MUTLU CİVİROĞLU YORUMLADI Afganistan: Biden sıkışmış durumda

Afganistan’dan çekilme sürecinin ABD’de başarısızlık olarak görüldüğünü söyleyen Washington’da yaşayan analist-gazeteci Mutlu Civiroğlu, uçaklara sarılan insan görüntüleri ve saldırıların 2022 seçimleri öncesi Biden’ı gafil avladığını belirtiyor.

*Afganistan’da halkın ABD uçaklarına atlamaya çalıştığı görüntüler tüm dünyada hafızalara kazındı.

Taliban’ın bir anlamda kendisi için de sürpriz olan iktidarının dünyadaki yankıları sürmeye devam ediyor. 

Washington’da yaşayan analist ve gazeteci Mutlu Civiroğlu, gelişmelerin Amerika Birleşik Devletleri tarafını, özellikle ara seçimlere bir yıl kala Biden’ı oldukça zora soktuğunu söylüyor. 

Taliban belki de kendisinin bile öngöremediği kadar hızlı bir şekilde Kabil’i ele geçirdi. Bir hükümet açıklamasındaki gecikme bununla ilgili olabilir mi?

Taliban çok hızlı bir şekilde Kabil’i ele geçirdi. Bu Washington’da da büyük bir şaşkınlığa yol açtı.

Biden’ın öne göremediği Afgan ordusunun hiçbir direniş göstermeden Kabil’i Taliban’a teslim etmeleri burada büyük bir tepkiye de yol açtı.

Biden’ı gafil avlayan bu oldu. Sayıları görünürde 300 bin olan, ağır silahlarla donatılmış, ABD askerleri tarafından eğitilmiş Afgan ordusunun savaşacağı, direneceği öngörülüyordu.

Böyle olmadı, çok cılız çatışmalar dışında ülke bir nevi Taliban’a teslim edildi. Tabii ki Taliban da belki bunu beklemiyordu.

Taliban’ın taktiği insanları yanına çekmekti. Yani aşiret liderlerini, tarikatları diyalogla, anlaşarak kendi lehine çekmek ya da kendisine karşı savaşmasını önlemek şeklinde ilerledi.

Bu noktada pek çok aşiret lideri, kumandan canlarına zarar gelmemesi şartıyla Taliban’a karşı savaşmadılar.

Bu tür etkenler bir araya geldiğinde Taliban ülkeyi ele geçirdi ve gördüğümüz kaos ortamı oluştu.

Kabinedeki kriminal isimlerin anlamı

Zaten dün hükümet de kuruldu. Bu hükümet Taliban’ın söylediğinin aksine Taliban’ın çok da değişmediği görüşünü pekiştirdi Washington’da.

Çünkü kabine tamamen Taliban üyelerinden oluşuyor. Yani dışarıdan, değişik siyasi ve toplumsal gruplardan kimse yok, kadın temsiliyeti yok.

Böyle olunca da Taliban’ın “Değiştik, eskisi gibi değiliz” sözlerinin de hiçbir anlamı olmuyor.

Zaten Dışişleri Bakanlığının açıklamasında da vurgulandı, kabinede BM tarafından arananlardan FBI’ın listelerinde olanlara isimler bulunuyor.

Ama şunu söyleyebiliriz ki mevcut durumda Taliban’ın hem Avrupa Birliği hem de Amerika tarafından tanınması kolay olacak.

Özellikle Biden birkaç gün önce “Taliban’ın tanınması mı? Bu çok uzun bir hikaye” şeklinde bir ifade kullandı.

Yani ABD’nin şartları fazla, beklentileri fazla, açıklanan hükümetin de bunu karşılamadığı görülüyor.

Çünkü kabine tamamen Taliban üyelerinden oluşuyor, bu kişiler de hem BM hem Amerikan hükümeti tarafından kriminal olarak tanımlanan Hakkani ağı gibi kişilerden oluşuyor.

“Tanınmaları kolay görünmüyor”

Avrupa Birliği bir Taliban hükümetini tanımayacağını duyurdu. ABD’nin de tanımaması bekleniyor. Uluslararası çapta tanınmayan bir hükümeti kısa-uzun vadede nasıl bir gelecek bekler?

Bu noktada Avrupa her ne kadar ABD’ye göre daha olumlu bir tavır takınsa da tanınmaları kolay görünmüyor.

