Helîm Yûsiv: Hiçbir Partinin Kürdistan’ı Bölme Hakkı Yok

Rojava’nın en tanınmış yazarlarından Helîm Yûsiv, Radikal’in sorularını yanıtladı. Rojava’daki son durum hakkında konuşan Yûsiv, önemli değerlendirmelerde bulundu.

Image

Helîm Yûsiv

Haber: Mutlu Çiviroğlu / Arşivi

Yûsiv hangi sebeple kazılarsa kazılsın, hendeklerin kabul edilemeyeceğini, hiçbir partinin Kürdistan’ı bölme hakkının olmadığını vurgularken, Rojava’nın önemli bir konuma geldiğini ve Kürt partilerin küçük çıkarları bir kenara bırakıp beraber çalışmaları gerektiğine dikkat çekti.

Sayın Yûsiv Rojava ve Irak Kürdistan Bölgesi arasındaki gerginlik son haftalarda iyice tırmandı. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) bu hendekleri kendi sınırlarını korumak amacıyla kazdığını iddia ediyor, diğer taraftan başta PYD olmak üzere birkaç parti daha hendeklerin ambargoyu sıkılaştırmak için kazıldığını iddia ediyorlar. Bir Kürt aydını olarak siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Helîm Yûsiv: Kürdistan’ın güneyi ve Rojava arasında kazılan hendeklerin siyasi hendekler olduğunu düşünüyorum. Bu hendeklerin güvenlikle ve sınırları korumakla hiçbir alakası yok. ‘Hendeklerin teröristlerin geçiş bölgelerinde kazıldığı iddia ediliyor fakat bu doğru değil. Hendeklerin kazılması siyasi bir tutum ve iktidar savaşı ile alakalı bir şey. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), PYD’yi zor durumda bırakıp iktidarı kendisine yakın partilerle paylaşmak istiyor.

İki büyük partinin siyasi çıkarlarının çatışması sonucu hendekler kazılmış aslında ve bu çıkarlar Rojava’da Kürt halkını ikiye bölmüş: Bir tarafta halkın büyük çoğunluğu oluşturan PYD, diğer tarafta KDP taraftarları. Zaten Irak’taki KDP daha işin başında Rojava’yı kendisi ve karşı taraf – buna PKK diyebiliriz – arasında bölüşmek istiyordu. Kürt Yüksek Konseyi kurma çalışmalarının boşa çıkması, ulusal birliğin kurulamaması gibi durumlar da KDP’nin bu siyasetinin sonucu meydana geldi. Çünkü KDP, Rojava’daki iktidar savaşında yer edinmek istiyor.

Yani KDP’nin bu hendek kazmadaki amacı Rojava’daki iktidar savaşında yer almak istemesi mi? 

Helîm Yûsiv: Evet, hendeklerin PYD’nin kantonlardaki gücünü azaltmak için kazıldığını söyleyebiliriz. Açıkçası PYD’nin bu hendeklerden dolayı zarar gördüğüne de inanmıyorum, sadece Rojava halkı büyük zarar görüyor.

Birkaç gün önce görüştüğüm Kürdistan Demokrat Partisi-Suriye (KDP-S)’nin yeni sekreteri Siûd Mele bu hendekleri haklı gördüğünü belirtmiş, Kürdistan Bölgesi’nin sınırlarını teröristlerden korumansın normal olduğunu söylemişti. Madem halk zarar görüyor, neden bu tür demeçler var o zaman?

 
Helîm Yûsiv: Siûd Mele’nın bu hendeklere karşı çıkmaması çok normal, çünkü kazılan hendekler Siûd Mele’nın partisi KDP-S’i Rojava’da güçlendiriyor ve bu Irak’taki Kürdistan Demokrat Partisi’nin yürüttüğü siyasetin devamı.

