dan Napa Vadisi’ne özel olarak getirilen zeytin ağaçlarının sayısı bini geçiyor. Vadide zeytin kültürünün gelişmesinde en önemli kişilerin başında gelen Torun, bir yandan da vadideki diğer yetiştiricilere zeytinciliği öğretiyor ve komşularına zeytin fidanları sağlıyor. Özel olarak zeytinyağı üreten Torun, bu zeytin yağından yaptığı sabunları da satışa sunuyor.

Çiftlikte zeytin dışında kendi köyünden getirttiği dut çeşitleri, Antep fıstığı, ceviz, kayısı, yenidünya, nar, incir ve badem ağaçları bulunuyor. Torun’a göre Napa Vadisi “Dersim dağlarına” çok benziyor. Hedeflerinden biri de çiftliğinde kendi topraklarına özgü bitki ve meyvelerin çeşidini ve miktarını artırmak.

Napa Vadisi’nin şarapları dünyanın en kaliteli ve pahalı şarapları arasında yer alıyor. Torun’un da zeytincilikten sonra en fazla yatırım yaptığı diğer alan üzüm yetiştiriciliği ve şarap yapımı. Cabernet Sauvignon, Zinfandel ve Sauvignon Blanc üzümleri çiftlikteki başlıca çeşitler arasında yer alıyor. Çiftlikte Adıyaman Besni’den getirtilen üzümler de bulunuyor. Torun kendi yaptığı şarapları hem misafirlerine ikram ediyor hem de perakende olarak satışa sunuyor. Dileyenler çiftlikte şarap tadım etkinliklerine de katılarak da Torun’un şaraplarından tadabiliyor.

Çiftliği imkansızlıklara rağmen nasıl sıfırdan yarattığını gururla anlatan Torun, ‘envanterini’ de şöyle aktarıyor:

“Bomboş yamaç bir ormanlık, 4 bin 200 dönüm arazi üzerine iki kilometre uzunluğunda asfalt yol ve arazi çevresinde 22 kilometreye yakın yürüyüş yolu, beş ev, bir ahır, biri zeytinyağı fabrikası, biri de şarap fabrikası olmak üzere iki fabrika, 24 bin üzüm, 10 bin zeytin ağacı, 250 dut, 150 ceviz, 40 kayısı ile fıstık, incir, hurma, nar, ayva, yenidünya, badem, kestane de dahil olmak üzere sayısız meyve ağacı, arazi içinde yüzlerce elektrik direği, 120 sokak lambası, 40 araçlık otopark ve arazinin beton bloktan çitlerini kendi başımıza yaptık.”

ÇİFTLİKTEKİ HAYVANLAR

Torunun çiftliğinde sayısız hayvan çeşidi de bulunuyor. Atlar, keçiler, tavuklar, tavus kuşları bunların başlıcalarından…

Çiftliğe özellikle hafta sonlar gelen misafirler bir yandan doğal bir ortamda bulunmanın keyfini çıkartırken, diğer yandan da şehrin gürültüsü ve stresinden birkaç günlüğüne de olsa kurtuluyor. Amerika’dan gelen Kürt misafirler de tesislerde adeta ‘memleket hasreti’ giderme fırsatı buluyor!

Torun’un vadideki komşuları arasında Hollywood dünyasının tanınmış isimleri de bulunuyor. Müzik ve televizyon ünlüleri arasında yer alan bazı isimler şöyle; 2020 başkanlık seçimlerinde de ismi geçen Oprah Winfrey, pop star Madonna, aktör Robert Redford ve birkaç yıl önce intihar eden ünlü sinema oyuncusu Robin Williams.

‘AMERİKAN RÜYASI’

Torun çiftliğinde kurulu tesisler de oldukça dikkat çekiyor. Öyle ki, araziyi kendisine satan kişi yıllar sonra çiftliği ziyaret ettiğinde gördüğü büyük değişim karşısında gözyaşlarına hâkim olamayarak şu tepkiyi vermiş, “İyi ki bu araziyi sana vermişim. Neredeyse tam bir cennet bahçesine çevirmişsin.”

