Gazeteci Mihemed Hesen ile Haseke’deki Durumu Görüştük

Hasake

Haseke’de bulunan gazeteci Mihemed Hesen ile şehirdeki son durumu görüştük

Haseke’de birkaç gün boyunca YPG ve Esad rejimine bağlı güçler arasında çatışmalar yaşandı. Şu an orada son durum ne?

Mihemed Hesen: YPG ve rejim arasındaki çatışmalar karşılıklı olarak iki gün önce durdu. Rejimle hareket eden birkaç grup vardı, bunlardan biri şehirdeki Arapların oluşturduğu Mukanain, diğeri de İran rejimine bağlı Muhawir. Haseke Belediyesi’nin Kürt çalışanları birkaç gün önce gaz dağıtırken Mukanain grubunun üyeleri tarafından tutuklandılar. YPG bu tutuklamayı kabul etmedi ve taraflar arasında çatışmalar başladı. Suriye rejiminin denetiminde olan Sabax, Xoşman gibi mahalleler ve Talebe bölgesi YPG güçlerinin kontrolü altına geçti. Yine İtfaiye tarafları da YPG’nin kontrolüne geçti ve çatışmalar sonucunda 2 YPG savaşçısı, 7 Asayiş üyesi şehit düştü, 2 sivil yaşamını yitirdi.

Miheme dHesen

Yakından takip ettiğimiz bu çatışmalarda dikkatimizi çeken bir şey var ki o da bu savaşın Suriye rejiminin savaşı değil İran’ın savaşı olmasıydı. Kanas silahı çok iyi kullanan keskin nişancılar vardı, Salihiye, Mufti, Tilhacer gibi Kürt mahallerine havan topuyla saldırıyorlardı. Yine, Suriye rejimi tankları ve uluslararası anlaşmalara göre yasak silahları da bu çatışmalarda kullandı.

Haseke’de daha önce de Kürtler ve rejim arasında çatışmalar yaşanmıştı. Yaşanan son çatışmaların önceki çatışmalardan farkı ne?

Mihemed Hesen: Bu sefer çatışmalarda Muhawir de var. Muhavir üyeleri İran rejiminden ve Lübnan Hizbullah’ından kişiler. Bunlar birkaç ay gelip Haseke’ye yerleştiler. Daha önce Haseke’de YPG ve rejim ile ona bağlı Mukanain arasında yaşanan çatışmalarda rejim ile Mukanain YPG karşısında duramayıp, bir iki gün içinde geri çekiliyordu. Fakat bu sefer dışarıdan kimseler de vardı çatışmalarda. Bu biraz da bilinçli bir şekilde yapıldı. Suriye rejimi Haseke’de demografik değişiklikler yaratmak istedi. Bilindiği üzere Kobanê’de Suriye rejimi Kürtleri Kobanê’den çıkarmak için IŞİD’in desteğini aldı. Haseke’de Suriye rejimi Mukanain ve Muhavir’i kullandı ve çatışmalarda evlerine rastgele atılan havan toplarının düştüğü birçok Kürt Haseke’yi terk etti.

Değindiğiniz bu Muhavir konusu önemli bir konu. Rejimin Haseke’de gücünü artırmak için savaş tecrübesi olan bu kişileri kullandığını iddia ediyorsunuz. Gözlerinizle gördüğünüz Muhavir üyesi oldu mu, hangi kaynaklara dayanarak Haseke’de İranlıların olduğunu söylüyorsunuz?

Mihemed Hesen: İki ay önce hem Arap hem de Kürt haber sitelerinde bazı Hizbullah gruplarının İran’dan Haseke’ye geldikleri yazılmıştı. Hatta çıkan haberler arasında gelen grupların YPG’yi eğitmeye geldikleri gibi bir yalan haber de çıkmıştı. İşte iki ay önce Haseke’ye gelenler çıkan çatışmalarda yerlerini aldılar. YPG ve Asayiş güçleri onları Kürt mahallelerine yaklaştırmıyorlar. Herkes bazılarının Kürtler ve Araplar arasında ırkçılık üzerine bir savaş çıkarmak istediğini biliyor.

Peki, Suriye rejimi bu planında başarılı oldu mu?