Ben de bir soru sorayım: Acaba Kürdistan’ın güneyi ve Rojava arasında hendek kazarken Kürdistan’ı kimden korumak istiyorlar, Kürtlerden mi? Kürdistan toprakları ne zamandan beri tek bir partinin mülkü olmuş ve kim o partiye Kürdistan’ın güneyi ve batısı ya da güneyi ve kuzeyi arasında hendek kazma yetkisi veriyor? Türk devletinin örmüş olduğu duvarlar anlaşılabilir fakat bir Kürt partisinin Kürdistan toprakları arasında örmüş olduğu duvarlar ya da kazmış olduğu hendekler stratejik hatalara sebebiyet verir. Kim tarafından yapıldığı fark etmez, bu hataya düşülmemeli.

Meseleye şu açıdan bakalım: Eğer hendekler YPG güçleri tarafından Rojava ve Kürdistan’ın güneyi arasında kazılsaydı – ki zaten bunun için birçok sebep var, çünkü gerçekten IŞİD ve Kaide’ye bağlı teröristler Kürdistan’ın güneyinden Rojava’ya geçiyorlar, Sayın Siûd Mele ne derdi acaba?

Onların savunduğu mantıkla hareket edersek bu da bir sınır savunma değil midir? Tekrar söylüyorum, ne sebeple olursa olsun hiçbir Kürt partisinin, her iki tarafı Kürt olan bölgeler arasında hendek kazması kabul edilemez.

KDP teröristlerin Rojava’dan Kürdistan’a geçtiğini iddia ediyor. YPG’nin Medya Genel Sorumlusu Polat Can ise iddiaları sert bir şekilde yalanladı. Kamuoyu bu durumda kime inansın? 

Helîm Yûsiv: Her iki taraf da abartılı şeyler söylüyor. Fakat bir gerçek var ki o da hendeklerin teröristler için ya da radikal İslami gruplar için kazılmadığıdır. Hendekler PYD’nin iktidarının yayılmasına ve Rojava’nın demokratik yönetimine karşı kazılıyor. PYD’nin yönetimini yürüttüğü bölgeyi zor durumda bırakmak istiyorlar. Çünkü kurulan kantonlar üç taraftan da çevrilmiş durumda. Tek bir pencere, tek bir kapı varsa o da Kürdistan’ın güneyine açılıyor ve kazılan bu hendekler de bu pencereyi, bu kapıyı Kürtlere kapatıyor. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok, her şey gözler önünde.

Bu soruna mutlaka bir çözüm bulunmalı. Her iki tarafın da birbirini kabul etmesi gerek. PYD’den de istenen şey KDP ile bir anlaşma yoluna gitmesi ve Rojava’da ortak bir iktidar oluşturması. Yine KDP’nin de bu tür hendeklerle siyasi hedeflerine ulaşamayacağını anlaması gerekir.

Medyada Irak Kürdistan Bölgesi’nde olduğu gibi, iktidarın yarı yarıya paylaşımı gibi laflar ediliyor. Geçmişte Kürdistan Bölgesi’nde KDP ile KYB arasında uygulanan bu sistem Rojava’da denebilir mi. Bu çözüm olur mu sizce? 

Helîm Yûsiv: Ben çözümden yanayım. %50 %50 olur, %60-%40 olur ya da %90-%10 olur fark etmez, hangi şekilde anlaşırsa anlaşsınlar ben anlaşma taraftarayım. Daha ilk günden, Kürt Yüksek Konseyi kurulduğu zaman, Kürtlerin geleceğinin mutlaka aralarında oluşturacakları birlikteliğe bağlı olduğunu yazdım. Bana göre ne şekilde, hangi formda olursa olsun her iki tarafın üzerinde uzlaşacağı her türlü anlaşma doğru olandır. Bunun için her iki taraftan da istenen şey bir anlaşmaya varmaları. Çünkü bir yenilgi ve kayıp söz konusu olursa, hiçbir şekilde sadece bir taraf suçlu olmaz ve her iki taraf da sorumluluğu paylaşmış olur.

Seçimlerden de bahsediliyor, halkın desteğiyle kazanan partilerin yönetime gelmesi ve diğerlerinin muhalefette kalması iyi bir çözüm olmaz mı? Yakın gelecekte böyle bir şey mümkün mü? 

