Kürtlerin en güçlü hareketlerinden ikisi, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Kürdistan İşçi Partisi (PKK), Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’nin Suriye’deki nüfuzunu kırmak için güç birliğine gidiyor. Barzani, bir süredir Türkiye’yle iş birliği halinde PKK’nin Suriye’deki etkinliğini sınırlandırmaya çalışıyordu.
İran, Irak, Türkiye ve Suriye’deki Kürt hareketleri arasındaki ilişkiler daima gergin olmuştur. Gerginliklerin temelinde yatan sebep, Kürt bölgelerinin coğrafi olarak bu dört ülke arasında bölünmüş olması. Eylülde toplanması planlanan Kürt Ulusal Kongresi’nin de fikir ayrılıkları yüzünden ertelendiği söyleniyor. Kongre için belirlenen yeni tarih 25 Kasım.
Kürtler arası karmaşık ilişkilerin bir örneği de müebbet hapis mahkûmu Abdullah Öcalan önderliğindeki Türkiyeli PKK ile Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani başkanlığındaki KYB arasındaki bağlar.
İki taraf, geçmişte de zaman zaman Barzani’nin Kürdistan Demokratik Partisi’ne (KDP) karşı iş birliği yapmıştır, özellikle de 1990’lardaki Kürt iç savaşı sırasında. Ancak KYB’yle PKK’nin birbirine karşı savaştığı dönemler de olmuştur. Örneğin 2002’de PKK ile bağlantılı Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (KDÇP), KYB’ye karşı korunmak için milis birlikleri kurmak istemiştir. Şimdilerde ise ikili ilişkiler olumlu seyrediyor. Nitekim KDÇP de 21 Eylül’de Kürdistan bölgesinde düzenlenen seçimlere katıldı.
KDP, Dohuk ve Erbil vilayetlerini kontrol ederken, KYB Süleymaniye’yi kontrol ediyor. PKK ise Türk sınırı yakınındaki Kandil Dağı’nı kontrol ediyor ve burayı, Türk topraklarında saldırılar düzenlemek için üs olarak kullanıyor. Hâlihazırda ise ateşkes söz konusu.
KYB’nin kurucu üyelerinden Ömer Şeyhmus, PKK’yle ilişkiler konusunda şöyle konuşuyor: “KYB’yle PKK arasındaki ilişkiler, özellikle 2007’den bu yana olumlu seyrediyor. Bunun başlıca nedeni, KYB Genel Sekreteri Sayın Celal Talabani’nin Türk hükümetiyle PKK arasında barışçıl bir çözüm için sarf ettiği arabuluculuk gayretleri. BDP’nin Kandil ziyaretleri, KYB üzerinden gerçekleştirildi, KYB bu ziyaretleri kolaylaştırdı.”
KDP, aşiret geleneğine dayalı daha muhafazakâr bir yapı olarak görülürken KYB’yle PKK Marksist geçmişe sahip. KDP ayrıca Türkiye’yle iyi ilişkiler içerisinde ve Türkiye’yi Bağdat’a karşı daha bağımsız olmanın kapısı olarak görüyor. PKK açısından ise Türkiye başlıca hasım konumunda. KYB de İran’a yakın. Bu denklemin sonucunda KYB’yle PKK arasındaki ilişkiler gelişiyor.
Al-Monitor’un sorularını e-posta yoluyla yanıtlayan Kürt gazeteci Abdullah Hafız, şöyle diyor: “Ortada bir gerçek var, o da PYD’nin Esad rejimine yakın olduğu. Esad rejimi de İran’ın önemli bir müttefiki. KYB de İran’a yakın olunca tarafların çıkarları örtüşüyor.” PYD, yani Suriye Kürtlerinin PKK yanlısı Demokratik Birlik Partisi, Esad’la herhangi bir bağı olduğunu reddediyor.
KDP’yle KYB’nin farklılıkları, liderlerinin yurt dışı ziyaretlerinde de ortaya çıkıyor. Örneğin Barzani, Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 30 Eylül 2012 tarihli kurultayına onur konuğu olarak katıldı. Mala Bahtiyar olarak tanınan KYB yetkilisi Hikmet Kerim ise Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) 14 Ekim 2012’deki kurultayına katıldı ve orada bir konuşma yaptı.
Bunun yanı sıra, hem PKK hem KYB siyasal İslam’a karşıdır. Mala Bahtiyar, Al-Monitor’a 14 Temmuz’da verdiği demeçte şöyle demişti: “Biz İslam’a karşı değiliz, siyasal İslam’a karşıyız.”
Dahası, geçmişte hem PKK hem KYB, siyasal İslam’a karşı savaşmıştır. Örneğin 2003 yılında KYB, ABD özel kuvvetleriyle birlikte hareket ederek silahlı İslamcı grupları Halepçe’den çıkardı. Günümüzdeyse PYD milis kuvvetleri, Suriye’de El Kaide bağlantılı gruplara karşı mücadele ediyor. Zamanında KYB’yle çatışan İslamcı grupların bazıları da şu an Suriye’de PYD’ye karşı savaşanlara sempati duyuyor.
Tüm bu bağlar, KYB’yle PKK arasında askeri iş birliğine de zemin hazırlamıştır. Örneğin geçtiğimiz günlerde, KYB komutanlarından Mahmud Sangavi, kişisel dürbünlü tüfeğini Suriye’de İslamcılara karşı kullanması için PYD temsilcisine hediye etti.