Haseke’de Salihiye, Mufti, Tilhacer, Kellafê gibi Kürt mahalleri var. Yine şehir merkezinde de bazı yerlerde Kürtler var. Kürt halkı belediyeyle birlikte gaz ve ekmek dağıtıyorlar. Bu arada su dağıtım merkezinin YPG’nin kontrolünde olduğunu belirtelim. Genel olarak hayat normal seyrinde devam ediyor diyebiliriz. Fakat çatışmaların başlamasından itibaren ilk iki gün Suriye rejimi sert bir şekilde Kürt mahallelerine saldırdı. Bu saldırılarından dolayı Hasekeli Kürtler Qamişlo ve Amude taraflarına doğru gittiler.

hesekeClipboard02

Bugün demokratik özerkliğin yıldönümü. Bu demokratik özerklikte bölgenin Arapları, Süryanileri, Ermenileri var. Suriye rejimi halkın iradesiyle oluşturulan demokratik yönetimden rahatsız ve onu bozmaya çalışıyor. Fakat saldırılarının bu yönetim üzerinde herhangi bir etkisi yok. Rojava yönetimi bugün ikinci yılına giriyor.

İki gündür herhangi bir çatışma olmadığını belirttiniz. Basında çıkan bazı haberlere göre bir takım görüşmeler yapmaları için Şam’dan bir heyet gönderilmiş. Askeri ya da siyasi bazı önemli kişiler Kürtlerin eline esir düşmüş olabilir mi, ne dersiniz?

Mihemed Hesen: İnternete düşen bu tür haberlerin teyit edilmiş bir tarafı yok. Bazıları bazen Ali Memlük esir düşmüş diyor, bazıları başka isimler veriyor. Bir gazeteci olarak takip ettiğim kadarıyla henüz herhangi bir görüşme yapılmamış. Bölgede yaşayan halkların zarar görmemesi, çatışmaların durması ve Haseke’yi terk eden insanların bir an önce evlerine dönmeleri için görüşmelerin yapılmasını da şahsen doğru buluyorum.

Kimi uzmanlar Haseke’de yaşanan çatışmaları Kobanê’ye bağlıyor. Rejimin bu çatışmalarla Kobanê’de IŞİD’e karşı büyük bir başarı elde eden YPG’yi durdurmak istediğini söyleyenler olduğu gibi IŞİD ile rejim arasındaki bağlantıyı anlamakta güçlük çekenler de var. Siz de rejim ile IŞİD arasında bir ilişkinin olduğunu iddia ettiniz, bu nasıl bir ilişki?

Mihemed Hesen: Bugün demokratik özerkliğin yıldönümü ve önceki gün Miştenur Tepesi YPG’nin eline geçti. Haseke’deki saldırılar da birkaç gün önce başladı. IŞİD ile rejimin birbirleriyle bağlantıları var bu çok da şaşırılacak bir şey değil bence. Haseke’deki saldırılar başlamadan dört gün önce IŞİD’i destekleyen Arap aşiretleri ile rejim arasında Haseke’de geniş çaplı bir toplantı yapılmıştı. Bölgedeki halklar arasında mezhebe ve ırka dayalı, özellikle de Kürtleri zor durumda bırakacak bir savaşı amaçlıyorlardı. Bilindiği üzere Hristiyanların bir kısmı rejim tarafında bir kısmı da demokratik özerklik, onlara kimse bir şey yapamaz.

YPG ve Asayiş’ten ve sivil Kürtlerden hayatını kaybedenler oldu. Peki, öldürülen rejim askeri sayısı hakkında bir bilginiz var mı?

Mihemed Hesen: Birkaç üst rütbe generalleri şu an YPG’nin elindeler. Önceki gece Mukanain grubundan üç kişi öldürüldü. Bunun dışında yaklaşık 50 Mukanain ve rejim askeri de YPG’nin elindeler.

Kürtler’in IŞİD’e Karşı Mücadelesinde YPG’nin Rolü

07_19_21_06_

Mutlu Çiviroğlu https://twitter.com/mutludc

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Musul’daki Irak Ordusu’na ait depolarda çok miktarda gelişmiş Amerikan mühimmatını ele geçirdikten sonra, elinde bulundurduğu toprakları oldukça genişletti.

Son zamanlarda IŞİD ve Kürtler arasında Suriye’nin sınır kenti Rabia’dan Şengal’e ve Kerkük’ten Celawla’ya kadar birçok cephede şiddetli çatışmalar yaşandı. Peşmergelerin bazı önemli cephelerden geri çekilmesi IŞİD’in yayılmasına yol açarken, PKK ve YPG’nin desteği ve ABD’nin hava desteği ile peşmerge kaybettiği birçok bölgeyi yeniden kontrol altına almaya başladı.

Kürt yetkililer, IŞİD’in hızlı ilerleyişinin, ele geçirdikleri yüksek teknolojik üstünlüğe sahip Amerikan silahlarının peşmergenin kullandığı silahlardan daha üstün olmasından kaynaklandığını belirtiyor. Bu nedenle, Kürt yetkililer IŞİD’e karşı etkili bir şekilde savaşabilmelerini sağlamak için Washington ve Batı’dan yüksek sesle silah taleplerini dile getirdiler. Her ne kadar ABD Kürtlere ağır silahlar vermek konusunda çok istekli olmasa da, son günlerde Kürtlere bir miktar mühimmat gönderildiğinin belirtildiği raporlar var.