Helîm Yûsiv: Tabii ki seçimleri iyi bir çözüm olarak görüyorum. Fakat önce tüm siyasi partilerin demokratik ve barışçıl bir şekilde seçime katılacağı zemin oluşturulmalı. Bu zemin oluşturulmazsa olmaz. Örneğin, KDP’nin birçok destekçisi Güney Kürdistan’da şimdi. Eğer dışarda olan Rojava’ya dönerlerse, PYD dışındaki partiler de böylesi bir seçime katılma kararı alırlarsa seçimler en iyi yol. Eğer demokratik bir mücadele yürütüp başarılı olurlarsa, PYD’yi iktidardan indirebilirlerse sorun yok. Kürtlerin barışçıl bir şekilde meydanları doldurmaları, farklı fikirler savunsalar da demokratik bir şekilde kimin iktidar olacağını belirlemeleri en iyi çözüm. Tüm partiler, ulusal güçler Rojava karşısındaki tehlike karşısında birlik olmalı ve Kürtlerin geleceği için bu süreci iyi değerlendirmeli. Aksi takdirde ele geçirilen bu tarihsel fırsatları değerlendiremedikleri için tarih kendilerini mahkum edecektir.

http://www.radikal.com.tr/dunya/helim_yusiv_hicbir_partinin_kurdistani_bolme_hakki_yok-1188468

YPG Medya Sorumlusu Polat Can: 400’den Fazla IŞİD Üyesi Öldürdük

Suriye’nin Kobanê bölgesinde son dönemde IŞİD ve YPG güçleri arasında şiddetli çatışmalar yönünde gelen haberler üzerine YPG tarafındaki durumu Medya Genel Sorumlusu Polat Can ile görüştük.

 1231161_427301057403628_315207392_nHaber: MUTLU CİVİROĞLU / Arşivi

Suriye’nin Kobanê bölgesinde IŞİD güçleri ile yaşanan son dönemdeki çatışmaları ve mevcut durumu YPG’nin Medya Genel Sorumlusu Polat Can’a sorduk. İşte yanıtları…

Son birkaç haftadır sizin güçlerinizle Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) arasında özellikle de Kobanê ve çevresinde çok çetin çatışmalar yaşanıyor. Bu konuda son durum nedir? 


Bu çetecilerin amacı Kobanê Kantonu’nu tamamen işgal etmek ve Kürtlerin kendi öz güçleriyle kazandıkları özgürlükleri elinden almak ve Kobanê’yi IŞİD İslam devletinin bir parçası yapmak. Bu amaçla, çok geniş güçlerle Kobanê’ye saldırdılar. Hem Kobanê’nin doğusundan, hem batısından, hem de güneyinden saldırılarla bunu yaptılar. Fakat Kobanê halkı ve YPG güçlerinin toptan direnişi sonucunda IŞİD’in şiddetli saldırıları geri püskürtüldü ve kırıldı. Bu saldırılarda IŞİD çetesinin yüzlerce üyesi ve birçok üst düzey yöneticileri öldürüldü. Gerek Girkendal köyü olsun, gerek Aşmê köyü olsun, gerek Dîlkino köyü olsun, gerekse de Sirin kasabası civarlarında olsun çok büyük darbeler yediler ve stratejik amaçlarına ulaşamadılar. 


Yaklaşık olarak bir aydır saldırıları başlamış durumda. Kobanê’yi ambargo altında almak için, diğer kantonlarla olan bağlantısını koparabilmek için ya da YPG’nin diğer kantonlardan gelebilecek desteklerini engellemek için bir başka cepheyi de Cezire Kantonu’nda açtılar. Özellikle de Tirpespî, Dêrîk, Cezaa ve Serêkanîyê bölgelerinde. Cezaa’da büyük darbeler yediler; IŞİD’in Ebu Mari, Ebu Muazil Ensari, Ebu Yusuf, Ebu Faruk gibi, Haseke eyalet sorumluları güçlerimiz tarafından öldürüldü. 