Şu ana kadar 100’e yakın Amerikan vatandaşının Afganistan’da olduğu biliniyor, bu anlamda Taliban ile konuşuluyor.

Uçakların uçurulmasına izin vermediği söyleniyordu. 

Öte yandan Amerika kapıları kapatmıyor, ama Dışişleri Bakanlığının dediği “söze değil, eylemlere bakacağız.”

Katar, Taliban’ın müttefiki olarak, Taliban’a birçok noktada destek olmuş ve bölgede etkili bir ülke.

Taliban öte yandan Almanya’yı diğerlerinden ayırmıştı, “Almanya’ya olan tavrımız Amerika’ya olan tavrımız gibi değil. Almanlar ülkemize hizmet etmişti, gelmelerini isteriz” gibi bir açıklamaları olmuştu.

Almanya’nın Batı dünyası içinde böyle bir diplomasi rolü var.

Amerika ile Avrupa aynı sayfada olmayabilir ama benim gördüğüm Taliban’ın tanınmasının biraz zaman alacağı.

“Tüm hükümetlerinin talana bulaşması etken”

Taliban daha ılımlı bir portre çizmeye çalışıyor. Sizce hükümet kurulumunda ve uygulamada bunun arkasında duracaklar mı?

Yine basında çıkan Taliban’ın göstericilere sert müdahalesi, bugün de ortaya çıkan birkaç gazetecinin ağır şekilde darp edilmesi gibi pratikteki durumlar yakından takip ediliyor.

Bu bağlamda bakıldığında Taliban’ın işi pek de kolay görülmüyor. Ama Taliban da bir çaba içerisinde Batı dünyasında tanınmak için. Ama görünen nokta Taliban’ın bu söylemlerinin Batı’yı etkileyemediği yönünde.

Ama şimdiye kadar ki Afgan hükümetlerinin rüşvet, yolsuzluk, ekonomik başarısızlık, beklentileri karşılayamadığı görüldü. Bunu Biden da dile getiriyor.

Geçen haftaki konuşmasında Eşref Gani ve yöneticilerine eleştiride bulunmuştu, verilen desteği ülkeyi geliştirmek yerine çalıp çırpma, rüşvet, talanla tükettiklerini belirtmişti.

Bu bağlamda Taliban’ın hem toplumsal olarak, hem tarihsel, aşiretsel olarak bölünen bir ülkeyi de toparlayabileceğni söyleyenler de var.

“IŞİD-K yeni bir kaygı unsuru”

Washington’dan görünen bu. Ama tabii ki IŞİD-K olayı Amerika’yı kaygılandırıyor.

Mahkumların serbest bırakılmaları sırasında IŞİD-K yönetici ve üyelerinin de salıverildiği söyleniyor. Ama öte yandan IŞİD-K’nin önemli birkaç komutanının da Taliban tarafından serbest bırakıldıktan sonra infaz edildiği söyleniyor.

Taliban’ın tanınma sürecinde bir şart da El Kaide, IŞİD gibi örgütlere Afganistan’da izin verilmemesi şartı. Bunu ABD ve Taliban arasındaki görüşmelerde vurgulanıyor.

Dediğim gibi açıklanan hükümet, Taliban’ın ılımlı mesajlarının çok da gerçekçi olmadığını ortaya çıkardı.

Çünkü açıklanan isimler Taliban’ın kendi isimleri. Hem de vurgulanan isimlerin sabıkalı isimlerden oluşması farklılığa yer vermeyen bir kabine olmasından dolayı bir hayal kırıklığı var.

Bu da şunu gösteriyor ki Taliban değiştik dese de bu tür örgütlerin kafa yapısının kolay kolay değişmediği görülüyor. Bu bağlamda Washington’da beklentiler fazla yüksek tutulmuyor. Temkinli bir yaklaşım var.

Amerikan hükümetinin dediği, Taliban ile ilişkiler karşılıklı çıkar üzerine olan ilişkiler.

“ABD’de güven yüzde 15 düştü”

Gelişmeler Biden hükümetine nasıl bir karne yazıyor? 

Amerikan Başkanı Joe Biden çok zor bir durumda. Çünkü Afganistan’da yaşananlar Biden’a halk desteğini azaltmış durumda.