Birçok uzman tekrar tekrar IŞİD’in nasıl sürekli olarak kontrolü altında bulundurduğu toprakları genişlettiği ve nasıl hiç kimsenin gerçekten onlara karşı etkili bir şekilde savaşamayacağı hakkında yazıyor. IŞİD’in Irak ve komşu ülkeler için arz ettiği tehlikenin çok ciddi olduğu ve bunun uluslararası düzeyde dikkatleri çekmesi gerektiği doğrudur, ancak, şimdiye kadar hiç bir askeri gücün bunları durduramadığı söylemi gerçeğe uygun değil.

Rojava Kürtlerinin büyük bir çoğunluğunun artık ulusal savunma gücü olarak gördüğü Halk Savunma Güçleri (YPG), IŞİD’e karşı halan devam eden çok başarılı bir savaş verdi. IŞİD, Esad rejimine birçok kayıplar verdirmiş ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve diğer radikal grupları da kendi otoritesini kabul etmeye zorlamış olsa bile, YPG IŞİD ile girdiği her askeri mücadelede onları yenmiş ve IŞİD’in Rojava’da yeni topraklar elde etmesini engellemiştir.

YPG bir süredir Suriye’nin kuzeyinde üç ayrı Kürt bölgesini askeri açıdan kontrol ediyor. Afrin, Kobane ve Cezire’de iki yıldan daha fazla bir süredir Kürtler ve diğer topluluklar için görece huzurlu ve istikrarlı bir alan sunuyor. Yakın zamanda YPG, IŞİD’in Irak’ın Musul kentine komşu olan stratejik öneme sahip Haseke şehrine doğru ilerleyişini engelledi. Eğer YPG’nin bu başarılı müdahalesi olmasaydı, IŞİD Haseke ve Musul bölgelerini birleştirip bu iki bölgeyle de ortak sınırı bulunan Türkiye ve Suriye için daha büyük bir tehlike arz edecekti.

Hasakah_Asayish_Parade (1)

İŞİD ve YPG arasındaki diğer önemli çatışma alanlarından biri de resmiyette Ain al-Arap olarak bilinen Kobane bölgesi. Geçen Haziranda, IŞİD Musul’dan getirdiği tanklar ve zırhlı araçların da olduğu Amerikan Humvee’lerle desteklediği bir taarruz gerçekleştirdi. Yeni silahlar ve daha kalabalık bir güçle YPG’yi ezmek istemesine rağmen, IŞİD şehri ele geçirmeyi başaramadı ve büyük kayıplar verdi. Böylece, Kobane’yi IŞİD’in merkezi konumundaki komşusu Rakka’yla birleştirme planı başarısızlığa uğradı.

IŞİD, Musul’u ele geçirdikten hemen sonra zengin petrol kaynakları olan Kerkük’ü de kontrol etme çabasına girdi. Ne var ki, Kurdistan Yurtseverler Birliği (KYB) peşmergeleri zaman kaybetmeden harekete geçti ve şehrin IŞİD’in eline geçmesini engelledi. Iraklı Kürtlerin YPG’den destek istediğine dair raporlar oldu ama yakın zamana kadar bu raporlar resmi olarak kabul edilmedi. 10 Ağustos’ta, YPG Sözcüsü Polat Can kendi resmi Twitter hesabından YPG’nin özel anti-terör birliklerinin bir aydan beridir Kerkük ve Celawla’da peşmergeyle birlikte IŞİD’e karşı savaştığını duyurdu.

IŞİD, Irak’a yönelik saldırıları arttıktan sonra, YPG, 2 Ağustos’ta Rabia sınır kapısını korumak için Irak’a girdi. Can’a göre bu hareket Irak Kürtlerinin talebi üzerine peşmergelerle koordinasyon içinde yapıldı. Bir kaç gün devam eden şiddetli çatışmaların ardından YPG önce sınır kapısını ve ardından Rabia kentinin kontrolünü ele geçirdi.

Bu iki videoda YPG savaşçılarımın ve peşmergelerin Rabia yakınlarında beraber görüntüleniyor.

***

***

Şu anda Irak’taki Rabia, Şengal ve Kerkük’te IŞİD’e karşı aktif olarak savaşan yüzlerce YPG savaşçısı var. Şunu da belirtmekte yarar var; HPG de Irak’ta peşmergelerden ve yer yer de YPG’den destek alarak savaşıyor ve birçok cephede çatışmalara öncülük ediyor. İnternette yayınlanan bir videoda peşmergelerin, kendilerini kurtardıkları için YPG’ye teşekkür etmesi de bu durumun bir göstergesi.