Dahası, Suriyeli Kürt partilerinin Halk Savunma Birlikleri (YPG) içinde savaşçısı yokken, KYB’ye yakın olanlar hem YPG ve Asayiş gibi PKK’ye yakın milis güçlerine, hem Özgür Suriye Ordusu’nun içinde yer alan ve Suriye’nin karışık Arap-Kürt bölgelerinde etkin olan Kürt Cephesi’ne katıldı.
Kürt Demokratik İlerici Partisi (PDPKS) mensubu Ali Mahmud Hammud, silahlı İslamcılar tarafından 15 Ağustos’ta Halep kırsalında öldürüldü. PDPKS Talabani tarafından finanse edilirken, PYD’nin başlıca rakiplerinden Suriye Kürt Demokratik Partisi (KDP-S), Barzani tarafından finanse ediliyor. Dolayısıyla, PDPKS başkanı Derviş’in nisanda Kandil’e gidip PKK komutanlarıyla görüşmesi sürpriz olmadı.
Gözlemciler KYB-PKK ilişkisini, Barzani-Türkiye ilişkisi ve Barzani’nin Suriye politikası ışığında bir karşı denge unsuru olarak görüyor.
E-posta yoluyla Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan Insight Kurdistan’ın editörü Roman Zagros, konu hakkında şöyle diyor: “KYB’nin PKK’ye yaklaşması bir strateji değil, taktiktir. Bu, aslında Barzani’nin hem Türkiyeli hem Suriyeli Kürtlerin işlerine fazlasıyla müdahil olmasına bir tepki olarak gelişiyor. Bu, esasen olaylara dâhil olma çabasıdır.”
Bu yakınlaşma sonucunda PKK’den ayrılan 214 savaşçı mayıs ayında KYB’ye katıldı. PKK, üyelerinin örgütten kopmasını hoş karşılamasa da PKK’nin üzerindeki yapı olan Kürdistan Demokratik Topluluklar Birliği’nden (KCK) Zagros Hiva’ya göre, ayrılanların KYB’ye katılımı KCK-KYB ilişkileri açısından “herhangi bir engel” teşkil etmiyor. Nitekim PKK bağlantılı gruplar Avrupa’da ve Kürdistan’da KYB’yle görüşüyor.
14 Temmuz’da Hollanda’da gerçekleşen PKK-KYB görüşmesi sırasında Al-Monitor’a konuşan Bahtiyar, şöyle demişti: “PKK ile iyi ilişkilerimiz var. Bu da otomatik olarak PKK’nin dostlarıyla da iyi ilişkiler anlamına geliyor.”
Barzani’nin güç paylaşımı konusunda PYD’ye yaptığı baskı sonucu kurulan ve birleşik bir yapı olan Kürt Yüksek Konseyi’nin işlevsiz kalmasının sebebi, iddialara göre PKK’yle KYB’nin aralarındaki iş birliği sayesinde konseydeki etkin konumları ele geçirmesi.
KYB destekli partiler ile PKK bağlantılı PYD, hem Kürt Yüksek Konseyi’nde hem sahada birlikte çalışırken, KDP destekli Kürt partileri, PYD’yi kendilerini dışlamakla suçluyor ve PYD’nin milis gücü YPG’nin Kürt bölgelerindeki hâkimiyetini reddediyor. KDP de bu duruma tepki olarak Suriye-Irak sınırındaki gayri resmi Peşkapor sınır kapısını kapattı. PYD’yle KYB ise geçişin kapatılmasını eleştirdi.
PKK’ye bağlı örgütlerden Kürdistan Ulusal Kongresi’nin (KNK) Eş Başkanı Tahir Kemalizade, KYB’yle ağustosta yapılan bir toplantıda şu ifadeyi kullandı: “Sınır kapısını kapatmak çözüm değil. Zira Rojava’nın hiç olmadığı kadar yardıma ihtiyacı var.”
Washington’da yaşayan ve Kürt konusunda uzman olan gazeteci Mutlu Çiviroğlu, 18 Eylül tarihli e-postasında Al-Monitor’a şöyle dedi: “Bana göre KYB, bozulan PYD-KDP ilişkisinden yarar sağlayıp tarihsel rakibine karşı birtakım siyasi kazanımlar elde etmeye çalışıyor.”
Ne var KYB-PKK ilişkisi, Suriye’de değişim yoluna girmiş olabilir. Kürt Ulusal Konseyi, geçtiğimiz günlerde Türkiye destekli muhalefet grubu Suriye Ulusal Koalisyonu’na katılma kararı aldı. KYB bağlantılı Kürt siyasetçi Hamid Derviş de bu anlaşmaya destek verdi.
Çiviroğlu’na göre bu gelişme, Dr. Abdülkerim Beşar önderliğindeki Barzani destekli KDP-S ile Hamid Derviş önderliğindeki Talabani destekli PDPKS arasında son zamanlarda yaşanan yakınlaşmanın bir sonucu. Çiviroğlu, şöyle devam ediyor: “PYD, bu karara itiraz ediyordu. Diğer bazı partiler de, ancak Kürt Yüksek Konseyi’nin muhalefetle anlaşma imzalayabileceğini iddia ederek bu adıma karşı çıktı. Buna rağmen, iki parti Suriye Ulusal Koalisyonu’na katılma kararı verdi.”
PKK’yle KYB’nin Suriye’de Barzani müttefiklerine karşı çalışmaya devam edip etmeyeceğini zaman gösterecek. Gelişmeler ayrıca Barzani destekli partilerle PYD arasında ilişkilerin izleyeceği seyre ve kasımdaki Kürt Ulusal Kongresi’nin başarılı olup olmamasına bağlı olacak.