Çiftlikteki yol, inşaat ve altyapının büyük bir bölümünü kendi elleriyle yapan Torun, hayalindeki çiftliğe dair planlarının önemli bir kısmını henüz hayata geçiremediğini anlatıyor. Görünen o ki önümüzdeki yıllarda çiftlik daha da gelişecek ve bir belki de Napa Vadisi için bir model olacak.

Çiftliğin misafirleri arasında ise ağırlıklı olarak Amerika’nın farklı eyaletlerinden, Türkiye’den ve Avrupa’dan gelenler var… Genelde hafta sonları için çiftlikte konaklıyorlar. Torun’un eşi Naciye Hanım da aslında profesyonel aşçı. Misafirlerine kendi çiftliklerinin ürünü olan peynir, tereyağı, yoğurt, pekmez, bal, kaymak, yumurtadan oluşan kahvaltı ve yemekler sunan Naciye Hanım, bir bakıma çiftlikte eşinin en büyük yardımcısı.

Tesiste Torun’un kendi köyünden getirttiği babasından kalan köy araç ve gereçlerinin yer aldığı ‘Kürdistan Tarım Müzesi’ de dikkat çekiyor. Burada “Kürdistan’da tarım kültürü”nü anlatan pek çok materyal yer alıyor. Torun’un çiftlikteki bir sonraki büyük projesi ise Adıyaman’daki Komagene Krallığı’ndan kalma Nemrut Tapınağı’nın benzerlerini dağın en yüksek tepesine yapmak ve misafirlerin ziyaretine açarak binlerce yıllık bir tarihi binlerce kilometre uzakta da olsa yaşatmak.

ANTER, KAYA, ELÇİ…

Çiftlikteki birçok yola ve bölgede tarihe mal olmuş Kürt şahsiyetleri ve değerlerinin ismi verilmiş. Ahmede Xanê, Seyid Rıza, Qazi Muhammed, Yılmaz Güney, Musa Anter, Yaşar Kemal, Tahir Elçi, Ahmet Kaya ve arazinin üst kısımlarında ‘Rojava’, ‘Bakur’, ‘Başur’, ‘Rojhılat’ tabelaları dikkat çekiyor.

 Torun’a göre bir insanın hayallerini gerçekleştirmek için ilk önce çok istemesi lazım. Sonra da azim ve kararlılık. En önemlisi de aynı yola baş koyduğunuz birilerinin varlığı… Torun, “Beni bugünlere getiren şey sahip olduğum değerler ve içinden geldiğim kültüre olan bağlılığım” derken de geçmişini hatırlatıyor.

Peki acaba Torun Napa Vadisi’nde gerçekleştirdiği rüyasını doğduğu topraklarda gerçekleştirebilir miydi? Dersim’de, Bingöl’de, Diyarbakır’da böyle bir çiftliği kurabilir miydi? Torun’un öyküsü aslında 90’lardan itibaren Kürt sorunundan dolayı ülkesini terk ederek uzak diyarlara yerleşen ve buralarda başarı öykülerine imza atan binlerce kişinin hikayesinden farklı değil. Torun da Kürt sorunundan kendi payına düşeni şöyle anlatıyor, “Doğduğumuz topraklarda, inandığımız değerlerle bir yaşam şansı verilmese de biz geldiğimiz yere uyum sağlamakla birlikte içinden geldiğimiz kültürü asla bir kenara bırakmadık. İnandığımız değerler uğruna göç ettiğimiz bu topraklara kendi değerlerimizi taşımaya çalışıyoruz.”

Torun, hayallerinin büyük bir kısmını gerçekleştirse de henüz yapmak istediği çok şey var. Artık Napa Vadisi’ni kendisine yurt edinen Torun, yine de doğduğu topraklarla bağını koparmıyor, aksine binlerce mil uzakta olmasına rağmen bağlarını her gün güçlendiriyor. Kendi inşa ettiği Anadolu usulü değirmen, halen üzerinde çalıştığı Nemrut Dağı modeli, Diyarbakır’dan getirdiği taşlardan yapacağı bina, memleketten getirtmek istediği Van kedisi ile kangal köpeği yakın vadede çiftliği için düşündüğü takviyelerden sadece birkaç örnek.