Yakın zamana kadar anketlerde oldukça güçlü bir destek oranı vardı Biden’a ama bu çekilme sürecinde gerekli hazırlığın yapılmaması, Afganistan’ın bu kadar erken düşeceğinin öngörülememesi, gerektiğinden daha fazla askeri tahliye için tekrar Kabil’e göndermesi, Biden için çok zarar verici gelişmeler oldu.

Biden şu an için önceki başkanların karşılaştırılmasında en az desteğe sahip üçüncü başkan olarak yer alıyor.

Çünkü insanların can havliyle kaçmaları, uçak kanatlarına yapışıp uçaktan düşecek kadar zor durumda oldukları sahneler insanların kafasına kazınmış durumda.

Her ne kadar Afganistan’dan çekilme konusunda çok büyük destek vardıysa da bu çekilme sırasında hükümetin yetersizlikleri, hazırlıksız olması, Amerika’nın ülkeyi yönetirken bir anda kendi vatandaşlarını kurtarmaya çalışan bir hale gelmesi hem iç kamuoyunda ABD’nin itibarının zedelenmesi olarak okunuyor hem de Biden’in kendi kurumlarını dikkate almayarak inatlaştığı düşünülüyor.

Cumhuriyetçiler içinde olduğu kadar Demokratlar içinde de ciddi bir kesim Biden’a tepkili, Biden’ı sertçe eleştiriyor bu çekilme sürecinde yaşananlardan dolayı.

“Çekilme ‘başarısızlık’ olarak görülüyor”

Biden sıkışmış durumda. Afganistan’dan çekilme, 20 yıllık bir savaşın son bulmasına olan desteğe rağmen başarısızlık olarak konuşuluyor.

Şunu da hatırlatmakta fayda var, seneye seçim var. Biden’ın kongeredeki temsilciler meclisini kaybederek kolu kanadı kırık bir başkan olabilir.

Biden yönetimi şu anda hasar kontrolü ve zararın daha da artmaması için çalışıyor ama sürecin Biden’a verdiği zarar ortada. Burada şu an 2022 seçimlerinde daha ciddi kayıplar olmaması için çalışılıyor.

ABC televizyon kanalı ve Washington Post gazetesinin ortak yaptığı ve dün yayınlanan bir ankette insanların sadece yüzde 49’u 11 Eylül sonrası ABD’nin daha güvenli olduğunu düşünüyor. Bu oran Usame bin Ladin’in öldürülmesinden sonra yüzde 65-70’lerdeydi. Yani insanlar 20 yıllık bir savaş, dünya kadar harcanan para, 2 bin 500 askerin kaybedilmesi ve bu son tahliye operasyonlarına rağmen Amerika’nın daha güvensiz bir yer olduğunu düşünüyorlar.

Bu Afganistan’da yürütülen operasyonun çok bir güven oluşturmadığını, Usame bin Ladin’in öldürülmesiyle oluşan güvenin de yüzde 15 düzeyinde düştüğünü gösteriyor.

Bunları bir araya koyduğumuzda Biden’ın içinde bulunduğu durumu anlayabiliriz.

“Biden, topu Trump’a attı”

Biden, Salı günü yaptığı konuşmada ısrarla savundu kendi kararını, kararın uygulanmasının mecbur olduğunu, anlaşmayı Trump’ın yaptığını ve Trump’ın da Taliban’dan Mayıs sonuna kadar Amerikan askerlerine dokunmayacakları sözünü aldığını belirtti.

Biden, kendisinin bunu mecburen uygulamak zorunda kaldığını, aksi halde ABD askerlerini korumak için daha fazla takviye güç göndermesi gerekeceğini, bunun da savaşın daha çok uzaması anlamına geleceğini çünkü yaz aylarının Taliban saldırıları için en müsait aylar olduğunu vurguladı.

Yani bu anlaşmayı yapanın Trump olduğunu vurgulamaya çalıştı. Ladin’in öldürülmesinden sonra 10 yıl önce oradan çıkılması gerektiğini savundu.

“Günde 300 bin dolar para harcıyoruz, bunun meşruiyeti olamaz” savunmasında bulundu.

Çekilmenin iyi ya da kötü olacağının garantisi olamaz gibi açıklamalarda bulundu. Kendisinin eleştirilmemesi gerektiğini belirtti.