Şöyle bir ironik durum da var ki; PKK, ABD’nin terörist listesinde olmasına rağmen, Washington’la aynı saflarda ciddi bir tehdit oluşturmaya başlayan IŞİD’e karşı savaşıyor. David L. Phillips gibi önde gelen Amerikalı uzmanlar Washington’un PKK’yi bu listeden çıkarması için iyi bir dönem olduğuna inanıyor. Nitekim PKK’nin ABD ve peşmergeyle beraber IŞİD’e karşı savaşta öncü olduğu gerçeği bu tür çağrıları daha da güçlendiriyor. Amerikan Wall Street Journal gazetesi de iki gün önce bu konuda ilginç bir yazı yayınlandı. Hatta geçen hafta, Beyaz Saray’ın PKK’yi terör örgütleri listesinden çıkarması için internet üzerinden bir kampanya başlatıldı.

Son zamanlarda sosyal medyada PKK savaşçılarının Irak Kürtleri tarafından kurtarıcı kahramanlar olarak sevinçle karşılandığını gösteren birçok görüntü dolaşıyor.

Iraklı Kürt uzmanlara göre bunun sebebi örgütün gelişmiş askeri yeteneklerinin ve uzun yıllara dayanan gerilla savaşı deneyiminin IŞİD’in ilerleyişini durdurabileceğine olan inanç. Buna karşın peşmergenin genel olarak yeterli eğitim ve etkili askeri bilgi ve beceriden yoksun olduğu hatırlatılıyor.

Zaten yerel medya, örneğin bağımsız NRT TV, PKK savaşçılarının Mahmur gibi stratejik öneme sahip bir kentin kurtarılmasında kritik bir rol oynadığını duyurdu. Bilindiği gibi Erbil’e yarım saat sürüş mesafesinde olan Mahmur düşseydi, IŞİD için Kürdistan Bölgesi başkentini almanın önü de açılmış olacaktı.

YPG’ye gelince, belki de oynadığı en önemli rol yakın zamandaki krizde Şengal’de dağda mahsur kalan binlerce Ezidi Kürt sivili kurtarması oldu. IŞİD, Şengal ve Kürdistan Bölgesi arasındaki bağlantıyı sağlayan tek yolun kontrolünü ele geçirince, YPG savaşçıları, IŞİD’in çemberlerini kırıp Ezidi siviller için bir güvenli geçit koridoru açmayı başardı. Bu gelişme sayesinde, on binlerce Ezidi çocuk, kadın ve yaşlı Duhok, Zaxo ve diğer güvenli bölgelere YPG’nin askeri desteği eşliğinde ulaşabildiler. Binlerce Ezidi aile Rojava’daki Cezire Kantonu tarafından açılan Derik yakınlarındaki Newroz Kampı’nda kalmayı tercih etti. 9 Ağustos’ta yerel hükümet sözcüsü Ciwan Mihemed AP’ye Newroz Kampı’nda 15 bin kişinin olduğunu söyledi. Rojava’da benim konuştuğum bazı yerel kaynaklar da bazı Ezidi ailelerin Serekaniye ve Tirbespi’deki akrabalarının yanına gittiklerini de söylüyor.

Ezidilerin kendi ifadelerine göre, tanınan Ezidi kanaat önderi Qasim Şeşo vb. kişilrin öncülük ettiği yerel Ezidi birliklerinin yanı sıra YPG (ve daha sonra da PKK savaşçıları ve peşmergeler) İŞİD’e karşı savaşıyor.

Her ne kadar yukarıda bahsedilen Kürt güçleri ve ABD’nin havadan yardımları sayesinde kayda değer bir ilerleme sağlanmışsa da, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve yerel kaynaklar halen dağlarda kalan binlerce işinin açlık, susuzluk ve hastalıklarla karşı karşıya olduğunu belirtiyor.

On yıllar süren savaş deneyimlerine dayanan usta komutanlarının olması YPG’ye gelişmiş askeri yetenekler sağladığı muhakkak. Bunun yanı sıra, savaşçılarının sıkı disiplinli olması da YPG’ye önemli bir avantaj sağlıyor.

YPG Female

Kadınların YPG’ye aktif katılım gösteriyor olması da vurgulanması gereken başka bir nokta. Ortadoğu gibi kadınların ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü bir bölgede, Kürt kadınları görece daha iyi bir statüye sahipler. Kadın Savunma Birlikleri ya da YPJ olarak adlandırılan YPG’nin kadın güçleri, birçok kadın tarafından kendi bilgi ve yeteneklerini gösterebilecekleri ve geliştirebilecekleri bir platform olarak görüyor. Kürt kadın savaşçıların birçok şiddetli çatışma cephesinde ön saflarda olduğu bir sır değil. YPJ’nin Kürt kadın savaşçıları IŞİD’e karşı ‘efsanevi keskin nişancılar’ olarak adlandırılıyor. Zaten IŞİD üyeleri de birçok defa basına yansıdığı gibi bu kadın savaşçıların tarafından öldürülmekten çok korkuyorlar çünkü o durumda ‘cennete’ gıdemiyorlar.