Amerika’daki ilk yıllarında ABD’nin en büyük ev ve inşaat malzemeleri mağazalar zinciri Home Depot’ta çalışan Torun, yıllar sonra kendi çiftliğini kurarken edindiği deneyimler ve bilgi birikimi işine epey yaramış, tıpkı çocukluğunda köyünde öğrendikleri gibi…

Bölgedeki çiftçiler ve komşular da Torun çiftini takdir ediyorlar: “Başkalarının milyonlarca dolar harcayarak yaptıklarını Mehmet Sıdık ve Naciye çifti kendi el emekleriyle gerçekleştiriyor. İnsan emeğiyle adeta bir mucize gerçekleştirmeye devam ediyorlar.”

Torun ailesi için çiftlik ve çiftlikteki tesisleri bir ‘iş’ten daha fazlası. Onlar için çiftlikleri aslında kendilerine kurdukları küçük bir dünya. Torun’un hayatı uzaklarda da olsa insan isterse başka bir dünya ve başka bir yaşamın mümkün olduğunun en güzel örneklerinden biri. Tek farkla, o da insanın kendi ülkesine ve kültürüne olan özleminin hiç bitmeyecek olması. Herhalde bu yüzden çiftliğin her köşesini memleket taşları, bitkileri ve meyveleriyle donatmaları da… Yalnızca kendileri için değil elbette, kendileri gibi memleketlerinden uzak ama bir o kadar da doğduğu topraklara özlem duyan herkes yararlansın diye…

Aerial Footage of the Destruction in Kobane City

kobane tepeden

This flying camera footage shows the horrifying destruction in the City of Kobane after ISIS attacked the city on September 15 with heavy weapons.

After Kurdish YPG and allies defeated ISIS, now the local government is trying to expedite reconstruction efforts through http://www.helpkobane.com

US Consul Espinoza: “Biji Obama” Chants by Kurds Are Important For US

John L. Espinoza US Consoul to Adana, Turkey (Photo: http://adana.usconsulate.gov/consul_general.html

John L. Espinoza, US Consul to Adana, Turkey

Commenting on the “Biji Obama [Long Live Obama]” chants by Kurds after the U.S. bombarded ISIS targets in Syria’s Kobane, U.S. Consul John L. Espinoza said it was important for them to see the support people gave to their fight.

“I cannot speak directly for the White House, but the fight against ISIS is very important for the U.S. We see defeating ISIS as being linked to us. Of course, it is very important for us that people who see our fight support us,” said Espinoza, who is the U.S. consul in Turkey’s Adana province.

Espinoza said their fight against ISIS would continue and they were discussing ways in which they could better continue the fight against the ISIS threat together with the coalition forces.

“As this threat constantly changes, we don’t know how to fight against it tomorrow. Therefore, we need to assess the threat very well and struggle with it accordingly,” said Espinoza, adding that in meetings they conducted, they learned the reconstruction of Kobane was very important and they were working on the topic together with the coalition forces and Turkey.

Source: Hurriyet Daily News

***

Please Click the Player Below for the Video

Video by DHA 

Psaki: We’ll Continue to Support the Brave Defenders of Kobani

Jen Psaki, Spokesperson of the US State Department

Jen Psaki, Spokesperson of the US State Department

Jen Psaki, Spokesperson of the State Department comments on Kobane on Daily Press Briefing of January 27, 2015:

QUESTION:  The biggest challenge in Kobani seems to be over. The Kurdish officials from Iraq and from Kobani have declared victory there.  But as you know, there are many more challenges that faces the rebels protecting the city.  Of course, they have said it officially that they don’t have ammunition – enough ammunition and stuff.  Also the civilians who want to go back to the city, when they want to rebuild the city – I’m wondering whether the United States is going to be a major player in terms of providing humanitarian and military assistance for the people and the rebels there to help alleviate the challenge that remain.