Ayrıca Afgan yöneticilerine çok sert çıkıştı, kendi ülkelerini korumak yerine ülkeyi Taliban yönetimine teslim etmelerini sertçe eleştirdi.

Amerikan askerlerinin, çocuklarının başkaları için ölmeyeceğini belirtti.

“Türkiye’nin rolü ilişkilerde avantaj olur”

Türkiye’nin tavrı ayrıca ABD-Türkiye ilişkilerine nasıl yansır?

Son olarak Türkiye’nin tavrı, Türkiye’nin son dönemlerde ABD ile yakınlaşma, Batı dünyasına yakınlaşma bağlamında birtakım hamleleri olduğu görülüyor.

Özellikle Afganistan’da Kabil havalimanının işletmesini yürütme talebi vardı ama Taliban yönetimi bu kadar çabuk ele geçirince bu gerçekleşemedi.

Ama Erdoğan ve Türk hükümet yetkililerinin açıklamalarından Taliban ile diyalogda olunduğu görülüyor.

Biden ve Erdoğan yönetimin yakınlaşma çabalarında Afganistan’ın bir tahta olarak görüldüğü imajı var burada. Her ne kadar Türkiye istediği fırsatı kaçırmış gibi görünse de Taliban’ın verdiği hem Türkiye hükümetinin verdiği mesajlar havaalanı işletmesinde hala bir rol oynayabileceğini de gösteriyor.

Bu hem Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinde yeni imkanlar yaratabilir ama Türkiye’nin Afganistan’da rol oynaması Batı dünyasının elini de rahatlatabilir.

(PT) 

https://m.bianet.org/bianet/dunya/250029-afganistan-biden-sikismis-durumda

Mutlu Çiviroğlu: ABD, tarihindeki en önemli seçime hazırlanıyor

Ruken Hatun Turhallı
BasNews – ABD’nin 3 Kasım 2020 seçimleri dünya siyasetini etkilemesi bakımından bütün kesimler tarafından ilgiyle takip ediliyor.
Seçimlerde, Demokratların adayı Joe Biden’ın mı yoksa mevcut Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump’ın mı seçileceği konusu ABD’nin iç ve dış siyasetinin şekillenmesi bakımından önemini koruyor.
Kürtler de ABD siyasetinin doğuracağı etkilerinden en fazla etkilenen halk olma bakımından bu seçime odaklanmış durumda. Donald Trump’ın Irak ve Suriye politikasızlığı nedeniyle Kürdistan Bölgesi ve Rojava Kürdistanı oldukça olumsuz etkileri oldu. Bu nedenle Kürtler çok ağır bedeller ödemek zorunda kaldı.
VOA’dan deneyimli gazeteci ve analizci Mutlu Çiviroğlu ile 8 Kasım 2016 yılı seçimlerinin 3 Kasım 2020 seçimlerinden farkını, adayların başarma şansını, ABD kamuoyunun beklentilerini, ABD seçimlerinin dünya, Ortadoğu ve Kürtlere etkisini konuştuk.
ABD’deki 3 Kasım 2016 seçimleri ile 3 Kasım 2020 seçimleri arasında ne gibi benzer ve farklı durumlar söz konusu?
8 Kasım 2016 seçimlerinde ABD tarihinde ilk kez bir kadın başkan adayı oldu. Bu seçimde ikinci defa bir kadın başkan yardımcı adayı olacak. Yine ilk kez hem siyahi hem göçmen olan birisi başkan yardımcısı adayı oluyor. Bunların dışında ABD’deki birçok siyasi gözlemciye göre bu seçim ABD tarihindeki en önemli seçimlerden birisi olacak. Çünkü buradaki en önemli husus Başkan Trump ve ekibi devam edecek mi, etmeyecek mi? Yine adayların her ikisi de ileri yaşta insanlar. Hem Trump’ın hem de Biden’in yaşları epey ileride. Dolayısıyla seçilecek başkan ABD tarihindeki en yaşlı başkanı olacak.