YPG’nin başarılı olmasının bir diğer nedeni de savaşçılarının çoğunun belli bir ideolojiye inanan, politik açıdan bilinçli insanlardan oluşması. Bu savaşçılar kendi insanlarını ve şehir ve kasabalarını korumak için oldukça yüksek motivasyona sahipler. Zaten YPG’nin sahip olduğu en etkili silahlardan biri arkasındaki bu güçlü halk desteği. 15’den fazla siyasi partinin bulunduğu parçalı Rojava’da YPG halkla sıkı bağlar kurmuş görünüyor. Benzer şekilde Irak’ta da, özellikle de son zamanlarda büyük travma yaşayan Ezidi toplumunun her fırsatta güçlü bir şekilde saygı ve minnet duygularını dile getirdiği YPG, burada da halkla aynı bağı kurmayı başarmış görünüyor. Kürdistan Bölgesi medyasının büyük çoğunluğu da YPG savaşçılarından övgüyle bahsedip onların IŞİD’e karşı verdiği savaş için övgüler diziyor.

IŞİD tarafından yaratılan bu kaotik atmosferin, Kürtleri kendi düşmanlarıyla savaşlarında bir araya getirmek gibi olumlu bir yanı da oldu. KPD, PUK, Goran, PKK, PDK-I, PJAK hepsi beraber birçok cephede bütün Kürt şehirlerini savunmak için IŞİD’e karşı savaştılar ve halen de savaşıyorlar. Kürtler, IŞİD’in Kürdistan ve bölge için ne kadar büyük bir tehlike arz ettiğinin farkındalar ve bu doğrultuda IŞİD’e karşı daha etkili savaşabilmeleri için uluslararası toplumdan daha iyi silahlar talep ediyorlar.

Başkan Obama’nın hava saldırılarıyla destek verme kararı,  Kürtler açısından moral üstünlük sağlamanın yansıra, IŞİD için de caydırıcı bir faktör olduğu gerçek. İçinde geçmekte olduğumuz bu kritik dönemde bu gelişme aynı zamanda Batı’ya, Kürtlerin, Ortadoğu’da güvenilir bir müttefik olduğuna ve desteklenmeleri gerektiğine dair bir mesaj da gönderiyor. YPG ise iki yılı aşkın bir süredir Rojava’da, şimdi de Irak’ta IŞİD’e karşı verilen mücadelede hayati önem taşıyan bir rol oynadığı için Batı’nın desteklemesi gerekenler arasında ön sırada yer alıyor. Zaten CNN, BBC, Al Jazeera başta olmak üzere uluslararası basın bu son krizde YPG’nin rolüne sıkça vurgu yapmakta ve on binlerce Ezidi vatandaşın YPG savaşçıları tarafından kurtarıldığını haber ve yorumlarında dile getirmekteler. IŞİD karşısındaki başarılarını Rojava’dan sonra Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde de ispatlayan ve uluslararası alanda da tanınmaya başlayan YPG’nin ismini önümüzdeki süreçte daha da duyulacağı kesin. Dileğimiz daha önce YPG ile yakın ilişkiler kurma konusunda istekli görünmeyen Türkiye’nin de bu değişen durumu iyi görüp, IŞİD karşısındaki en güçlü yapı YPG ve de Rojava ile sıcak ilişkiler geliştirmesi.

12 Ağustos 2014

YPG Olmasaydı Musul’da Yaşananlar Haseke’de de Tekrarlanacaktı

 

 

 

Demoratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Diplomasi Sözcüsü Dr. Abdulkerim Omer ile Haseke’yi Kontuk

Abdulkerim_Omer

“Haseke şehri şu an tamamıyla YPG güçlerinin elinde.  Şu an itibarıyla Haseki’de bir huzur ortamı var. YPG, IŞİD’ın Haseki’yi işgal etmesine engel oldu.  Eğer YPG olmasaydı Musul’da yaşananlar Haseke’de de tekrarlanacaktı.”

 Mutlu Çiviroğlu https://twitter.com/mutludc

Sayın Omer Haseke’deki saldırı ve çatışmalar kaç gündür devam ediyor? Şehrin şu anki durumu nedir? Şu anda şehir kimin kontrolünde? 