PSAKI:  Well, we have been, continue to be, have consistently been the largest provider of humanitarian assistance as it relates to the Syria conflict in the world, and that won’t change.  And certainly, as there are humanitarian needs, whether it’s in Kobani and other places, I expect that we will contribute – continue to be major contributors.

I know you’re looking ahead, but obviously the point we’re at now, so let me just reiterate this.  As CENTCOM announced yesterday, anti-ISIL forces now control approximately 90 percent of the city of Kobani, and we congratulate its brave defenders.  We’ll continue to support them as we look to the coming weeks ahead.  This is an important step in the first phase of a long-term campaign to degrade and ultimately defeat ISIL, because of the strategic value ISIL places on Kobani.

I think, broadly speaking, the fight against ISIL is far from over, but we do feel that their failure in Kobani has denied them one of their strategic objectives.  And over time, we’ve seen that they’ve not only used Kobani as a base for driving their own narrative of inevitability, but also they’ve put a lot of resources and people into Kobani as well.

QUESTION:  There is no doubt that without the United States military support, the rebels would not have been able, probably, to do what they have done.  But as you know, the United States has helped transfer weapons to those rebels.  But should we expect that they would receive more ammunition?  Because probably the United States is the only partner they can look up to now.  Turkey is not going to do that; Syrian Government is not going to do that.  Should we expect the United States to do that?  Because ISIS could, at any moment, when the airstrikes are gone, come back and recapture the town and attack the town.

PSAKI:  As I mentioned, we will continue to support the effort.  In terms of more specifics, I’d certainly point you to my colleagues at the Department of Defense.

Source: http://www.state.gov/r/pa/prs/dpb/2015/01/236800.htm#SYRIA

 

Interview with Dutch YPG Fighter Richard Jansen

Richardjns

Richard Jansen (Photo by Roel Geeraedts)

Richard Jansen is one of the Westerners who has joined Kurdish People’s Protection Units (YPG) to fight against ISIS.

In this interview Richard explains why he decided to go to Rojava and join Kurds, and his experience since he arrived there.

Richard Jansen and Australian YPG Fighter Benjamin

***

Huge Explosions in Kobane After US Air Strikes

Kobane_Exp

In this video sent from inside Kobane, US Jets Strike ISIS Positions in the city [reportedly] on November 17, 2014.

Witness in the video describe how ISIS bodies flew up to the air after the explosion. Same person says US jets stroke 5-6 times in total.

C-SPAN. C-SPAN3. Turkey’s Response to Islamic Militants

Turkey’s Response to Islamic Militants

hosted a discussion on Turkey’s response to ISIL* militants in the Middle East region and ongoing U.S. strikes against targets in Syria.

“Turkey: ISIS and the Middle East” was a program of Georgetown University’s Institute of Turkish Studies, co-sponsored by the Middle East Institute.

*The Islamic State of Iraq and Syria (ISIS), also known as the Islamic State in Iraq and the Levant (ISIL), is a militant group that has called itself the Islamic State.

https://www.c-span.org/video/?321686-1/discussion-turkeys-response-isis#

Coalition of the Unwilling: Turkey Launches Airstrikes Against Kurdish Separatists

France 24

Turkey’s swung into action with air strikes… Not against the jihadists of ISIS who are besieging the Syrian border town of Kobani, but rather against the outlawed Kurdish Workers Party.

It’s the first attack against PKK positions in Turkey since a ceasefire went into effect two years ago. This comes as Washington’s trying to persuade Turkey to allow the anti-ISIS coalition to use its Injirlik air base. Is this shaping up to be a coalition of the unwilling?

Part 1
http://www.france24.com/en/20141410-the-debate-isis-coalition-of-the-unwiling-part-two/

Part 2

http://www.france24.com/en/20141410-the-debate-isis-coalition-of-the-unwiling-part-one/