“ABD’de seçimler konusunda anket şirketleri de dahil uzman analistler temkinli yorumlarda bulunuyorlar”
8 Kasım 2016 seçimlerinde Trump bütün anketlerin aksine başkan seçildi. Son ana kadar Hillary Clinton’un seçileceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Ama sonuç herkesi yanılttı. Şimdiki anketlerde de her ne kadar Biden önde görünüyorsa da netleşmiş hiçbir şey yok. Anket şirketleri de dahil uzman analistler temkinli yorumlarda bulunuyorlar. Adeta sütten dili yanan, yoğurdu üfleyerek yer misali. 2016’da sütten dili yananların sayısı epeydi. Şu an genel anlamda ele aldığımızda bir belirsizliğin söz konusu olduğunu söyleyebilirim.
“Yapılan anketlerin büyük çoğunluğunda Biden yüzde 5 ile 10 arasında değişen bir farkla önde görülüyor”
Yapılan anketlerin büyük çoğunluğunda Biden önde görülüyor. Yüzde 5 ile 10 arasında değişen bir fark olduğu belirtiliyor. Ama işte ABD seçim sisteminin çoğunlukla hiçbir alakası olmadığı için oy sayısı ne kadar fazla olursa olsun kazandığın delege sayısı eksik olduğunda seçimi kaybediyorsun. Yakın seçimde Hillary Clinton, Trump’tan çok fazla oy aldı ama kazanan delege sayısı az olduğu için başkanlığı kaybetti. Ve ABD’de var olan eyaletlerde kırmızı eyaletler Cumhuriyetçileri simgelerken, mavi Demokratları simgeliyor.
“ABD seçimlerinde pembe eyaletler sonucu belirliyor”
Seçim savaş alanı olarak kabul edilen 10 civarındaki pembe eyalet ise ABD’deki seçim sonuçlarını belirliyorlar. Bu pembe eyaletler içerisinde en belirleyici olanı da Florida eyaleti. ABD seçim sistemindeki diğer önemli bir fark, diyelim ki siz herhangi bir eyalette tek bir oyla farkla bile kazandıysanız oradaki bütün delegeleri siz kazanmış oluyorsunuz. Örneğin; Florida’daki delege sayısı 29’sa ve siz Florida’da tek bir oyla farkla kazandıysanız, 29 delege sandalyesinin hepsini siz kazanmış sayılıyorsunuz. ABD seçim siteminin bütün dünya ülkelerinden böylesine farklı ilginç bir sistemi var yani. İşte bu nedenle her ne kadar genel seçim istatistiğinde Biden önde görülüyorsa da bu eyalet delege seçim sistemi nedeniyle yarışı kimin kazanacağını şimdiden bilmek mümkün değil.
“Şu ana kadar 56 milyondan fazla insan mektup yoluyla oylarını kullanmış durumda”
Ayrıca ilk kez uzaktan seçim sistemi ya da mektupla oy kullanma yöntemiyle şu ana kadar 56 milyondan fazla insan oylarını kullanmış durumda. ABD tarihinde görülmemiş bir şekilde bu kadar erken ve yüksek katılım oldu demek abartılı olmaz. Çünkü halen seçimlere yaklaşık 8 gün kalmış olmasına rağmen 56 milyon insan posta yoluyla oylarını kullandılar. Yani insanlar 3 Kasım seçim gününü beklemek istemediler.
ABD anket şirketlerinin yaptığı çalışmalara göre, pembe eyaletlerde kim daha fazla önde görünüyor?
Pembe eyaletlerde yapılan anketlere göre Biden’in önde olduğu görülüyor. Özellikle Florida’da Biden’in önde olduğu belirtiliyor. Ama bilindiği gibi bütün anket şirketleri belirli bir yanılma payı bırakırlar. Ama yanılma paylarına rağmen pembe eyaletlerin hemen hemen büyük çoğunluğunda Biden’in önde gittiği görülmekte. Ama işte biraz öncede belirttiğim gibi, 2016 seçimlerinde anketlere göre Clinton pembe eyaletlerin çoğunda öndeydi ama bazı eyaletlerde son anda Trump çok küçük farklarla kazandı ve o eyaletlerin bütün delegelerini almıştı.
ABD'de başkanlık tartışması anketi: Trump, Biden'ı yenecek! - Son dakika  dünya haberleri