IŞİD, Kobanê’de uğradığı yenilgi üzerine bu kez de Cêzire Kantonu’nun Haseke kentine saldırdı. IŞİD, Musul’dan ele geçirdiği ağır silahlar ve bölgedeki bütün gücüyle Haseke’ye saldırdı. Ama YPG bu saldırılara sert cevap verdi. Biz Haseke’yi demokratik özerkliğini ilan eden Cêzire kantonunun bir parçası olarak gördüğümüz için YPG Haseke’de güvenliği sağlamak için bütün güçlerini seferber etti. Rejim ordusu saldırıların daha ilk günlerinde fazla direnemeden geri çekildi. Şu anda da Haseke’nin tamamı YPG tarafından korunuyor. IŞİD kente giremedi, istediği gibi insanları korkutup kaçıramadı da. Şimdiye kadar kenti terkeden hiç bir sivil yok. Artık herkes biliyor ki YPG Rojava’nın 3 kantonunu da Kürdistan’ın 4 parçasındaki Kürtlerin de desteğiyle bütün saldırıları karşı tek başına koruyacak güçtedir. Özellikle Kuzey Kürdistan halkının çizilen sınırları parçalayarak Rojava halkının yanında olduğunu göstermesi ve Rojava’ya geçen Kuzeyli Kürt gençleri buradaki halkın moralini çok yükseltti.

Peki, rejim güçleri nerede? Neden IŞİD’e karşı bu kadar pasif kaldılar?

Gördüğümüz kadarıyla rejim güçleri arasında bir korku ve umutsuzluk hâkim. Üç yıldır kışlalarından çıkamayan askerler var. 121. Alayı da kendi elleriyle IŞİD’e teslim ettiler. Zaten Haseke’de kontrolün YPG’de olmasındansa IŞİD’in elinde olmasını isteyenler var.

 

YPG daha ne kadar şehri koruyabilir? Bunun için yeterli gücü var mı?

 

IŞİD en başından beri bölgedeki ülkelerin ve güçlerin desteğiyle hareket ediyordu. Kobanê ve Cêzire Kantonlarına yönelik saldırılar aynı güçlerin istekleri doğrultusunda gerçekleşti. Ama biz halkımızın iradesi ve desteği ile bu saldırılara gerekli cevabı vermeye devam edeceğiz.

 

Haseke’deki Arapların ve Hristiyanların durumu ne? YPG’nin kenti kontrol etmesine nasıl bakıyorlar?

Dediğim gibi Haseke’de hiç kimsenin güvenliği tehlikeye girmedi. Hem Kürtler hem de Araplar, YPG’nin kenti kontrol etmesinden sonra evlerinde kalabildiler. Kimse şehri terkedip mülteci durumuna düşmedi. YPG herkesin güvenliğini sağlayabiliyor. Zaten şimdiye kadar da YPG özgürleştirdiği yerlerde hasar gören evleri onarıyor, ya da yeniden yapıyor. Çete saldırıları karşısında evlerini terkeden Araplar YPG’nin köylerini, kasabalarını özgürleştirmesinden sonra tekrar evlerine dönebildiler. Buradaki Araplar da bunu biliyorlar. Arap halkı da YPG’ye güveniyor. Arap gençlerinden de YPG’ye katılımlar çok fazla. Rojava Kürdistan’ındaki bütün halklar YPG’yi meşru ve güvenilir bir güç olarak görüyor. Kantonların ilanında da Kürtlerle beraber Arap ve Süryani de yer aldılar.

Haseke’nin önemi nerden kaynaklanıyor? Neden hem Rojava hem de Kurdistan Bölgesi için bu kadar büyük bir stratejik önemi var?

Biz Kobanê için demiştik ki eğer Kobanê işgal edilirse bütün Rojava işgal edilir. Haseke için de aynısını söyleyebiliriz. Haseke’nin işgal edilmesi planı, Cêzire Kantonu’nun işgal edilmesi planının ilk aşamasıydı. Haseke’nin savunması demek Cêzire Kantonu’nun savunması demek, Rojava’nın savunması demek. Biz Rojava’nın savunulmasından bahsederken aslında bütün Kürdistan’ın savunulmasından bahsediyoruz.

Eğer Kobanê ve Haseke düşerse, Kerkük de düşer Celawla da düşer. Bir an önce Kürt Ulusal Kongresi toplanmalı ve Kürdistan’ın karşı karşıya bulunduğu bu tehtide karşı bütün partiler ortak hareket etmeli. Rojava devrimi Kürt halkının 100 yıllık mücadelesinin zafere ulaşması demektir. Kobanê’nin, Haseke’nin stratejik önemi, Kürt halkının birliğinin sağlanması için taşıdıkları önemin büyüklüğündendir. Kürt halkının birliği, sadece Irak ve Suriye’nin değil, bütün Ortadoğu’nun demokratikleşmesi için hayati öneme sahiptir.