Yine, Serêkanîyê’de de büyük bir darbe yediler. IŞİD bu bölgede daha önceden özgürleştirdiğimiz yerleri tekrar işgal etmek istedi ki buradan Cezire bölgesine saldırabilsin ve YPG’nin Kobanê’ye doğru olan genişlemesini de durdurabilsin. Bu amaçla da çok geniş bir saldırı düzenlediler, Menacir ve Tilxenzir gibi bölgelere. Fakat bu saldırıların hepsi püskürtüldü ve YPG bu saldırılara karşılık birçok köyü özgürleştirdi. Dolayısıyla IŞİD’in Rojava Kürdistanı’na yönelik bu sert ve şiddetli saldırıları, şu ana kadar büyük yenilgiye uğratıldı YPG tarafından. Bugün itibariyle Kürt halkının bu çetecilere karşı verdiği direniş başarıya ulaşmıştır. 

Image


Birkaç gün önceki açıklamanızda 400’den fazla IŞİD üyesinin öldürüldüğü belirtiliyor. Bu sayıyı biraz abartılı bulanlar var. Gerçekten de bu kadar çok IŞİD üyesi öldürdünüz mü? 

YPG olarak bazı prensiplerimiz vardır. Biz asla abartma, azaltma veya mübalağa gibi dezenformasyon yapmıyoruz. Bir arkadaşımız şehit düştüğünde bunu açıkça ilan ediyoruz. 10 arkadaşımız şehit düşmüşse ‘10 şehidimiz var’ diyoruz. Zaten o tür durumlarda şehit düşen arkadaşlarımızın resimlerini basına veriyoruz. Cenaze merasimleri düzenliyoruz. 


Şunu açıkça söyleyeyim ki öldürülen çete üyelerinin cenazeleri elimizdedir. YPG olarak onların cenazelerinin yayınlanmaması kararını aldık. Fakat, Radikal de dahil, isteyen tüm basın kuruluşlarına bu kişilerin fotoğraflarını yollayabiliriz. Bir başka gerçek de şudur ki, IŞİD bile kendi ölülerinin resimlerini Facebook, Twitter vb. yoluyla yayınlıyorlar zaten. Dolayısıyla abartma gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. Şunu unutmamalıyız ki bu çeteci gruplar Halep’ten, Rakka’dan, Derezor’u bırakıp Kobanê’ye saldırmışlardır. Bu yabancı çeteler gerek Azeri, gerek Türk, gerek Arap, gerek Katarlı ve de gerek Suudi olsunlar buraya gelip Kobanê’ye saldırmaktadırlar. Dolayısıyla belirttiğimiz 400 sayısı abartılı bir sayı değildir ve sayıyı azaltmıyorsak abartmamız hiç söz konusu olamaz. 

Peki bu çatışmalarda kaç YPG üyesi yaşamını yitirdi? 

Bu çatışmalarda 35 arkadaşımız şehit oldu. Bunların hepsinin gerekli bilgilerini gerek fotoğraflarını basına vermiş durumdayız. Bunların hepsi o yörenin insanlarıdır ve saklanamaz bir durumdur. 


Irak Kürdistan Bölgesi ve Rojava arasında kazılmakta olan hendek konusuna gelmek istiyorum. Bu durumun son dönemlerde halk arasında büyük tepkilere neden olduğu görülmekte. Fakat kendileriyle görüştüğüm Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) yetkilileri bu hendeklerin Kürtlere karşı değil, Arapların ya da terörist grupların buradan geçiş yapmalarını önlemek için kazıldığını iddia ediyorlar. Bu konuda neler söylemek istersiniz? 

O hendekler utanç yerleridir. Kürdistan 4 parça olduğu dönemde bile böyle hendekler kazılmadı. Suriye ve Türkiye devletleri bile ancak 1980’lerin sonunda sınıra tel çektiler, mayınlar döşediler. Suriye ve Irak rejimleri arasında o kadar derin çelişkiler ve anlaşmazlıklar olduğu halde bu şekilde hendek kazmadılar. Onlar sadece toprağı yükseltmişlerdi! Bugün o tarafta PDK yönetiminde bir Kürt hükümeti var ama sınıra hendekler kazılıyor. 


Fakat o hendekler için öne sürdükleri gerekçeler hiç de inandırıcı değil. Rojava’da sınır boylarında YPG birlikleri bulunmaktadır. Bugüne kadar hiç kimse teröristlerin Zaxo’dan, Dêrik’e geçtiklerini görmemiştir. Bu tür iddialar tamamen asılsızdır! Sözünü ettikleri bu teröristler Sünni Arap bölgelerinden geçiyorlar, sözünü ettikleri yerlerden değil! 