ABD’deki 2016 seçimlerine dışarıdan müdahalenin olduğu ve etki edildiği yönünde çokça spekülatif haber yapıldı. Gerçeklik payı var mı? Gerçekten müdahale edile bilinecek bir sistem mi?
Seçimlere dışarıdan müdahale etme imkanı olur mu bilemem ama her ihtimale karşı Amerikan kamuoyunun bu tür ihtimallere karşı çok temkinli hareket ettiği belirgin bir şekilde görülüyor. Birkaç gün önce İranlı bazı hackerlerin bazı girişimlerinin olduğu söylendi. Fakat bütün bunlar karşısında belli bir duyarlılık, tedbir alma ve önüne geçme yaklaşımlarının olduğu net bir şekilde görülmekte. Bunun haricinde genel anlamda hem halk nezdinde hem de sosyal medya bazın da seçimlere katılım konusunda bir teşvik etme kampanyası mevcut. Örneğin Twitter, Facebook, Tik tok vb. sosyal medya kurumları bile insanları seçimlere katılım konusunda teşvik etmek için özel çaba sarf ediyorlar. Özellikle yalan – yanlış ve spekülatif haberlerin yayılmaması için çok ciddi önlemler alınmış durumda.
Trump ya da Biden’in kazanması halinde Ortadoğu siyasetlerinde ne gibi farklılıklar görülecektir?
Trump’ın kazanması halinde mevcut süregelen siyasetin devam edeceğini bekleyebiliriz. Fakat Biden’in kazanması halinde, Obama’nın başkanlığı dönemindeki siyaset ya da ABD’nin klasik Ortadoğu siyasetine dönüşünün olması ihtimali bulunmakta.
Trump yürüttüğü siyasetle ABD’yi yeniden ulusallaştırmaya çalışıyor. Global dünyadan çekilerek Amerika’nın kaynaklarını Amerika içerisinde ve Amerika halkına kullanmayı esas alıyor. Trump’ın bu siyaseti ABD’nin global rolü ile çelişkili ve çatışmalı bir durum yaratıyordu. Oysa Biden kazandığı taktirde, ABD’nin uzun dönem yürüttüğü global siyasete dönüş tekrarlanacaktır. Yani 2’inci Dünya Savaşı’ndan sonraki dünyanın büyük abisi rolüne tekrar geri dönüleceği bekleniyor Biden’le beraber. Dolayısıyla bu siyasi yaklaşım NATO, Avrupa Dünyası, Birleşmiş Milletler vb. yerlerde yine eskisi gibi öne çıkan rolünü oynaması bekleniyor.
 “Trump’ın seçilmesi halinde Erdoğan üzerinden yürüyen siyasal ilişki Türkiye açısından devam edecek”
Trump’ın tekrardan seçilmesi halinde, Trump ile Erdoğan üzerinden yürüyen siyasal ilişki Türkiye açısından devam edecek. Yani farklı bir beklentide olmak güç. Ama Biden seçilirse, Biden’İn son dönemlerde Erdoğan’a yönelik açıklamaları ve eleştirileri temelinde, yine Trump’ın geçen sene Rojava Kürdistanı’ndan çekilmeye yönelik aldığı kararlara ilişkin Biden’ın açıklamaları var ve bu açıklamalar temelinde hareket etmesi bekleniyor.
“Biden genel anlamda Kürtleri iyi bilen ve tanıyan bir siyasetçi “
Biden genel anlamda Kürtleri iyi bilen ve tanıyan bir siyasetçi. Yine senatör olduğu dönemlerde Irak’ın 3’e bölünmesini savunan birisiydi. Aynı şekilde Suriye siyasetinde Rojava Kürdistanı’nda Kürtlere karşı yapılanları haksızlık olarak gören bir tavra sahipti. Bu nedenle Biden’in seçilmesi halinde Kürtler açısından bazı beklentilerin doğacağı yönünde yaklaşımlar söz konusu. Ama baştan beridir söylediğim gibi, seçimin kim tarafından kazanılacağını kestiremediğimiz için bu yönlü spekülatif değerlendirmelere girmek istemiyorum. Ama kısaca söylediğim gibi Trump seçilirse mevcut yürütülen siyasete devam edileceği, Biden seçilirse ABD’nin geleneksel siyasetine geri döneceği bekleniyor. Ortadoğu içinde bu böyle, Biden’ın seçilmesi halinde, geri çekilme yerine Ortadoğu’da ki gücünü geliştiren ve perçinleyen bir siyasete tekrardan dönülmesi düşünülüyor.