IŞİD Neden Sürekli Kobanê’ye Saldırıyor?

Kobane_Civilians
Irak ve Şam İslam Devleti’nin ele geçirmek istediği Kobanê’nin büyük bir önemi buluyor. Musul’da ele geçirdiği ağır ve gelişmiş silahları kullanan IŞİD’in bu kente girmesi demek hem doğu hem de batıdan geniş hareket alanı bulması anlamına gelecek.

Haber: MUTLU ÇİVİROĞLU / Arşivi

RADİKAL – Irak’ta Musul’u ve diğer birkaç bölgeyi ele geçiren Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) yeni ismi ile İslami Devlet (IS) 2 Temmuz’da Kobanê’ye büyük bir saldırı başlattı. 10 tank ve başka ağır araçlar tarafından desteklendiği bildirilen bu saldırılarını Kobanê’nin batısındaki bir kaç köy, özellikle de Cerablus için stratejik değeri olan Zormixar bölgesinin etrafında yoğunlaştırdı.

Son saldırıların önemli bir farkı ise IŞİD’in geçen haftalarda Musul ve çevresinde elde ettiği ağır ve gelişmiş silahları ve kullanmasıydı. Hatta yakın dönemde IŞİD’e dahil olan bazı Saddam dönemi Iraklı subayların da Kürtlere karşı saldırıları yönettikleri YPG kaynaklarınca dillendirilmekte. Durum böyle olunca Suriye ’yi yakından takip eden uzmanların merakla sordukları soru, YPG’nin böylesi gelişmiş silahlarla yapılan saldırıları püskürtüp bölgeyi elde tutacak imkânlarının olup olmamasıydı.

IŞİD gerçekleştirdiği 3.000 ‘den fazla havan saldırısından sonra, YPG güçleri Cuma günü Zormixar ve diğer köylerden çekildi. YPG’nin taktiksel bir hamle olarak duyurduğu bu geri çekilme, akıllara ‘bir yenilgi mi ?’ sorusunu getrdi. İki taraf arasındaki şiddetli çatışmaların ardından YPG güçleri Cumartesi günü Zormixar’ın yanı sıra Xirabato, Ziyaretê ve Cedide köylerini geri almayı başardı. Şu anda bazı küçük çaplı çatışmaların devam ettiği fakat bölgenin YPG’nin kontrolü altında olduğu ve oradaki halkın moralinin yüksek olduğu bilgisi geliyor.

YPG Basın Merkezi 6 Temmuzda yaptığı açıklamada IŞİD saldırılarının kırılmış olup 200’e yakın IŞİD savaşçısının öldürüldüğünü duyurdu. Yerel kaynaklar da bu sayıyı doğruluyor. Tarlalarda gömülmeden bırakılan IŞİD’e ait birçok cesedin içinde sarı saçlı ve beyaz tenli olanlarının da bulunduğu belirtiliyor. YPG’nin açıklamalarına göre son saldırılarda 20 civarında savaşçının hayatını kaybettiği görülüyor. Yine, IŞİD’e ait 2 tank ve birkaç ağır aracın YPG tarafından tahrip edildiği, birçok silah ve mühimmatın de ele geçirildiği YPG açıklamalarında dile getirilmekte.

 

IŞİD NEDEN SÜREKLİ KOBANÊ’YE SALDIRIYOR?

Bu saldırıların birçok nedeni var. Birincisi IŞİD Musul ve Irak’taki diğer şehirlerde elde ettiği başarılardan güven alarak Suriye toprakları üzerindeki kontrolünü de genişletmek istiyor. Bunun dışında Kobanê, şu an IŞİD’in kontrolünde bulunan Girespi (Til Abyad), Cerablus ve Rakka’nın ortasında bir ada gibi duruyor. Kobanê’yi bu kendi kontrolü altındaki bölgeleri birbirine bağlamak için ve de yeni ilan ettiği “İslam Devletinin” bir parçası yapmak istiyor. Böylesi önemli bir şehrin kontrolünü ele geçirmesi demek, hem doğu hem de batıdan geniş hareket alanı bulması anlamına gelecek, yeni topraklar ele geçirmesini kolaylaştıracak.

Bunun dışında, Kobanê’nin ele geçmesiyle beraber Urfa’nın Suruç ilçesindeki Mürşitpınar Sınır Kapısı’nın kontrolünü de ele geçirmiş olacak. IŞİD’in özellikle ticaret, eleman ve mühimmat geçişi, hastaların tedavisi vb. nedenlerden dolayı sınır kapılarına önem verdiği biliniyor. Bu bağlamda önümüzdeki dönemlerde Kürtlerin elinde bulunan Serekaniye ve Til Koçer ile diğer İslami grupların elinde bulunan Azaz’daki sınır kapılarına saldırılar düzenlemesi muhtemel.