Hendeklerin kazıldığı bölgede yaşayan yoksul halk, karşı tarafa gidip, mazot, yiyecek, içecek gibi ihtiyaç maddelerini karşılıyorlar. Hatta o bölgedeki peşmergeler de menfaat sağlıyorlardı bu durumdan. Gelip giden köylülerden gümrüğün yanı sıra rüşvet de alıyorlardı. Burada siyasi bir tutum var ve bunun iyi görülmesi gerekir. Fakir halkın karşı taraftan getirdiği gaz, bir paket un, bebek sütü vb. ihtiyaçların engellenmesi amacıyladır. Bu hendeklerin bir amacı varsa o da var olan ambargonun derinleştirilmesi ve Rojava Kürdistanı’nın boğdurulmasıdır. 

Son olarak da seferberlik çağrınızdan sonra siyasi partilerin bu konudaki tutumunu sormak istiyorum. Aktif bir destek söz konusu oldu mu? ENKS ve diğer siyasi partilerin tutumu ne oldu? 

Öncelikle şunu söylemek isterim. Sayın Murat Karayılan Newroz’da ulusal bir çağrıda bulundu ve Kuzeyli gençlere Rojava’daki kardeşlerine destek için çağrıda bulundu. Bu çağrısından dolayı kendisine de teşekkür ediyoruz. Yine, birçok Kürt parti ve kurumu destek açıklamalarında bulundu. Gerek Kuzeyli gençler olsun, gerek Güneyli, gerekse de Doğu Kürdistanlı gençler olsun yoğun bir katılımla Rojava’ya ulaştılar. Bu gençler bugün de YPG saflarında mücadele etmektedirler. 


Kuzey’den özellikle de Urfalı gençler katılım sağladı zira Kobanê ve Urfa aşiretleri genelde aynı aşiretlerdir ve akrabadırlar. İkincisi de coğrafik olarak yakınlar birbirine yani gençlerin geçişi gayet kolaydır. Kendi köyünden Kobanê’nin bir köyüne geçiyor, silah alıyor ve YPG’ye katılıyor. Kimileri de ilaç vb. şeyler getirip, bu şekilde katkı sunuyor. O gençlerden bir kaçı da şehitler kervanına katıldılar ki bu durum bizler için, Kürdistan için bir iftihar kaynağıdır. Yani Kürt halkı Rojava’ya sahip çıkmış ve seferberlik çağrımıza olumu cevap vermiştir. 

Peki, siyasi partilerin tutumu? 
Kobanê’deki partilerin daha doğrusu temsilciliklerinin tutumları gayet mertçeydi ve onur vericiydi. Çoğu partinin merkezi kararları olmamasına rağmen, bu partilerin üyeleri direnişe katıldılar. Özellikle Suriye Kürt Ulusal Meclisi (ENKS) üyesi Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYDKS) Sekreteri Sayın Muhyeddin Şêx Ali’nin Kobanê’deki üyelerine, YPG’ye aktif destek konusunda çağrıda bulunması çok anlamlıydı. Başka kimi partiler de bunu yaptı. Cemal Şêx Baqî’nin lideri olduğu Kürt Demokrat Partisi de seferberlik çağrımıza destek sundular. Gençleri bugün YPG içinde mücadele etmektedirler. Bazı partiler de genel merkezleri duyarsız kalmalarına rağmen, Kobanê’deki örgütleri kendi kararlarıyla, kendi merkezlerine rağmen YPG saflarında yer aldılar.

Mesela El Parti için böyle bir durum söz konusu oldu; tamamıyla kendi partilerinden ve ENKS’den ayrılıp, gelip bizimle seferberliğe katıldılar. Bu da ENKS’nin son olaylar karşısındaki tutumunun sadece bizde değil, bizzat kendi üyeleri arasında ne kadar hayal kırıklığı yarattığının de en iyi göstergesi.

http://www.radikal.com.tr/turkiye/ypg_sorumlusu_polat_can_400den_fazla_isid_uyesi_oldurduk-1186296