Önceki seçim süreçlerinde adaylar arasındaki yarışta, dünyanın farklı bölgelerine yönelik siyasi yaklaşımlar yansırdı. Bu seçimlerde bu yaklaşım görülmüyor gibi.  Amerikan kamuoyu açısından bu konuda bir netlik var mı?
Doğrusu ABD kamuoyunun gündeminde bu tür konular yok. Buradaki kamuoyu, dışarıdan bakıldığında sanki bütün dünya siyasetiyle ilgileniyormuş gibi algılanıyor ama öyle değil. Oysa Amerika halkının önceliği dünya siyaseti değil. Öncelikleri; örneğin sağlık sigortası, korona virüsten korunmak, işsizlik, ya da ABD sınırları dışına yönlendirilen iş gücünün tekrardan ABD’ye getirilmesi vb. sorunlar Amerikan kamuoyunu ilgilendiriyor. Dış siyaset sanıldığı kadar Amerikan toplumunun gündeminde değil.
“ABD’deki seçmen iç gündeme odaklı”
Bu seçimde bu daha fazla kendisini dayatmakta. Özellikle korona virüs salgınının en fazla ABD’yi vurması, son dönemlerde belirgin bir artış gösteren şiddet olayları, toplumsal gösteriler ve rahatsızlıklar, anayasa mahkemesine yeni bir yargıcın atanması gibi konular Amerikan halkının daha fazla ilgilendiği konular. Zaten mevcut ABD’deki Trump yönetiminin de yıllardır uğraştığı, Amerika halkını kendi kabuğuna çekme siyaseti ile ABD’nin uluslararası siyaseti zaten geriye çekilmişti.
“Trump’ın seçmen tabanı ABD’nin askerleri çekme kararından memnun”
Zaten Başkan Trump’ın açıklamalarını hatırlarsanız, Suriye’den askerleri çekme kararı alırken, neden biz Suriye çöllerinde kendi askerlerimizi bulunduruyoruz demişti. Neden bu kadar para harcıyoruz, bu kadar masraf yapıyoruz yaklaşımındaydı. Aynı mantıkla, Afganistan, ırak ve Almanya’ya da gösterildi. Oradan da askerler için çekilme kararı alındığında yaklaşım aynıydı. Zaten önceki seçim vaatlerinde, başkan olduğu taktirde dışarıda olan bütün askerleri evlerine getireceğini söylemişti ve bunu gerçekleştiriyor. Tabanı da bundan gayet memnun ve mutlu.
ABD’de 3 Kasım tarihinde gerçekleşecek seçimlerde, sonuçların hemen belirlenemeyeceği ve belli bir zamana sarkacağı söylentiler var. Böyle bir durumun yaşanması mümkün mü?
Tabi ki var. Şundan dolayı; ABD’nin birçok yerinde mektupla oy kullanılıyor. Yani 3 Kasım öncesi oy kullanabiliyorsunuz ama seçim tarihi dolmadan sayım işlemine başlayamıyorsunuz. Aynı şekilde oyların açılması ve sonuçların birbirine yakın olması halinde yurtdışından gelen oyların sayımlarının beklenmesi gerekiyor. O nedenle 3 Kasım gecesi hemen sonuçların netleşmeme ihtimali var. Ama diyelim ki bir adayın genel anlamda oy oranı ve delege sandalye sayısı diğerinden belirgin bir şekilde fazla ise zaten aynı gece durum netleşir ama değilse, dışarıdan gelen oylar ve yine sayılmamış diğer oylar netleşmeden belki öbür gün belki de 3 gün boyunca hiçbir aday kazandığını ilan edemeyebilir. Çünkü normal bir seçim ortamı ve yöntemi değil. Yani bugün seçim oluyor, siz gidip oy kullanıyorsunuz ve süre dolduktan sonra sayım başlıyor. Oysa bu seçim sisteminde en son mektuplar gelene kadar bekliyorsunuz ve sayım yönteminde de farklılık oluşuyor. Ama şu ana kadar seçim sistemi güvenliği konusunda ne kamuoyunda ne kurumlar bazında ciddi bir zafiyet olduğuna dair bir durum söz konusu değil.

https://www.basnews.com/tr/babat/643867