Bu saldırılarla IŞİD, ayrıca Kobanê’yi Kürt Dağı Bölgesi yani Afrin Kantonu ve Cezire Kantonlardan da koparmak istiyor. Şu sıralar üç Kürt Kantonu arasında gidiş gelişler oldukça zor. Yerel yetkililere göre birçok sivil Cerablus ve Til Abyad’da IŞİD tarafından rehin tutuluyor.

Aynı şekilde IŞİD tarafından Minbiç yakınlarında kaçırılan yüzden fazla Kürt öğrenci bir ayı aşkın zamandır rehin tutuluyor. Gerek İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), gerek UNICEF ve de diğer kurumların tüm çağrılara rağmen bu çocuklar ve diğer siviller halen serbest bırakılmış değiller. Kobanê Kanton yetkilileri ve bölgedeki insan hakları savunucuları, IŞİD’in rehin tuttuğu çocukları ve diğer sivilleri YPG’ye karşı baskı oluşturmak ve arkasındaki halk desteğini yok etmek için kullandığını belirtmekteler. Bu kaynaklar IŞİD’in ayrıca YPG’nin elindeki üyelerini salıverilmesi konusunda bir pazarlık kozu olarak da sivilleri kaçırdığını iddia etmekteler.

Kobanê’nin IŞİD’in eline geçmesi, örgüte birçok avantaj getireceği için oradaki halka her türlü zulüm yapılmaktan kaçınmıyor. IŞİD siviller kaçırıyor, bazılarını alenen çarmıha gerip, işkenceyle öldürüyor. Birçok defa sivillerin evlerinin tahrip edildiği ve mal ve mülklerine de el konulduğunu yerel kaynaklar sıkça dile getiriyorlar. Hatta Kobanê’nin içme suyunun bile IŞİD tarafından birçok defa kesildiği de kamuoyu tarafından bilinen bir durum.

Devam eden bu saldırıların bir diğer önemli nedeni ise Kobanê’nin 19 Temmuz 2012’de Esad rejiminden kurtulan ilk şehir olması ve Rojavalı Kürtler için manevi bir öneme sahip olması. Kürtlerin bu şehri kaybetmesi büyük bir moral kırıklığı yaratacak ve elde ettikleri kazanımlara büyük bir darbe olacak. Yani Kobanê’ye yapılan saldırılar Kürtlerin Suriye’de elde ettiği başarılara da bir saldırı anlamına da geliyor. YPG kaynaklarına ve yerel yetkililere göre IŞİD muhtemelen saldırılarını Kürtlerin Kobanê’yi alışının ikinci yıldönümünde artırarak devam edeceği.

Zaten hafta başından beri IŞİD’in hem güneyden, hem de doğudan yeni saldırılara başladığı haberleri de gelmekte. YPG, Kobanê’nin 35 kilometre güneyinde bulunan Kunheftar yakınlarındaki çatışmalarda 40’a yakın IŞİD üyesinin öldürüldüğünü, kendilerinin de 2 kayıp verdiklerini belirtmekte.

IŞİD’in, Kobanê’nin batısıyla birlikte eşzamanlı olarak doğudan yani Akçale’nin karşısındaki Til Abyad’dan yapmaya çalıştığı ilk saldırılar ise YPG, Kürt Cephesi ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’ya bağlı bazı grupların da desteğiyle püskürtüldü. IŞİD bu saldırıyla YPG’yi her iki yönden kıstırmayı amaçlıyordu ki bunda başarılı olamadı. 7 Temmuz Pazartesi günü başlayan ve bugün Salı da yoğunlaşarak devam eden çatışmalarda ise, yine Til Abyad’dan saldırıya geçen IŞİD güçleriyle YPG arasında sert çarpışmaların yaşandığı haberleri gelmekte.

Şu an itibariyle görünen, IŞİD’in Irakta ele geçirdiği gelişmiş silahlara rağmen yüksek askeri kabiliyeti ve disiplini ile bilinen ve geniş halk tabanı olan YPG karşısında üstünlük sağlayamadığı. Fakat yukarda da belirttiğimiz gibi IŞİD’in önümüzdeki günlerde saldırılarına devam etmesi de oldukça güçlü bir ihtimal. Bu nedenle de hem Kobanê Kantonu yönetimi ve Salih Müslim, hem de KCK adına Murat Karayılan’ın açıklamaları dikkat çekici. Hiç şüphe yok ki Kobanê’nin geleceği hem Rojava’daki kazanımlar, hem de Kürtlerin tamamı için önemli bir role sahip olacak.

http://www.radikal.com.tr/dunya/isid_neden_surekli_kobanye_saldiriyor-1201038